• yaraticilik kaynagi duygu.
  • pazarlamacıların yararlandığı müşteri dürtüsü. dükkandan sadece temel ihtiyaç, mesela ekmek alınıp çıkılacakken kasanın etrafındaki sakız, çerez gibi ürünlere göz kayar, listede yokken satın alınır.
  • bir iş yapmak,bir eyleme geçmek için duyulan ve bireyin engelleyemeyeceği kadar güçlü istek.
  • bir örnek ile açıklandığı takdirde anlamının daha iyi anlaşılacağını düşündüğüm kelime.
    diyelim ki diyettesiniz, önceden belirlenmiş programınızda belli bir günlük kalori miktarı vardır ve bunu asla aşmamalısınızdır; aşarsanız diyetiniz beklenen sonucu vermeyecektir. diğer bir deyişle diyet bozulmuş olacaktır.

    öte yandan babaannenizin evine küçük bir ziyaret gerçekleştirmişsinizdir ve sevgili babaanneniz mis gibi tereyağlı, sarımsaklı gözleme yapmıştır. siz bu gözlemelerden yemek için aşırı istek duyarsınız. sonunda dayanamaz ve yersiniz. işte gözlemeyi yemek için duyduğunuz aşırı istek içtepidir.
  • ben’in ta dibinde, bilinmeyen, adlandırılamadan duyumsanabilen bir parçaçık; ben’i parçalayarak, binbir özelliğe bölerek dışa yönelen, çıkış yapan, ben’i bu şekilde edimselleştiren, edime dönüştüren asıl güç.
    hiçbir gök cismi yapıcı olmak için çatışmaz, yıkmak için birleşir.
  • bir karar verme durumunda; seçenekler üzerinde yeterince düşünmeden, ani ve tepkisel davranmaya sebep olan dürtü.
  • (bkz: içgüdü)
    (bkz: ilca)
  • insanı gerekliliğe iten dürtüdür. insana özgü olup hayvanlarda bulunan içgüdüden farklı özellikler gösterir. açlık, susuzluk ve cinsellik içtepileri biyolojik olmakla beraber zihinsel faktörlerle de denetlenebilir. içtepi insanı biyolojik, psikolojik, sosyokültürel ve çevresel etmenler aracılığıyla düzenleyerek gerekli olan davranışlara yönlendirme işlevi gösterir.
  • içtepi, insanın hayvanlık evresinden kalma ve hayvansal yanında gittikçe güçsüzleşerek sürüp giden içgüdü kalıntılarıdır. bir zamanlar ‘’iradenin denetimine girmeyen bir istek’’ olduğu ileri sürülür ve “karşı gelinemez” olarak nitelenirdi. sonra, zamanla gelişen insan zeka ve iradesinin içtepileri denetleyebildiği ve onlara karşı gelebildiği anlaşıldı.

    ne var ki iradenin denetimi ve zekanın yönetimi, içtepinin doğumundan çok, eylem alanına geçip geçmemesinde etkendir. örneğin sağlıklı bir insan cinsellik içtepisi duymamazlık edemez, ama bu içtepiyi doyurup doyurmaması zeka ve iradesiyle belirlenir. öğrenme işlemiyle ters orantılı bulunan hayvansal içgüdü, gittikçe insanlaşan insanda tümüyle yok olmuş ve onun yerini içtepi almıştır. içgüdü, belli bir olay karşısında belli ve türsel bir davranıştır. örneğin düşmanını gören tavşan kaçar, maymun ağaca tırmanır, arslan saldırır.

    insansa ne türlü davranacağı o belli anda içinde bulunduğu töresel, toplumsal, anlıksal vb. gibi birbirleriyle kaynaşabilen koşullara bağlıdır. insan eğer koşullar gerektiriyorsa, düşmanını yanaklarından öpebilir. oysa gene de içinde hoş olmayan bir duygu kıvranır ki işte bu duygu, zeka ve iradenin denetimine girmiş pek güçsüz bir içtepinin ürünüdür. örneğin yüzüne bir şey atılan insan içtepisiyle yüzünü korur; ama ondan sonra ne türlü davranacağını içtepisi değil, bilinci belirler.
hesabın var mı? giriş yap