• abdülaziz bayındır ile çıktıkları bir televizyon programında izledim az önce. kendisi konuşurken abdülaziz bayındır tek kelime etmeden dinledi. söz abdülaziz hocaya geçtiğinde ise dinleyebilmenin ne kadar önemli ve gerekli bir yetenek olduğunu fark ettim. 10 saniyede bir sözü kesildi adamın, kendisi için üzüldüm; keşke konuşmasına fırsat tanınsaydı.
  • abdülaziz bayındır ile çıktıkları bir televizyon programında son derece itici bulduğum bir tarzda ve kendi görüşünün kesin ve en doğru olduğunu düşünerek konuşan tipik bir bağnaz. kibri ve şovmenliği ile ancak kendi gibi cahillerin yol göstericisi olur ve bu yolun sonu iyi yerlere çıkmaz.
  • fethullah gülen'e yapma hocam! demiş ilahityatçı.
  • beddua ile ahitleşmenin farkını anlayamayacak derecede kapasitesiz, çakma ve nevzuhur, yeni yetme akp hocası. bunların ekseriyetle kökü iran'a uzanır, kendileri dünyada her şeyi halletmişlerdir, cennet garantidir. sürekli başkasını hizaya getirmeye çalışırlar. burada birazcık temas edilmiş.
  • türkiye'deki müslüman camianın çoğunluğunun muzdarip olduğunu gözlemlediğim bir sorunu camiadaki kimliğiyle örneklendiren şahıs.

    eleştirel yöntemlerden yoksun bir anaakım anlayış, belirli yöntemleri kullanan insanları çabucak yüceltme eğiliminde. kuran, hadis veya buna benzer kaynak telakki edilen metinleri, bu metinlere dair şerhleri hıfzedip tartışmanın ilgili yerlerinde serdedebilmeyi 'hocaefendi' unvanını almak için yeterli görüyor bu çoğunluk.

    'islami ilim' telakki edilen sahalarda bir çalışma ortaya koymanın metodu, insanları hali hazırda sınırları net bir şekilde belli olan bir etik çemberin içine davet etmek ve böylelikle insanları 'yola getirmeye çalışmak' için vaizlik yapmak mıdır? yoksa tıpkı o ezberlenen yorumları yapan insanların yaptığı gibi orijinal çalışmalar ortaya koymak için hakiki ilmi metotlar mı kullanılmalıdır? günümüz ilahiyat fakültelerinde, müslüman camiaların çoğunlukla olumsuz baktığı birkaç okul dışında, doktora çalışmaları bile vaaz kitaplarını andıran, bilimsel metotlardan yoksun pek çok 'akademisyen' var. ilahiyatların dışında ise durum daha da vahim. bu durum için muhtemel sebepler arasında öyle saniyorum ki laik devlet politikalarına tepki olarak iyice güçlenen korumacı refleksler de var.

    toparlamak gerekirse, değil seküler insanlarla bir arada yasayabilecekleri bir sosyokültürel ortamı oluşturacak tahammüle sahip olmak, abdülaziz bayındır gibi kimliğini 'islami bir anlayışla' ortaya koymaya çalışan bir insanı bile, kendine has bakış açısına ve yorumlarına tahammül edemedikleri için tekfir edenler var. hazret de güya 'yerin dibine geçirmiş'. oysa benim izlediğim programda bayındır, zekası, tartışma üslubu ve argumanlarıyla bariz bir ağırlığa sahipti.

    son söz, hazret üniversitelerden sokrates'i, kant'ı, heidegger'i kaldırmamızı ve yerine islam peygamberinin okutulmasını salık vermiş. sebep? toplumun ihsan şenocak gibi arınmış hocaefendilerin tüm çabalarına rağmen etik olarak istenilen düzeyde olmaması sanırım.

    oldu canım. başka bir arzunuz?
  • yobazın teki.
  • akp hocasi degil saadet partilidir. samsunda saadet partisi ve anadolu genclik derneginin programlarina katilir. ben de bikac defa katildim sohbetine universitedeyken. pek hazzetmedim uslubundan acikcasi.

    edit: o da akp saflarına geçti.
  • kendisi tam olarak şudur

    tanım: bir insan.
  • şans eseri denk geldim, konuşması anlam bütünlüğü olmayan anlaşılmaz arada arapça kelimelerle bezenmiş, ortalama insanın hiç algılayamayacağı şeylerden ibaret. arada bir iki çok anlaşılır cümle kuruyor, o da ilk bakışta iyi gözüken ama fitne fesat ayrımcılık yayan şeyler.

    (bkz: sistematik dini aldatma)
  • ismini ilk olarak aşağıdaki yazısıyla duydum. yazı gerçekten onun mu bilmiyorum ama onunsa durumu çok vahim. tayyip erdoğan'ı kutsallaştırmaya yönelik çok sayıda uydurma hikaye duyuyorum son zamanlarda. ama bir tanesinin kaynağı belli ve bu kişi. facebook'taki haliyle paylaşıyorum.

    --- spoiler ---

    ,hindli alimin rüyasındaki kudüs fatihi, türk devlet başkanı

    üç yıl önceydi… ravza’da diyobendi medresesine mensup hindistan’lı bir muhaddisle ümmetin ahvaline dair konuşuyorduk. söz kudüs’e gelince hindli alimin gözlerinde bir umut belirdi, bir müddet durdu, sonra şu rüyayı anlattı: “rüyadayım... allah rasulü’nün (s.a.v.) haber verdiği gibi (buharî, müslim) israil’le müslümanlar arasında büyük bir harp zuhur etmiş, yer gök kıyamet gibi… mağribten maşrıka kadar bütün müslümanlar kudüs’ün imdadına koşuyor. ümmet, tek bir sancak altında toplanmış ve savaş tek bir karargahtan idare ediliyor. ajanslardan israil’in hezimet haberleri yağıyor. savaş devam ederken bir an kendimi ravza’da buldum. şurada bir yerde (eliyle gösteriyor) hz. ebu bekir (radiyallahuanh) bir silah sandukasını üzerine oturmuş, yanına gelen uzun boylu birisine talimatlar veriyor. islam donanması nereye çıkarma yapacak, uçaklar hangi noktaları vuracak, topçular hangi hedeflere atış yapacak… yani bütün emirler hz. ebu bekir’den (radiyallahuanh) çıkıyor. yaklaşınca gördüm ki, hz. ebu bekir’den aldığı talimatla cihadı yürüten türkiye devlet başkanı...”
    diyobendi alime bu rüyayı nasıl tevil ettiğini sorduğumda şunları söyledi: “müslümanlar yakın bir gelecekte saflarını tevhid edecek, ardın da bir osmanlı evladının kumandasında kudüs’ü fethedecekler. o, ikinci salahaddin olacak.”

    ihsan şenocak - hindli alim'in rüyası
    --- spoiler ---

    not: bi de araya devlet başkanı diye subliminal mesaj sıkıştırmış. burasının anlı şanlı türkiye cumhuriyeti olduğunu öğrenmesi gerekiyor, cahil midir nedir?
hesabın var mı? giriş yap