• (bkz: hayvansever)
  • (bkz: mezopan)
  • (bkz: felinofili)
  • kedi sahibi olmaktan farkli birsey oldugunu gecen hafta 3 kedisini el kadar odada boyunlarindan zincirleyerek besleyen adamla tanistigimda anladigim kavramdir. nitekim kimisi evine almasa da kedileri sever, iyi davranir, kimisi de sirf sahip olmak ister. bakarsin reenkarnasyon cidden vardir da sen de dunyaya kedi olarak gelirsin, ha?
  • giysilerinde hep belli uzunlukta tüyler bulunduran, vücudunun belli bölgelerinde çizik izleri taşıma olasılığı yüksek, büyük ihtimal sıcak bir kişiliğe sahip olan düşük olasılıkla soğuk görünen, önemli bir çoğunluğu rock müzik ile alakalı, kişilikli insan seven insanlar.
  • bünyesinde, kediseverlikle birlikte o an kedi sahibi olmaktan çekinenlere baskı kurma hastalığını da bulundurması gerekmeyen, özünde şahane kişi. ben de bir kediseverim mesela. ama insanlara bu baskıyı yapmayı reddediyorum.

    2 yıl önce kendi evime çıktığımdan beri, fena halde kedisever bazı arkadaşlarımın periyodik "kedi lazım sana" baskısını bir yana bırakıyorum.

    önceki akşam, bir şekilde, birden bire ve iradem dışında evime feci tatlı, adı gibi "şeker" mi şeker bir yavru kedicik gelmiş bulundu. ne şekilde olduğu önemli değil şu an. önemli olan benim bu kediciği çok sevmekle birlikte şu an bu sorumluluğu almaya hazır olmamamdı. geldiği andan beri bana son zamanlarda yaşadığım en büyük kararsızlığı ve vicdan azabını yaşatıyor. zira yakında doğacak bir bebekle birlikte bir kedinin de bakımını üstlenip, devamlı dikkatli davranmak durumunda kalmak beni korkutuyor. kedicik kalsa mı yoksa sahibine geri mi verilse şeklinde hezeyanlar ve tavan yapmış hormonların da katkısıyla bütün gün dökülen gözyaşlarım neticesinde kediciği geri götürmeye karar verdik. hem de onu çok sevmiş olan eşimin saf ve temiz duyguları bile bana gerekli cesareti verememişken, artı bir vicdan azabını da bu yüzden yaşıyorken... ama olay burada son buldu mu? hayır...

    zaten binbir zorlukla ve gözyaşıyla verilmiş, içerisinde hala "acaba" sorusunu da barındırmaya devam eden bir kararın ardından önceki kedi sahibi ve aracı olan veteriner aranıp yapamayacağım dendiğinde olay tamamen kopar. çünkü söylenen her gerekçeye karşılık bir sürü karşı gerekçe hazırdır. bebek ve anne sağlığı için sorun olmamaktadır ki? ama yeteri kadar dikkat edilirse risk yoktur ki. bebekler ve hayvanlar birlikte büyürse cocuk daha sosyal olur. vs vs.. bütün bunlara göğüs germek gerekmiştir. evet hepsi doğrudur ama olay şudur ki ben bu sorumluluğu almaya hazır değilimdir işte... hayvancığa da bana da yazık mı olsun? sonra veteriner o bomba cümleyi sarfeder; bir kedinin sorumluluğunu almaya korkuyorsan bir bebeğin sorumluluğunu nasıl alacaksın? bu artık zalimliğin son noktasıdır benim için ve ağlamamak için dudak ısırılarak sakin kalmaya çalışılır. yahu anlamak çok mu zor ben belki kediye ve bebeğe aynı anda özen göstererek, arkamı her döndüğümde acaba bebeğe bir zarar verir mi diye endişe ederek, ekstra hijyen kurallarına dikkat ederek geçirmek istemiyorum ilk bebeğimin ilk yıllarını? bu beni kedisevmez ve kötü, duygusuz biri mi yapıyor? çok şey mi istiyorum sevgili kediseverler?

    şu an kedicik ben içimi dökerken göğsüme oturmuş bana tatlı tatlı bakıyor ve gurulduyorken az sonra gelip bizi veterinere götürecek olan kardeşimi bekliyoruz. sonra eski sahibesi gelip alacak şeker'i oradan... içim acıyor sözlük ama hayvanseverler de beni anlamalı bence. birkaç ay sonra yapamıyorum diye zavallıcığı yad ellere versem daha mı iyi olurdu sevgili kedisever?
  • (bkz: kedisavar)
  • eksi sozluk bunyesindekilerden bahsedecek olursam;

    bugun su dakikaya kadar, cagrilarima kulak verip, kedilerin vahsetle olumlerine duyarsiz kalamamis ve hala kedi fotosu teshirmemis insanlardir. azicik daha sabredin, saat 00.00 a kadar hala kedi fotosu goremezsem sizin gercekten bi kedisever oldugunuza kanaat getirip eylemlerimi burada noktalayacagim.

    biliyorum, su anda kedi fotosu yollayip, ay ne sirin, cogzel, 10 gibi tepkiler alamadiginiz icin iciniz icinizi yiyor ama lutfen, cok az kaldi. yapabilirsiniz bunu. 00.00 dan sonra yine istediginiz kadar kedi fotosu. yollayabilir ve sirincilik oynayabilirsiniz.
    hatta biliyor musunuz? ben de araniza katilacagim ;)
  • (bkz: toksoplazma)
    (bkz: şizofreni)
  • türkiye'deki temsilcilerinin komik ve korkunç olan en büyük özelliği, kedi gibi yedi ayrı dünyadan özellikler taşıyan bir canlıyı, "çok kişilikli bi hayvan" klişesinden başka şeyle tanımlayamamak ve her nedense bu "kişiliklilikten" bahsederken böbürlenmek. "e ama bi dakka, biz kedinin karakterli olmasından bahsetmiyor muyduk, konu sana nasıl geldi" diyesi geliyor insanın. çünkü öyle bir anlatıyorlar ki, kediyi değil, kendilerini anlatıyorlar aslında. anlattıklarını sanıyorlar. o kasılma bundan kaynaklanıyor. "kedi kişilikli" ve ben de onu besliyorum, düşün artık! refakatçi gibi: hastadan daha hasta! "sana n'oldu ki?"

    ben de iki kediyle aynı evde yaşayan, geldiklerinin daha üçüncü gününde kontratı direkt onların üstüne yapmayı düşünen, anahtarları teslim etmek için yer arayan bir kedisever olarak, cattee'nin yukarıda yazdığı; "bünyesinde, kediseverlikle birlikte o an kedi sahibi olmaktan çekinenlere baskı kurma hastalığını da bulundurması gerekmeyen, özünde şahane kişi" tanımının altına imzamı atıyorum. çünkü bunlar bir de tıpkı vejetaryenler ve (kesinlikle homofobik değilim) bazı eşcinseller gibi tuhaf bir kabul ettirme savaşımı veriyorlar. nasıl bu örneklerde çok kez bu kabul ettirme hali, et yememek gerektiği çünkü hayvanların gadredildiği söyleminden "et yemeyecen" dayatmasına ya da heteroseksüellik dışında yönelimlerin de var olduğunu anlatmaktan "hatta sen de eşcinsel olabilirsin/eşcinselsin"e çabucak kayabiliyor... kediseverlerde de zaman zaman böyle olabiliyor. kedi sevmemek, kedi kesmek için fırsat kollamak değildir ki! herhangi bir hayvanı sevmemek ya da sevdiği halde onlarla aynı ortamda bulunmayı istememek, mutahap olmamak tercihi, herhangi bir hayvana toplama kamplarında eziyetle de vücut bulacak değil. hem ayrıca sen kedinin, bütün insanlardan çok daha sağlam karakterli olduğunu söylerken bundan kendine pay çıkarma tadını neden bölüşmek istiyorsun, boş ver. kedinin sırtından geçinen insan sayısını artırma, zaten sen yeteri kadar geçiniyorsun!

    bugüne kadar hayatta karşıma çıkan her insandan daha dürüst olan, asgari ikiyüzlülüğe bile düşmeyen kediler, "kedisever" de dahil, hepimizden çok daha kişilikliler, kabul edelim artık bunu... ve bu kişilikliliğin, dürüstlüğün, mertliğin bizimle hiçbir ilgisi yok.
hesabın var mı? giriş yap