*

  • (bkz: düşte miyiz)
  • neil gaiman'ın "soft places" isimli kısa öyküsünde marco polo böyle der.
  • …doğmuş.
    …sarı saçlarını kesmeye kıyamamış annesi. çocuklara has masumiyeti uzun sürmüş o yüzden, saçlarının kıvrımlarında.
    hayalleri olmuş, içinde kaybolmuş. gitmiş gelmiş ara sıra. yolculuk yorucu gelmeye başladığında, vazgeçmiş. gerçeğini ‘hayal’ eylemiş, hayalini gerçek edemeyince…
    rüyaları karışmış gündüzüne. hayalleri rüyasına…
    görmezden gelmeye çalıştıkları, unuttum dedikleri uyanmış rüyasında. beklemiş, gitmemişler.
    uyanan, kuytulara sakladığı küçük çocukmuş. özlediğini bile unuttuğu çocuk…
    gün’lerde (günlerce) uyuduğu için, ‘gece uykusu’ olmayan, karanlıkta körebe oynamak isteyen çocuğa dönüşmüş, masum suratlı.
    pamuk şeker istemiş, kaydıraktan kaymak istemiş gece vakitlerince. yorgun ‘baba’nın günlük dertlerine dert eklemiş, uykusuzluğunca.
    kızmış artık ona, rahatını kaçırdığı için. kendi kendine kızarken bulmuş kendisini.

    bir kaset çıkartmış çekmeceden, işaret parmağını geçirmiş deliğine, geri sarmak istemiş. "ne de zor". küçücük parmaklarla ileri sarmak kadar kolay olmasını dilemiş, geçmişte yaptığı gibi... yummuş gözlerini sıkıca tekrar, düşlemiş. başkasının sesinden dinlemek istemiş, ileri sararken kaçırdığı bölümleri.

    başucundaki bardağa bakmış. ne zaman içtiğini hatırlamadığı suda kendini aramış, son kalan yudumu içerken…
    kasetçalarların yerini compact disc player’lar aldı alalı, tozlarını almadığı şarkıları düşünmüş. taa o zaman çok sevdiklerinden biri mıhlanıvermiş diline, kulağının içine. mırıldanmaya başlamış, kesik kesik. sesinde yorgun düşmüş büyümemekte direnen çocukluğu…
    serinlik istemiş, yüzüne üfleyen rüzgar gibi. pencerinin önünde durmuş, pervaza dayamış dirseklerini. bakmış aydınlıktan önce, son olmayacağını bildiği gözlerle ayla bakışmış. tek tük ışıklar şehirde. sabah bülbülleriyle kendi ezgisini birleştirmiş mırıldanışında. gürültü ve keşmekeş içinde kaybolan kuş sesinde...

    minicik esintiyi hissetmiş, saçlarının arasında, rengi kaçmış sandığı yansımasında… karanlıkta aynada görmüş karaltısını. hala görebildiğine şaşırmış. uykuyla uyanıklık arasına sıkıştırdığı ruhunun gülümsediğini hissetmiş. hala gülümseyebildiğini… bitmediğini, uyumadığını, ya da uyanmadığını…
    çocukluğunun yanına uzanmış. kokusunu çekmiş içine, gözlerini yumarken. onu terk ettiği yerden, sarı başakların arasından, ayağa kalkıp yürüdüğünü görmüş düşünde. ya da gerçek sandıkları hep düşmüş zaten…
hesabın var mı? giriş yap