• (bkz: h. p. lovecraft)

    (bkz: cosmicism)
  • rus filozof mikhail bakhtin bu korkuyu " insan ürünü güce, onun temeli, prototipi ve ilham kaynağı olarak hizmet eden korku" olarak tanımlar. onun sözleriyle devam edersek; ölçülemez derecede azametli ve yine ölçülemez derecede kudretli olanın yüzünde hissedilen haşyettir: yıldızlı göklerin, dağ kütlelerinin, denizlerin yüzünde hissedilen korku ve kozmik çalkantılar ile doğal afetlerden duyulan korku.

    kozmik korkunun özünde sonsuz evrenin devasılığı ile yüzleşmekte olan insanın içinde hissettiği hiçlik duygusu vardır.

    kendi gündelik kaygılarımızdan sıyrıldığımız evrenin görkemi karşısında kendimizi ufacık hissettiğimiz bazı anlarda hepimiz ara sıra bu korkuya kapılırız. evrenin mutlak ihtişamı karşısında küçülerek kapladığımız yerin ufaklığını fark ederiz. yıllar önce bir arkadaşım antalya'nın sisli ve bulutlu bir gününde toros dağlarının muhteşem manzarasına uzun uzun bakarak "bir tanrı olsam evim burası olurdu" demişti. toros dağlarının etkileyici görkemi karşısında olduğu yerde küçülerek uzaklarda ve yukarılarda bir yerlerde bulunan toros dağlarını "tanrının evi" olarak konumlandırmıştı.

    pascal da bu duyguyu çok güzel tarif eder:

    "ezeli ve ebedi sonsuzluk tarafından emilen kısa hayat süremi, uzayda kapladığım küçücük alanı, hakkında hiçbir şey bilmediğim ve hakkımda hiçbir şey bilmeyen uzayın sonsuz büyüklüğünü düşündüğümde... kendimi orada değil de burada, dünden ziyade bugünde görmekten korkuya ve şaşkınlığa kapılıyorum."

    kozmik korkular bilinmezliğe ve belirsizliğe kapılan insanoğlunun evrenin büyüklüğü karşısında duyduğu dehşettir. kozmik korkuların ne derece büyük olduğu ise dinlere bakılarak daha kolay anlaşılabilir.
  • hakkında bir adet tezimin bulunduğu edebiyat türü. dileyen ake öğrencilerine fırlatabilirim.
  • son dönem sinemada fena olmayan bir örneği de the endless'dır bence.
  • tür başlıkta güzel tarif edilmiş, ben de şuraya sinemadan üç beş örnek bırakmak istiyorum. bazıları doğrudan kozmik korku tanımına uyarken, bazıları birtakım esinlenmeler, bazılarıysa doğrudan uyarlamalar içeriyor.

    - invasion of the body snatchers 1978. bir de 1956 yapımı olanı var.
    - tabi ki john carpenter başyapıtı 1982 yapımı the thing. bir de 1951 yapımı olanı var. ayrıca 2011 yapımı devam filmi var.
    - stuart gordon tarafından yönetilmiş olan ve h. p. lovecraft'ın herbert west–reanimator isimli hikayesinden uyarlanan re-animator 1985
    - from beyond 1986 stuart gordon.
    - prince of darkness 1987 john carpenter.
    - in the mouth of madness 1994. john carpenter.
    - paul anderson'dan event horizon 1997.
    - 2001 yapımı dagon. the shadow over innsmouth'dan uyarlanmış. yönetmen stuart gordon.
    - 2005 yapımı sessiz ve siyah beyaz olarak çekilmiş the call of cthulhu.
    - the mist 2007.
    - sunshine 2007
    - prometheus 2012
    - spring 2014 aaron moorhead ve justin benson
    - the void 2016.
    - son yıllardan fena olmayan bird box 2018.
    - aaron moorhead ve justin benson ikilisi tarafından yönetilmiş olan 2017 yapımı the endless.
    - annihilation 2018.
    - the colour out of space 2019. yine lovecraft'ın aynı isimli hikayesinden.
    - the lighthouse 2019
    - sputnik 2020
    - underwater 2020

    ayrıca necronomicon temasından uyarlanan necronomicon 1993, evil dead 1981 ve 2013 yeniden yapımı. the cabin in the woods 2011.

    editfaction: holoscene'in eklemesiyle lovecraft uyarlamaları ve kozmik korku teması içeren guillermo del toro's cabinet of curiosities dizisini de buraya eklemiş olayım. teşekkürler.
  • artık korku ancak soğuk olabilir. sıcaklığıyla beraber yüzünü de kaybetmiştir. tanrı veya şeytan, iyinin ve kötünün ötesinde ne fark eder ki? günümüzde faust ancak bir mentor ve öğrenci hikayesi olabilir. karate kid gibi. şeytanın yalan söylemeye bile ihtiyacı yok niyetini söylesin açıktan açığa. insan artık dünden razı ruhunu satmaya.
    artık korku ancak kozmik olur. sonsuz karanlıkta, mavi bir bilyenin üzerinde dengede kalmaya çalışan kişinin korkması için çevresine bakması yeter, korku onu hatırlatsa işi tamamlanır. sonsuzlukta dönüp duran bilyeyi unutturan her öykü, her karakter ,ister frankenstein ister dracula olsun, dosttur. bu nadir karşılaşmalar, biraz kanın akması, birkaç kişinin ölümü sonsuz karanlıktan biraz olsun kaçıştır. alice gibi, peter pan gibi… vampir şefkatle ısırır, maktül yüzünde bir gülümseme ile ölür. vampir de aynı soğuk karanlıkta, bilyenin üzerinden düşmemeye çalıştığından maktülün kıymetini bilir, dostunun sıcaklığını hisseder.
  • sonun sonudur. ıssızlık, sonsuz bir soğuk ve düzensizlik. sonun sonu demem de bu nedenden ileri gelir. evrenimiz de böyle son bulacaktır. uçsuz bucaksız ıssızlık, sonsuz bir soğuk ve kaos hakimiyeti. bu ulu gerçeğin karşısında ürkmemek at gözlüğü takmaktan başka bir şey değildir, ya da bizler insan beynimizle idrak edemiyoruz demektir. çünkü düşününce 13.8 milyar yaşındaki evren - bizim keşfedebildiğimiz yıldızlar ve gezegenler buz dağının görünen kısmı bile değil, ancak zirvesindeki bir kar tanesi olabilir - ve ortalama 70 yaşında ölen bir insan arasındaki fark inanılmaz. en iyisi düşünmemek ancak insan kafasını kaldırıp da gece gökyüzüne baktığında düşünmeden edemiyor.

    birçok kozmik korku filmi izledim ve zevk de aldım ancak bu türün sinemaya pek de uygun olduğunu düşünmüyorum. beyinde oluşan tasvirler daha dehşetli olduğundan bol tasvirli kitapların daha uyumlu olduğunu değerlendiriyorum.
  • 80 yıl yaşayıp sonrasında toprağa karışacağını bilen herkes bu korkuyu içinde taşır

    cinlere ,tanrılara, perilere, cennetlere inananlar bilmez bu duyguyu
hesabın var mı? giriş yap