• reenkarnasyona göre; bir çeşit bilinçaltı hafızası, hatıraların gizli şekilde saklanması denebilir.. ama esas olarak hafızanın geçmiş hayatlara kayması durumudur..geçmiş hayatlar anılar birden bilinç altından çıkıverir..
  • okunmuş, görülmüş ya da işitilmiş bir şeyin unutulması ve daha sonra bilinçdışı tarafından yeniden ortaya çıkarılması.
  • carl jung tarafindan ortaya surulmu$ psikolojik fenomen. bir insanin okudugu bir eseri sonradan tamamen unutmasina ragmen bilincaltinda yer etmesi sonucu ayni eseri farkinda olmadan uretebilecegini one surer. lakin bilincli intihal ile bu durum ayri$tirilamadigindan bu bilgi gercek hayatta i$imize yaramaz. (bkz: peki bu bilgi gercek hayatta ne i$ime yarayacak)
  • murat gülsoyun bu konu hakkında bir yazısı vardır.kriptomnezi ve bunun yazarlara yansıması üzerine..

    http://www.sabitfikir.com/elestiri/bilmeden-calmak
  • kişinin daha önce öğrendiği ve unuttuğu bir şeyi hatırlayıp kendi fikri zannetmesi.

    benim kavramsallaştırdığım bir olgudur.
  • yunanca gizli, saklı anlamına gelen "kruptos"; ve hafıza, anı anlamına gelen "mneme" kelimelerinin birleşiminden oluşup, "saklı anı" anlamına gelen kavrammış. zihnin daha önce okuduğu, gördüğü, dinlediği bir şeyi unutup sonra kendi üretimi gibi yeniden ortaya çıkarması halini yani bilinçsiz intihali tanımlamak için kullanılıyormuş. ben de çok sık yaparım bunu aslında. öğrendiğim iyi oldu.
  • bir (bkz: umit aydin) siiri.

    kavimlerden sonra olecek
    vallahi de olecek bir tirattan sonra
    elleriyle yuzume dokundu
    yuzum biliyordu, ben bilmiyordum
    asr-i saadetten gelen bir ebabil
    saclarini kokluyordu
    bu dus, bu kiriklik izbandut gibi

    televizyonlarda yine bakteri pornosu var
    surasi kuytu bir yere benziyor
    allahim bu gece ne cok yildiz var
  • man and his symbols de jung'un tespitine göre, nietzsche'nin de başına gelmiş fenomendir.
    nietzsche, 1686 yılında yayımlanan bir gemi seyir defterinde yer alan bir denizci söylemini aynen böyle buyurdu zerdüşt'de yazmıştır.

    nietzsche'nin ölümünden sonra, kızkardeşi ile görüşen jung, nietzsche'nin bahsedilen kitabı 11 yaşında okuduğunu öğrenmiş ve nietzsche'nin bu alıntıyı unuttuğunu, bilinçaltında saklı olan bu alıntıyı kendi kitabını yazarken biliçaltından çıkararak şahsi fikri gibi eserine aktardığını tespit etmiştir.
  • edebiyat tarihine yansımış kriptomnezi tartışmalarından birisi 1955’te edebiyatçı (bkz: vladimir nabokov) tarafından yazılmış lolita adlı romanla ilgili. bu roman, zamanında çok büyük ses getirmiş ve nabokov’a pulitzer ödülü’nü kazandırmıştı..
    bu eseri için, yazar nabokov her ne kadar kitap fikrinin ortaya çıkışıyla ilgili oldukça detaylı bir hikaye anlatsa da, michael maar isimli bir başka yazar tarafından nabokov’un karşısına çıkartılan kriptomnezi suçlaması eserin özgünlüğü hakkında bir soru işareti oluşmasına sebep oldu. michael maar iddialarını "the two lolitas" adlı kitabında ele aldı ve nabokov’un lolita’sının tamamen aynı hikayesinin, çok daha önceden 1926’da alman yazar heinz von lichberg tarafından yazılmış olduğunu ileri sürdü.

    fikri çaldığı için nabokov’u suçlamayan maar, ünlü yazarın bu öyküyü yıllar önce okuyup sonra kendi fikriymiş gibi yeniden yazmış olabileceğini belirtiyor. nabokov’un lolita adlı eseri, edebiyat tarihinin çalıntı olup olmadığı en çok merak edilen eserlerinden biri olarak kalmaya devam ediyor.

    "bilinçsiz intihal" olarak tanımlayabileceğimiz kriptomnezi kavramı ilk defa parapsikoloji ve spiritüellik üzerine kitaplar yazan isviçreli psikoloji profesörü théodore flournoy(1854-1920) tarafından kullanılmıştı.

    bu durum aslında birçok insanın başına gelir. zihin bir cümleyi veya olayı kaydeder ve onu saklar, ancak olayın kaynağı kaybolur. yeterli bir süre sonra, olay beyinlerinde tekrar sanki kişinin kendi fikriymiş gibi belirir. yani bir şeyi öğrendiğimizi hatırlarız, ama onu nerede öğrendiğimizi hatırlayamayız.
    maalesef halen kriptomneziyi intihalden ayırt etmek mümkün olmuyor.
    daha fazlası için
  • aynı şey mi bilmiyorum ama benim söylediğim bir fikri bir zaman sonra tekrar bana söylediklerinde inanılmaz sinir oluyorum. belki ben de başka insanların bana bahsettikleri fikirleri tekrar onlara kendi fikrimmiş gibi söylüyorumdur bunu da hiçbir zaman bilemeyiz zira olayın gerçekleşmesinin başlıca sebebi anıların unutulmuş olması.

    bazen karşımdakini "zaten bu fikri ben sana söyledim" diye uyarsam da kendimin verdiği bu yarı agresif tepkiyi hoş bulmuyorum ve genelde ben de ilk kez duyuyormuş gibi yapıyorum.
hesabın var mı? giriş yap