2 entry daha
  • "gücü olan önden gider!" diyen bismarck'ın önce prusya krallığı'ndan ardından da birliğin sağlanması sonucu alman imparatorluğu'nda başlattığı uygulamanın adıdır.

    teorik olarak almanya toprakları üzerinde patatesten başka doğru düzgün bir şey yetişmeyen yerlerdi. bu şartlar altında yaşayan cermenler pek çok kez denize inmek için, ticaret noktalarına sahip olmak için çabalamışlardı tarih boyunca. denilir ki friedrich barbarossa çocuklarının şövalyelik töreninin parasını çıkarmak için italya'ya seferler düzenledi. bu durum her ne kadar rivayet olsa da aslında ticaret yollarından uzak olan almanların ortaçağ yaşamına güzel bir örnektir. sanayi devrimini gerçekleştirmiş ve böylece verimsiz topraklarında tarım ve hayvancılık ile boğuşmaktan bir nebze de olsa kurtulmuş olan almanları dostoyevski kumarbaz isimli eserinde -hatırımda kaldığınca- şöyle tasvir eder:"kolay kolay para harcamayan bir millet. her alman dede para biriktirir, sonra baba, sonra torun. bu sürecin sonunda hemen hemen her alman vatandaş milyoner olur."

    her ne kadar almanya sanayileşen bir ülkede olsa o zamanlarda büyük ve küçük toprak sahiplerinin sınıfsal olarak son derece önemli olduğu bir ülkeydi. bu toprak sahipleri aynı zamanda junker olarak adlandırılan ve sanayileşmeyle birlikte toprakları üzerinde bir nebze de olsa sanayi tesisleri kurmaya çabalayan kişilerdi. junkerlerin önemi bununla da kalmaz."her devletin ordusu, prusya ordusunun devleti vardır." sözü aslında bu junkerlere ithafen söylenmiştir. çavuş kral lakabı ile tanınan ve bir bakıma prusya militarizminin temelini kuran i.friedrich wilhelm ordusunu işte bu junkerlere dayandırmıştı; junker subaylarına. bu etki o kadar uzun sürmüştür ki iii.reich döneminin efsanevi generallerinden olan erich von manstein bile junker kökenlidir.

    kutsal roma cermen imparatorluğu teorik olarak irili ufaklı pek çok feodal beylikten oluşan bir toplumdu. her ufak beylik bir üsttekine çok sıkı olmayan ilişkiler ile bağlıydı. bu beyler reforma kadar olan süreçte seçilen imparatorlara -papalık-anti papalık süreçleri dışında- öyle ya da böyle bir şekilde bağlıydılar; çünkü birinin imparator olması demek ona tanrısal olarak bir erk verilmesi ve bu erkin tanrının kurumu olan papalık tarafından onanması ile ilintiliydi. oyun teorisi diye bir teori vardır, ben çok hakim olmasam da şöyle açıklamaya çalışayım. iki hırsız olsun ve bunlar yakalanmış; fakat haklarında bir kanıt olmasın. ama bu iki kişi dışında başka kimseden de şüphelenilmesin. iki şüpheli ayrı ayrı çapraz sorguya alınsın. bu ikiliden biri suçu itiraf ederse cezasında indirim alacaktır. ikisi birden suçu itiraf ederse suçları sabit görülecek ve gereken oranda cezalandırılacaklar. ikisi de suçsuz olduğunu iddia edip topu karşı tarafa atarlarsa suçlulukları yine kabul görecek ve gereken oranda cezalandırılacaklardır. ikisi de konuşmaz ve inkâr yoluna giderlerse bu sefer suçları ispat edilemediği için serbest kalacaklardır. politik olarak benzer şartlar altında olan pek çok irili ufaklı devleti düşünürsek eğer bunlardan çoğu ilk etapta imparator vesayetinden kurtulmak için reformu bir fırsat olarak değerlendirecek ve duruma göre hareket edecektir. bu durumda imparatora karşı savaşmaktır ve otuzyıl savaşlarıdır ki savaşlar sonucu almanya yeniden birleşene kadar geçen süreç zarfında imparatorluk makamı yetkileri kısıtlanmıştır.

    reformun ve otuz yıl savaşlarının ardından almanya genel olarak bavyera ve güney almanya bölgesi dışında protestan olmuş pek çok irili ufaklı devletten oluşuyordu ki napolyon savaşları sonrasında bu devletlerin sayıları daha da çoğalmıştır. işte bu devletlerin bazıları toprak sahiplerinin, junkerlerin devletleridir. devlet yapısı toprak sahiplerine endeksli olmuştur ve bu toprak sahipleri giderek sanayileşiyorlardı. her ne kadar serflik kurumsal olarak miyadını doldurmuş olsa da toprağa bağlı işçiler bu seferde toprak sahibinin sanayi tesisine bağlı işçisi hüviyetine giriyorlardı.

    katolikliği savunan, prusya militarizmine karşı olan, almanya'da ortaya yeni yeni çıkmaya başlayan işçi sınıfının mücadelesine gem vurmak amacıyla prusya şansölyesi otto von bismarck kulturkampf'ı başlatmıştır. bismarck'ın katolikliğe karşı mücadelesi seküler ve sosyalist grupların dine karşı atağa geçmeleri için zemin oluşturmuş olduğundan ötürü bir nebze de olsa başarısız olmuştur ve bu esnada katolikler birbirlerini destekleyerek siyasi açıdan daha güçlü konuma dahi gelmişlerdir; fakat ardından gelecek süreçte laikliğe zemin açmıştır.

    edit: (bkz: gang nach canossa)
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap