*

  • (o zamanlar dr.) sina kabaağaç ve erdal alova tarafından hazırlanmış ve sosyal yayınlar'dan çıkmış latince-türkçe sözlük.
  • tum eksi sozlugun kullanabilmesi icin uzerinde ugrasmaya basladıgım, latince kelimelerin turkce karsiliklarini sozlukte teker teker aramak yerine bir arada bulabileceginiz mega proje.

    bunu yanı sıra, guru ve ssg'nin onerileri sayesinde proje tamamlandıgında buradaki tüm kelimeleri ayrı ayrı da getirmek suretiyle bulabileceksiniz.

    (bkz: kasmak) (bkz: this page is under construction)
  • a

    abbas, abbatis : rahip / başrahip.
    abbatia : manastır.
    abduco : götürmek, uzaklaştırmak / kopartmak, geri çekmek.
    abeo : uzaklaşmak, istifa etmek / ölüm, hayatın sona ermesi.
    abeo : konu değiştirmek / değiştirmek/ yokolmak, kaybolmak.
    abscido : koparmak, ayırmak.
    absconditus : saklı, gizli.
    absens, absentis : kayıp, uzakta, gitmiş olan.
    absorbeo : yutmak, taşımak, kendini vermek.
    absque : -suz, -sız.
    abstergo : silmek, temizlemek.
    absum : olmamak, uzakta olmak, kayıp olmak.
    abundans : bol, bereketli, berektli olan.
    abundantia : bolluk, bol bulunan, çok.
    abutor : tamamen tüketmek, kötüye kullanmak, suistimal etmek.
    abutor : küfür etmek, bir sözcüğü yanlış kullanmak.
    ac : (atque) : ve
    accedo : yaklaşmak, yakınlaşmak / eklenmek.
    accendo : yakmak, aydınlatmak, ateşlemek..
    acceptus : güzel, hoş, beğenilir.
    accipio : kendini borçlu hissetmek, almak, öğrenmek.
    accommodo : ayarlamak, adapte olmak, kendini uydurmak.
    accusator : suçlayan, davacı.
    accuso : suçlamak, suç bulmak, hata bulmak.
    acer : keskin, keskin duyu, hevesli, ciddi, vahşi.
    acerbitas : sertlik, soğukluk.
    acerbus : soğuk, karanlık, sisli.
    acervus : yığın, kütle.
    acidus : keskin, ekşi.
    acies : keskin duyu, kenar, keskinlik, savaş hattı, savaş alanı.
    acquiro : elde etmek, ele geçirmek, almak.
    acsi : gibi.
    adamo : aşık olmak, zevk almak.
    adaugeo : çoğaltmak, eklemek, artırmak.
    addo : vermek. getirmek, yer, /ilham vermek, neden olmak, eklemek, eklenmek.
    adduco : yol göstermek, ikna etmek, yol açmak.
    ademptio: alınan (şey).
    adeo : …noktaya kadar, …yere kadar, …’a kadar.
    adeo : yaklaşmak, ziyaret etmek, varmak, üstlenmek.
    adeptio : başarı, elde etmek.
    adepto : elde etmek, almak, ele geçirmek.
    adfectus, affectus : ilham veren, etkileyen, uğraşılan.
    adfero, affero : neden olmak, ortaya çıkartmak, katkıda bulunmak.
    adfero, affero : haber getirmek, rapor vermek / uygulamak, gerçekleştirmek.
    adficio : etkilemek, hastalık bulaştırmak, zayıflatmak, gücünü emmek, yormak.
    adflicto, affligo : yaralamak, azyıflatmak, gücünü kırmak, zarar vermek, kırmak.
    adhaero : tutunmak, yapışmak, yapışan.
    adhuc : …zamanına kadar, şu ana kadar, hala, şimdi bile, yanı sıra, bile.
    adicio : yönlendirmek, yol göstermek, uygulamak.
    adimpleo : başarmak, yapmak.
    adipiscor : elde etmek, el koymak, ele almak.
    adiuvo : yardım etmek, destek olmak.
    administratio : yardım etmek (idari, devlet).
    admiratio : şaşırmak, etkilenmek, büyülenmek, takdir.
    admiror : büyülenmek, takdir etmek, şaşırmak.
    admitto : kabul etmek, almak.
    admoneo : uyarmak, fikir vermek.
    admonitio : uyarı, hatırlatma.
    admoveo : götürmek, taşımak, uygulamak.
    adnuo : uzlaşmaya varmak.
    adopto : kendisi için dilemek, uygulamak, seçmek.
    adsidue, assidue : sürekli, ara vermeden.
    adstringo : bağlayıcı, yükümlülük getiren, kendini adamak.
    adstringo : sıkıştırmak, sıkılaştırmak, sıkışık hale getirmek.
    adstringo : bir araya getirmek, sıkılaştırmak, bağlamak.
    adsuesco, assuesco : alışmak, alışık, tanıdık.
    adsum : yardım etmek, yanında olmak, yakında olmak, emrinde olmak.
    adsumo (assumo) : kendine almak, hak iddia etmek, el koymak, çağırmak.
    adulatio : yağcılık, iltifat, yağlamak.
    adulescens : genç erkek, genç, oğlan.
    adulescentia : gençlik.
    adultus : büyük, yetişkin, olgun, yaşlı.
    aduro (adustum) : tutuşturmak, yakmak, ısıtmak, ateşe vermek.
    advenio : gelmek, varmak, erişmek.
    adversus : …a doğru, …a karşı, karşısında.
    adversus : karşı, zıt, karşıt.
    adverto : …a doğru dönmek, ilgiyi yöneltmek, çekmek.
    advoco : çağırmak, danışmak.
    aedificium, edificium : bina, yapı.
    aeger eger : hasta.
    aegre, egre : zorla, ucu ucuna, zorlukla, güçlükle.
    aegresco, egresco : hastalanmak, kötüleşmek, dertlenmek.
    aegresco : hasta olmak, kötü olmak.
    aegretudo, egretudo : hastalık, akıl hastalığı.
    aegrotatio, egrotatio : hastalık, rahatsızlık.
    aegrus : hasta, hastalıklı, kötü.
    aeneus, eneus : bakır ya da bronzdan yapılan, bronz.
    aequitas, equitas : adalet, eşitlik, denklik.
    aequus, equus : düz, düzgün, sakin, denk, uygun.
    aer, aeris : hava, atmosfer, gök, iklim.
    aestas, estas : yaz mevsimi.
    aestivus, estivus : yaz mevsimini andıran.
    aestus, estus : ısı, akıntı.
    aetas : bir yaş, dönem, hayatın bir dönemi, süre, zaman.
    aeternus, eternus : sonsuz, sonsuza kadar kalan, sonu olmayan.
    ager (agri) : tarla, çiftlik, hektar.
    aggero : tepe yapmak, tepelemek, artırmak.
    aggredior : gitmek, varmak, yaklaşmak, saldırmak.
    agnitio : tanımak, bilgi.
    agnosco : hatırlamak, tanımak, anlamak, kabullenmek.
    agnosco : onaylamak.
    agnosco : farketmek, anlamak, algılamak.
    ago (actum) : zaman geçirmek, yaşamak, sürdürmek.
    ait : (o) der ki.
    aiunt: (onlar) der ki.
    alienus : başkasının, yabancı, garip, farklı.
    alii ... alii : bazı ... diğerleri.
    alioqui : öbür türlü.
    alioquin : öbür türlü, bazı açılardan / genellikle.
    aliqua : bazı.
    aliquando : her an, bazen, bazı zamanlarda, sonunda.
    aliquanta : ortalama.
    aliquanto : neredeyse (eşit olan), bariz bir şekilde.
    aliquantum : güzel bir alışveriş.
    aliquantus : ortalama boyda olan, ortalama.
    aliqui : bazı.
    aliquid : birisi, birileri, birşey.
    aliquis : birisi, her hangi biri, her hangi birşey, her hangi bir açıdan.
    aliquo : bir yönde.
    aliquot : bazı, birçok.
    aliquotiens : bazı zamanlarda.
    alius alia aliud : diğer, bir başka, başkası, başk birşey.
    allatus (=adfero) : getirilmiş olmak.
    alo,alui,altum : beslemek, büyütmek, desteklemek, bakmak, korumak.
    alos,alquod: bazı.
    alter : öbür türlü.
    alter, altera, alterum : ikinci, diğeri.
    alter ... alter : biri ... diğeri.
    altus : yüksek, derin.
    alveus : oyuk, sepet, nehir yatağı.
    amaritudo : soğukluk.
    ambianis : amiens.
    ambitus : sınır, kenar, uç, etrafından dolaşmak, devre.
    ambulo : yürümek.
    amicitia : arkadaşlık.
    amiculum : pelerin, cübbe.
    amicus : arkadaş, yoldaş.
    amissio, amissus : kayıp, kaybedilen.
    amita : babanın kız kardeşi, hala.
    amitto : yollamak, uzaklaştırmak, kaybetmek, gitmesine izin vermek.
    amo : sevmek, hoşlanmak, hoşuna gitmek, beğenmek..
    amor : aşk, bağlılık, tutku.
    amoveo : yerini değiştirmek, kaldırmak, çıkarmak, kaydırmak.
    amplexus : kucaklamak, çevrelemek, sevgi dolu sarılış. amplio : büyütmek, artırmak, gelşitirmek.
    amplitudo : boyut, en, saygınlık, gorkem, buyukluk
    amplus : buyuk, havadar, genis, cok onemli, saygi deger.
    an : ya da.
    ancilla : hizmetçi kadın, rahibelerin kendilerini tanımlarken kullandıkları bir sıfat.
    andegavense : anjou.
    angelus : melek.
    angulus : köşe, girinti.
    angustus : dar, sınırlı, düz, sıkı, sıkışık.
    animadverto : fikirlerini bir konuya yoğunlaştırmak, farketmek, görmek, algılamak.
    animi : kalpten, kalpte olan.
    animus : cesaret, cesurluk, ruh gücü, ruh.
    animus : karakter, zeka, hafıza, farkındalık, akıl.
    annus : yıl.
    anser : kaz.
    ante : (bir şeyden) önce / önünde, önden gelen, önünde olan, önce.
    antea : geçmişte olan, önceden olan.
    antepono : öncelik tanımak, tercih etmek, tanıtmak.
    antiquus : eski, yaşlı, antik.
    aperio : açığa çıkarmaki ortaya koymak, açık hale getirmek.
    aperte : açıkça, basitçe.
    apostolus : (hukuki) üst makama gönderilen not.
    apparatus : ekipman, malzeme, makina, / ihtişam, muhteşem olan.
    appareo : görünür olmak, ortaya çıkmak, vücut bulmak. appello : çağırmak, seslenmek, emir vermek.
    appono : bir insanı atamak, bir şey eklemek.
    appono : yakına koymak, yerleştirmek, masaya koymak.
    appositus : yakına konmuş olan, yaklaşan, yakınlaştırmak,
    approbo : onaylamak, onay vermek.
    appropinquo : yaklaşmak, çekime kapılamk, yakınlaşmak.
    apto : uymak, uyum sağlamak, hazırlamak.
    aptus : uydurulmuş olan, bağlanmış, eklenmiş, hazırlanmış. aptus : uygun, uyumlu.
    apud : …arasında, …huzurunda, …evinde (kilise)
    aqua : su.
    ara : sunak.
    aranea : örümcek ağı.
    arbitro, arbitror : şahit olmak, şahitlik, ara buluculuk.
    arbor : ağaç.
    arbustum : üzüm bağı.
    arbustus : ağaçlıklı olan.
    arca, archa : sandık, kutu, kumbara, tabut, hücre.
    arceo : susturmak, kapatmak.
    arcesso, accerso : getirmek, taşımak, çağırmak, haber yollamak.
    arcus : yay (yay ve ok), ark, eğim, yay yapan.
    argentum : gümüş, para.
    argumentum : bulgu, kanıt.
    arguo : göstermek, açıklamak, göstermeye çalışmak.
    arma : silah, mühimmat.
    armarium : dolap, sandık, kasa.
    armo : silahlandırmak, ekipman sağlamak, sağlamak.
    aro : tarla sürmek.
    ars, artis : beceri, metod, teknik, karakter.
    articulus : (zaman) bir an, kriz anı.
    artificiose : becerili bir şekilde.
    artificiosus : becerili, başarılı, güzel yapılmış.
    arto : birbirine bastırmak, ufaltmak, köprü kurmak.
    arx , arcis : kale, hisar, kule, zindan.
    ascisco : almak, kabul etmek / uygulamak, onaylamak.
    ascit :
    asper : kaba, şiddetli, ağır etkili.
    asperitas : kabalık, şiddet / kabalık, vahşet.
    aspicio : bakmak, bakakalmak, göz dikmek, görmek.
    asporto : taşımak, götürmek.
    assentator : yağcılık, baş sallamak.
    astrum : yıldız, takım yıldız, galaksi.
    asvesniis : avesnes’e ait.
    at : ama. (sed’e göre daha içten ve duygusal hali)
    atavus : büyük-büyük-büyük dede, ata.
    ater, atra, atrum : karanlık.
    atqui : (zaman)hala, ve yine de.
    atrebatum : arras.
    atrocitas : kötülük, zulüm, korkutuculuk, barbarlık, korku.
    atrox : korkunç, zalim, korku veren.
    attero : yok etmek, zayıflatmak, sakatlamak.
    attero : zayıflatmak, yıkmak, sürtmek, erozyon.
    attollo : yükseltmek, kaldırmak.
    attonbitus : çaresiz, ilham almış, şaşırmış, şaşakalmış.
    auctor : yazan, yaratan.
    auctoritas : otorite.
    auctus : büyüme, genişleme, artış.
    audacia : cesaret, ataklık, gözüpeklik.
    audacter, audaciter : cesurca, korkusuzca, gururla.
    audax : cesur.
    audentia : cesaret, yürek.
    audeo : cesaretle yapmak.
    audio : duymak, dinlemek, işitmek.
    auditor : dinleyen, dinleyici.
    aufero : alıp götürmek, götürmek/çalmak, alıp kaçmak.
    aureus : altından.
    auris : kulak.
    aurum : altın.
    aut ... aut : ya ... ya da.
    autem : dahası bunun yanında, fakat, bunula birlikte.
    autus : artmak, büyümek.
    auxatia : alsace.
    auxilium : yardım, destek.
    avaritia : aç gözlülük.
    avarus : aç gözlü.
    aveho : çıkartmak, uzaklaştırmak.
    averto : sırtını dönmek, sakınmak, geri dönmek.
    avoco : dikkatini dağıtmak, şaşırtmak.

    b

    baiulus : hammal, yük taşıyan, bir yükü yüklenen kimse.
    balbus : kekeleyen, dili tutuk.
    barba : sakal, favori.
    bardus : aptal, yavaş, zekası kıt.
    basium : öpücük.
    beatus : kutsanmış, şanslı, bazı kullanımlarda “aziz”.
    bellicus : savaşla ilgili, askeri.
    bellum : savaş.
    bellus : güzel, çekici, etkileyici, yakışıklı.
    bene, melior, optime : iyi, daha güzel, en iyi.
    beneficium : çıkar, iyilik, hizmet, ayrıcalık, hak.
    benevolentia : yardımseerlik, iyilik, iyi niyet.
    benigne : içten, cömertçe..
    berlinmonte : berlaimont, le quesnoy yakınlarındadır.
    bestia : hayvan.
    bibo : içmek (sıvı).
    bis : iki kere.
    blandior : iltifat etmek, okşamak4.
    blanditia : etkileyicilik, etkilemek, çekicilik.
    blesense : blois.
    boloniense : bouillon.
    bonus, melior, optimus : iyi, daha iyi, en iyi.
    bos (bovis ) : inek, öküz, boğa.
    brabatensium : brabant.
    brachants : brabant.
    brevis : kısa, ufak, özet.
    brevitas : kısalık, kısa sürmek, özet.
    breviter : kısaca.
    brocherota : broqueroi.

    c

    cado : düşmek, düşüş, yuvarlanmak.
    caecus : kör, göremeyen.
    caelestis : tanrısal, kutsal, göklerde yaşayan.
    caelum : gökyüzü, cennet.
    calamitas : felaket, şanssızlık, facia.
    calamus : kamış ya da sazdan yapılmış olan.
    calcar: mahmuz.
    calco : ezmik, üzerinde tepinmek.
    calculus : çakıl, taş.
    callide : beceriyle, akıllıca, zekice, gizlice, sessizce.
    callidus : akıllı, çevik, tecrübeli, sinsi.
    cameracum : cambrai.
    campana : zil, çan.
    candidus : parlak, parıltılı, beyaz.
    canis : köpek.
    canonicus : kurallı, ahlaki, hukuki, kanuni, haklı.
    canonus : kilise kanunu, bir katedral, ya da kiliseye üye/ait olan.
    canto : şarkı söylemek.
    capillus : saç, kıl
    capio : ele geçirmek, almak, saldırmak, yaralamak.
    capitulus : kilise, kilise ayini.
    capto : yakalamak, tutmaya çalışmak, uzanmak.
    caput, capitis : baş kısım, tepe, zirve.
    carbo, carbonis : karbon, kömür, odun kömürü.
    carcer : hapishane, hücre, hapis, mahzen.
    careo : bir şeyin eksik olması, eksiklik hissetmek, eksiklik.
    caries : çürümüşlük, yozlaşma, bozulma.
    cariosus : çürük, çürümüş olan.
    caritas : manevi yakınlık.
    carmen : şarkı, şiir.
    carnotense : chartres.
    carnutum carnotum : chartres.
    carpo : koparmak, tutmak, yakalamak, tutunmak.
    carus : değerli, sevgili, yüksek bedeli olan, pahalı.
    casso : yok etmek, ortadan kaldırmak, geçersiz kılmak.
    caste : saf, lekesiz, saflık, düzgünlük.
    castellandum : chateaudun.
    casus : kaza, şans.
    catena : zincir, pranga.
    caterva : kalabalık, sürü.
    catervatim : sürü halinde, kitleler halinde.
    cathalaunenses : chalons.
    cattus : kedi.
    cauda : bir hayvanın kuyruğu.
    causa : ...adına, ...namına.
    causa : neden, motivasyon kaynağı, bahane.
    causa : hukuki dave, dava, durum, koşul.
    caute, cautim : dikkatli, güvenli.
    cautela : dikkat, önlem, güvenlik.
    caveo, cavi, cautum : dikkat, sakınmak, kaçınmak, dikkat etmek.
    cavus : çukur, delik.
    cedo : gitmek, gerçekleşmek, yapmaya başlamak.
    cedo, cessi, cessum : bahşetmek, onaylamak, boyun eğmek.
    cedo : gerilemek, tesim olmak, baş eğmek.
    celebrer : meşhur, tanınmış.
    celebrus : zengin olan, zenginliği olan, saygı duyulan.
    celer : çabuk, seri, hızlı.
    celeritas : hız, serilik, süratlilik.
    celeriter : süratli şekilde, seri şekilde, hızlıca.
    celo : gizlemek, saklamak, gizli tutmak.
    cena : akşam yemeği, öğün.
    cenaculum : çatı, tavan arası.
    ceno : akşam yemeği yemek.
    censura : yargı, karar.
    centum : 100; yüz.
    cerno : ayırmak, ayrıştırmak, çözmek, saptamak.
    cernuus : baş aşağı düşmek.
    certe, certo : kesin olarak,kati şekilde.
    certo : doymak, anlaşmak, itiraz.
    certus : kesin, koşulsuz, mutlak.
    certus : çözülmüş, çözümlenmiş, karar verilmiş, mutlak, kesin.
    cervus : geyik.
    cetera : ...yoksa..., gerisi için.
    ceteri : kalan, gerisi, diğerleri.
    ceterum : (bağlaç) yoksa, dahası, fakat.
    ceterus : diğeri, gerisi.
    charisma, carisma : hediye, ödülgift.
    chirographum : imza, el yazısı, al yazısı ile yazılmış olan.
    cibo : hayvan yemi.
    cibus : insanların yediği yiyecek.
    cicuta : baldıran otu.
    cimentarius : duvar ustası.
    ciminatio : suçlama, iddia.
    ciminosus : suçlayan, karalayan.
    cinis, cineris : kül, kor.
    circumvenio : etrafından dolanmak, çevrelemek, çevirmek.
    circumvenio : sıkıştırmak, saldırmak.
    cito: hızlı, seri, süretli.
    civilis : sivil, kamusal.
    civis : yurttaş, vatandaş, burjuvazi.
    civitas : devlet, vatandaşlık, şehir-devlet.
    clam : gizlice, gizlilikle.
    clamo : seslenmek, bagirmak, cıglık atmak, beyan etmek, ilan etmek.
    clamor : yuksek sesle bagiris, çığlık.
    claro : parlak ya da net hale getirmek, zihni berraklaştırmak.
    clarus : berraki, parlak, bilinen, ünlü, göz alıcı
    claudeo : topallamak, durmak, topal olmak, yalpalamak
    claudo (clausus) : sınırlandırmak, kapatmak, bloke etmek, muhasara etmek.
    claudus : topal.
    claustrum : sürgü, engel, hapishane, in, kümes, manastir.
    clementia : hoşgörü, insaniyet, acıma, nezaket.
    clibanus : fırın, ocak / ekmek tavası.
    coadunatio : bir araya gelme, toplantı, toplanma.
    coaegresco : aynı anda hastalanmak.
    coepi : (şimdiki zamanı. incipio ) : başlamış olan, başlayan, başlanan, başlatılan.
    coerceo : çevrelemek, içine almak, sınırlamak, sınırlandırmak.
    cogito : düşünmek, değerlendirmek, ele almak, planlamak.
    cognatus : (sıfat) kan bagı olan (isim) akraba, kan bagı ile ilintili kişi.
    cognomen : soyad, aile adı, takma ad.
    cognosco : incelemek, araştırmak, öğrenmek.
  • bir felsefeci için gerekli olabilecek* sözlük
  • luci= ışık
  • sina kabaağaç ve alova 'nın hazırladıkları sözlük. ayrıca http://www.latince.net/sozcukler_ve_bir_yasam.html adresinden sina hoca 'nın sözlüğü hazırlarkenki hissiyatıyla alakalı makaleye de ulaşabilirsiniz.

    ayrıca bizim çalışmamız;
    http://www.latince.net/
  • son aldığım bazı duyumlara göre sina kabaağaç ve alova'nın hazırlamış olduğu latince türkçe sözlüğün yapılması fikri can yücel ve alova'dan gelmiş, hatta onlar başlamışlar ancak can yücel bilmediğim bazı sebeplerden ötürü işten çekilerek sina hoca'nın sözlüğü tamamlamasına sebep olmuş.
  • tivik ortamındaki için, buyrun:
    https://twitter.com/latinceturkce
hesabın var mı? giriş yap