• fay hattını 35 km guneye ceken kurulus yasasın mta yasasın sismik bir yasasın milletimiz biz isteriz sismik bir den sonra sismik iki sismik uc
  • yurdumun öz kaynaklarını keşfetmeyi ve değerlendirmeyi kendine amaç edinmiş kurum. ve fakat hala nefis bir numaralarını görmüş değiliz.

    aynı zamanda bi çok insanı tetkik mi, teknik mi diye ikilemde bırakan hede
  • tam adı "maden tetkik ve arama genel müdürlüğü" olan kamu kuruluşu. ankara'da eskişehir yolu üzerinde bulunur. turkiye'deki tek duzgun tabiat tarihi muzesi bu kurumun bünyesindedir.
    www.mta.gov.tr
    (bkz: mta)
  • sap enstitutusunun tam yanındadır.
  • kapısı kilitli bir doğal tarih müzesi'ne sahip kurum.
  • asıl branşı bilinmemekle beraber lisedeki resim, müzik, iş ve teknik gibi içeriğinin ne idugu belirsiz derslerimize giren ve sadece isminin mahmut olduğunu hatırladığım öğretmenin lakabı. 70 kişilik sınıfın önünde ders anlatıyor olması veyahut 5000 kişinin önünde konuşma yapıyor olması, o maden yatakları gibi engiiin burnunun içinde dolaşan parmaklarını engelleyemezdi.. hapçıydı hap yapar* dururdu. (bkz: hey gidi gunler) (bkz: lise yillari)
  • bir zamanlar kafeteryasindaki tabaklarda maden teknik ve arama yazan kamu kurulusu*.
  • genel müdürlüğü ankara'da olan, türkiye'deki madenler ve jeotermal potansiyel konusunda çalışmalar yapan, jeoloji mühendislerine jeolojik harita sağlayan kurum.
  • efendim anne babasi memur olan kucuk insanlar** icin bir dsi'nin, banka'nin**, ya da tki veya tpao'nun geldigi anlama gelir pek coklari icin mta. kucukken hoplanacak ziplanacak kosturulacak bazen sikilinacak ama temelde eglenceli ve bahcesi olan efenim park gibi, bahce gibi bir oyun alani. tahminen diger kurumlar'in kendine ozgu baska etkinlikleri, eglenceleri de vardir elbette, ama " meetaa'ya gidiyoz buguun" demek, heyecanli birseydi temelde. guzel yesil bahcesinde dolanip (hmm, kosup) ordeklere ekmek atmak, metal tepsilerle servis yapan ultra kalabalik ve buyuk gorunen kafeteryasinda yemekleri lupletmek, daglarda tepelerde kosturmak (tabi simdi bakinca tumsek ve cukurlar olarak daha dogru tabir edebiliriz), agaclara tirmanmak falan demekti. bilimum amca ve teyze tarafindan yanaklarinin sikistirilmasina maruz kalmak vardi hep, ama obur yandan bol bol kola ve gazoz tuketebilmek de demekti bu; o amca ve teyzelerin cocuklari da ortalikta olsun diye dua etmekti, sonra onlarin icat ettigi cesitli oyunlari oynamak, bol bol resim yapmak ve bir turlu istedigin her boyanin etrafta olmamasi, sikici kursun kalem ve mavi tukenmezlere talim etmek, yaptigin super otesi resimleri de boburlene boburlene milletin panosuna falan ilistirmekti. mta diyince mesela muzesi vardi, dinozor iskeleti inceleyebilecegin ve her seferinde "hadi muzeye gidelim sikildiiim!" diye miziklayip yaygara yapip can sikabilecegin. yer elmasi tabir ettigimiz eksi eksi bir takim kirmizi meyveleri veya buna benzer abuk sabuk agacin meyvelerini yeme denemelerinde bulunmak, saklambaclik kadar adam bulunamazsa bir arkadas ve bir bodur cam agaciyla lastik atlamaya calismakti. annenin odasina camdan girip cikmakti mesela, zemin kata topraklardan yuvarlana yuvarlana inerek. ustunu basini hep kirletmek demekti. kisaca siradan bir "sokak" gununden kurtulmak idi mta'nin anlami.

    ha tabi bir de hastalinca gidilirdi meeeta'ya. doktora. igne vardi igne. canin sikilir, ogleden sonra anne izin alana kadar sandalyeler birlestirilip yatilir, ilaclar alinir, ama okula gitmekten kurtulundugu icin de bir yandan gizli ve tatli bir zevk alirdi az sonra anti-biyotik deposu haline getirilecek yuksek atesli biyotik bunye. ayrica bonus (bkz: penadur).

    bir de tabi kamp olayi vardir bu mta'nin, diger pek cok devlet kurumununki gibi. pardon, dinlenme ve egitim tesisleri. bunlardan biri akcakoca'da, biri ayvalik civarinda cunda adasi'nda, simdilerde coktan kapanmis olan biri manavgat'ta, ve benim icin en populer ve ozel olan bir digeri de marmaris'le datca yolunun 27. km'sinde yer alan bencik koyunda idi. kamp icin siraya girilir, bu sene kamp cikacak mi cikmayacak mi diye merak edilir, cikarsa bi heves gidilir, cosulur kosulur tavla oynanir bi dolu arkadas edinilirdi. mta'yi bizim icin anlamli yapan bir kavramdi mta kampi.

    mecburen (bkz: sozlukte nostalji yapmak)
  • doğa tarihi müzesini yanlış mimari ve/veya müteahhitlik nedeniyle kaybetmek üzere olan kurum. tam bir rezalet. milyonlarca yıllık fosiller, iskeletlerin -mesela ankara yakınlarında bulunmuş bir balina- bulunan bir müze tavanları çökmekte, zemini kaymaktadır. güzel bir kültürel-bilimsel faaliyet, rezalet iş yapma alışkanlığımız nedeniyle fayda sağlamamaktadır.

    küfür etkisi yaratan ama küfür olmayan cümleler kapsamında: ellerinize sağlık!
hesabın var mı? giriş yap