439 entry daha
  • sonsuzluğu, huzuru, açık havayı, cenneti, gökselliği ama galiba en çok da özgürlüğü çağrıştıran bir renk mavi. krzysztof kieslowski'nin mavisi gibi.

    mavinin kusursuzluğuna da özgürlüğün kusursuzluğu yaraşır da sahi özgürlük ne kadar kusursuz?

    insanın katmanlarının en derini siyah değil mavidir. mavi derinliklere daldıkça hayaller çıkar açığa, en büyük sırrımız hayallerimizdir zira.
    mavi bir gecede kurulan hayaller siyah bir gecede mi yok olur daima?

    "tam öğle vakti, başdönmesinin enfes ürküntüsüyle şaşıp kaldığımızda, bu neye maledilebilir? kana mı, gök mavisine mi? yoksa, ikisinin tam ortasında yerleşmiş olan kansızlığa mı?"* *

    (bkz: kebudi)
  • türkler tarihin bilinen en eski zamanından beri beş ana renk olarak kara, ak, kızıl, mavi/yeşil ve sarı renkleri esas görmüş ve bu renklerden her birini dünyanın dört yönü ile merkezini ifade etmekte kullanmışlardı.

    "türk mitolojisinde ve kozmolojisinde dört ana yön renklerle simgelenirdi. şamanizmde genel kabul olarak kuzeyin rengi siyah, güneyin kızıl, doğunun mavi/yeşil, batının rengi ise aktı. merkez yani toprak ise ya sarı, yağız ya da konur olarak simgelenirdi.

    (anadolu’da da, çemberi biraz geniş tutarsanız kuzeyde karadeniz güneyde kızıldeniz, doğuda gökçe gölü, batıda akdeniz olduğunu görürsünüz)"
    (bkz: türk mitolojisinde renkler/@ay hatun)

    türk mitolojisinde bütün renklerin sembol anlamları vardı. (zaten mitoloji de bir bakıma da semboller bilimidir.) mavi de göğü ve tengriyi sembolize ederdi.

    (ama sadece sembolize eder, yoksa gök tanrı’nın cismi, formu, ülgen, erlik vs gibi insani vasıfları yoktur, tanrılar üstüdür, kısacası islamiyetteki allah kavramına en yakın tanrı gök tanrı/tengri’dir.

    ayrıca eski türkler görebildikleri, kuşların uçuştuğu gökyüzüne tengri demiyor. tengri, yukarda, gökyüzünün ötesinde; görülmez, ulaşılmaz bir varlık onlar için. gökyüzünü ise çark veya teker* gibi algılıyorlar. ayın, güneşin, bulutların sabit durmamasından böyle bir çıkarıma vardılar muhtemelen)

    zaten arapça kökenli mavi kelimesi de çok sonraları -nişanyan'a göre 18.yüzyıla doğru- ortaya çıktı. mavi yerine gök/ kök kullanılırdı. divanü lugati't-türk'te de dediği gibi göğün renginde olan her şeye kök/gök denirdi.

    ışık -özellikle mavi ışık- türk destanlarının ana motiflerinden biriydi. mesela oğuz kağan yüzünde mavi ışıkla doğar, kurt da genelde mavi ışıkla ortaya çıkardı. uygurların türeyiş destanı'nda da gördüğümüz bu mavi ışık, gökselliği ve ululuğu simgeliyordu.

    "gökten ışık inmesi motifi şamanizmde olduğu gibi uygurların mani dininden etkilendiği dönemlerde de devam eder. uygurların türeyişini anlatan efsanede bu motifin anlam bulduğu en güzel örneklerden birini görürüz zira uygur türeyiş efsanesinde şamanizm ile maniheizm kaynaşır ve her iki inanç için de önemli olan ışık motifi özdeşleşir. ancak maniheizmde ışık artık bir felsefe halini almış hatta bu dine ışık dini bile denmişken şamanizmde ışık gökselliği ve kutsallığı ifade eden sakral bir semboldür. bir de türklerde bu ışık sembolü maviyken manicilikte beyazdır hatta bu yüzden beyaz giyerler vs"
    (bkz: türk mitolojisinde ışık/@ay hatun)

    "günlerden bir gün ay hatunun/kağanın gözleri parladı, erkek çocuk doğurdu. işte bu oğlan yüzünde mavi bir ışıkla doğdu..."
    (oğuz kağan destanı)

    “yukarıda mavi gök, aşağıda yağız yer yaratıldığında, ikisi arasında kişioğlu (insanoğlu) yaratılmış." (orhun yazıtları)
    (kıyamet günü yani kalgançı çak'ta ise gök demire yer ise bakıra dönüşecek*)

    türkler, doğu yönünü (mavi) kutlu kabul ederdi. mesela sabahları güneşin doğuşuna selam verirlerdi. zaten çadırlarını da kapısı doğuya bakacak şekilde kurarlardı.

    bozkuttaki boz da gri/mavi bir renge tekabül ederdi ki malum gök börü de denirdi.

    ama demin de dediğim gibi en önemlisi göğün ve gök tengri’nin rengiydi. ayrıca yer su kültüyle bağlantılıydı.

    türklerin kendilerine taktıkları kök türk (mavi türkler) adı, bir ongon hayvanı olan mavi kurdun* (kök börü) varlığı ve gökyüzünü nitelendirmek için gök/kök sözcüğünün kullanılmış olması zaten göğün maviliğine verilen değerin kanıtıydı.
    (aklıma geldi, naviler kök türkler/ mavi türkler olabilir mi acaba:)

    bazı türk boylarında çocuklar hastalandığında yanına mavi giydirilmiş umay* ongonu*konurdu. tıpkı noel baba’nın türk mitolojisindeki karşılığı ayaz ata ve torunu karçana’nın mavi giymesi gibi. (rusların ded moroz’u da mavi giyiyordu galiba)

    "kazaklarda ilk karın yağması ve soğuğun vurması ile birlikte kışın karşılanması amacıyla soğumbası isimli bir eğlence düzenlenir. bu bayramda ayaz ata ve torunu karçana (çına/kurt) birlikte hediyeler dağıtırlar. her ikisi de mavi elbiseler giyerler. kırmızı giysili noel baba fıgüründen en önemli farkları belki de budur."
    (bkz: ayaz ata/@ay hatun)

    şamanlar bir ipe dizdikleri mavi, ak, sarı, kızıl bezlerle gök yolculuğunun canlandırmasını yaparlardı. bu ip muhtemelen gökkuşağını sembolize ediyordu. ayrıca gökkuşağının genel rengi yeşile yakınsa çok yağmur yağacağı, maviye yakınsa da havanın kötüleşeceğine inanılırdı.

    “ebekuşağının üzerinde pura adı verilen uzun boynuzlu koç görülür. bu koçlar üç tane yapılır. gök gürlemelerine pura’nın sesi denir. görülüyor ki ebekuşağı, büyük tanrı ile ay ve güneşin altında yer alıyordu. çok kuzeydeki şamanlar, sembolik olarak ‘bir ipe mavi ve beyaz ipler asıyorlar ve bu ebekuşağı sembolü ile göğe gideceklerine inanıyorlardı.”
    (bkz: gökkuşağı/@ay hatun)

    insanları nazara karşı koruduğuna ve albısları kaçırdığına inanılan mavi boncuğun (gökçe muncuk) da taa şamanist döneme dayanan bir inanç olduğunu unutmayalım…

    "unutmayalım ki türkler yeşile bile gök/kök derlerdi.
    (gök kelimesi de türk mitolojisinde aynı rengi göstermiyordu. mavi rengin bir çok tonu vardı. bu rengin kutsal düşüncede anlamı, daha da değişirdi. mesela gök yeleli kurt demek, masmavi yeleli bir kurt demek değildi. bu daha çok, saçların aklığını yani tecrübeyi ve bilgeliği ifade ederdi)"
    (bkz: yaşıl/@ay hatun)

    “göğsü tüylü yağız yer beni vursun; dipsiz yüksek mavi gök, keskin ay baltam beni parçalasın.”
    (manas destanı, manas'ın and içmesi)

    "ağaç unsurunun yönü gün doğusu, mevsimi bahar, saati sabah, rengi gök, göksel cisimleri gök ejder/kök-luu denen yıldız takımı, ağaç yıldızı veya ongay denen müşteri/jüpiter gezegeniydi."
    (bkz: türklerde beş element/@ay hatun)

    "hoş geldin, stepleri geçen göçebe. gökyüzü griyken bile daima mavi dediğimiz yere hoş geldin, çünkü biz rengin hâlâ bulutların üstünde bir yerde olduğunu biliriz. tengri'nin topraklarına hoş geldin. bana, seni karşılamak ve arayışın için seni onurlandırmak üzere burada olduğumdan, bana hoş geldin."
    (paulo coelho - zahir)

    okuma yapılan ve yararlanılan kaynaklar:
    emel esin - türk kozmolojisine giriş
    yaşar çoruhlu - türk mitolojisinin ana hatları
    bahaeddin ögel - türk mitolojisi
135 entry daha
hesabın var mı? giriş yap