*

  • biz kucukken kimi abilerimiz, ablalarimiz metalci olmaya karar vermis bizlere ornek olmuslar, timsal olmuslardi. o donem metalin en baba gruplarini dinleyen ve kendilerince bir havalari atmosferleri olan bu kisilerden ziyadesiyle etkilenen bizler, metalin ne kadar sahane bir muzik turu oldugunu kendi aramizda tartisirken, aptulikanin kosesini okuyup irsad ederken bir gun su bomba cumleyi duymustuk.

    "metal bir muzik turu degil, bir yasam bicimidir."

    o donem ortaokula giden bizlerin herhangi bir yasam bicimi olmadigindan olsa gerek bu mottoyu bagrimiza basmis metal nedir sualine bir yasam bicimidir seklinde cevap verir olmustuk. aradan seneler gecti metal dinledigimiz kasetler bir bodrum seyehatinde arabanin artka caminin altinda birakinca eriyip gitti, biz de baska alemlere baska yasam bicimlerine dogru yelken actik. simdi metalurji mezunu kardeslerimiz disinda metala yasam bicimidir diyen insan pek goremiyor, duyamiyoruz. belki de biz o ortamdan uzaklastik, ondan duyamiyoruz.

    bu konuyla ilgili kemal kenan ergen in de pek guzel bir calismasi vardi, o olmasa daha yazardim.

    (yasam bicimi diye arattigim halde bulamadim ama daha once bir yerlerde islendigini biliyorum)
  • robocop atasözü
  • bu mantikla, butun muzik turleri sevenleri icin bir muzik turu olmanin disinda, bir yasam bicimi olarak karsimiza cikacaktir. ornegin ; indie bir muzik turu degil bir yasam bicimidir sekliyle. bu ve turevi cumlelerin karizmasina aldanip , hayatini bu muzikleri yaratanlarin yasam bicimiyle paralele oturtmaya calisip , yaratanlari kendilerine archetypebelleyen sahislar , iste goruldugu uzere , clubberlarin puma meraki seklinde basliklar acmaya megillidirler.
  • ortaokul yıllarında abilerimizden ablalarımızdan duyduğumuz hatta bir dönem kendimizin de söylediği "metal bir müzik türü değli bir yaşam biçimidir" felsefesi o günden bugüne bir cümle olarak kaldı. (aslında biz küçük olduğumuz ve o günlerde tek liderliğini sürdüren kişi aptülika olduğundan, bir ara metalin yaşam biçimi olarak, aptülikanın yaptığı her davranışı örnek alır, grup perişanı çizgi olmaktan çıkarır yanıbaşımıza koyar onlara benzemeye çalışır olmuştuk)

    o cümleyi ilk duyduğum günden bugüne herkes kendine göre cümlenin altını doldurdu ve gerçekte metalin yaşam biçiminin ne olduğu hiç bir zaman anlaşılamadı. belki 80' lerde altın dönemini yaşayan türün en gözalıcı yaşam biçimi ifadesi konserlerde ve posterlerde gözümüze çarpan gözalıcı, pırıldayan bugün yüzüne bakmayacağımız kıyafetler ve özellikle kıvırcıklaştırılıp kabartılmış uzun saçlar oldu.

    metalin ifade ediliş biçimi gerek saç gerek kıyafetler olarak her dönemde değişikliğe uğrayacaktır ama ruhu, özü aynı zevki verdikten sonra bunun pek de önemi yoktur.

    herşeye rağmen metale bugünkü müzik zevkini borçlu olan büyük ve farklı olduğunu düşündüğüm gruba dahil olma hissi birçok şeye değer!
  • (bkz: fanatizm)
  • punk bir müzik türü değil bir yaşam biçimidir, rock'n'roll bir müzik türü değil bir yaşam biçimidir, amerikan futbolu bir spor değil bir yaşam biçimidir, işkembe çorbası bir yemek değil bir yaşam biçimidir ve bunun gibi başka şekillerde de türetebileceğiniz söz konusu müzik, spor veya yiyecek dalını taparcasına seven, adeta fanatiği olan insanların bu fanatikliği hafif felsefi bir biçimde kendisini anlamamakta ısrarcı olan ebeveyn, arkadaş, kız arkadaş veya benzeri şahıslara ifade şekli.
  • yaratıcılığım 50 karakter ile sınırlandığından bu konuda bkz. veremeyeceğim ama bu durumda şunu da demek mümkün: "metalci bir insan türü değildir bir yaşam biçimidir"... prehistorik ama, hala kaldı mı onlardan ya?
  • her akimin bir yasam ya da dusunus biciminin sonucu olarak ortaya ciktigi ve takipcilerinin bu akima dahil olan bir urun ortaya koyabilmeleri icin o akimin bir parcasi olmalari ve iclerinde o akimin bir parcasini tasiyor olmalari gerektigi on onermelerinde bulundugumuz ve bu iki onermeyi dogru kabul ettigimiz takdirde yalniz metal olarak kisalttigimiz muzik tarzi icin degil her bir sanat, dusunce, v.b. akimi icin dogru olacak olan onerme. italyan mutfaginin siki bir takipcisi olup hem yemek tercihini hem de kendi ascilik tercihini italyan mutfagindan yana kullanmak artik “digerlerinden daha fazla italyan” olmak degil midir? mutfagin niteligi nasil bir yasam tarzindan ileri geliyorsa muzigin niteligi de bir yasam tarzindan kaynaklanmaktadir. onermenin kendisinde bir yanlislik yoktur, yasam tarzi muzigi yaratir. ancak onermeyi muzikten yasam tarzi yaratmak olarak duzeltirsek dile getirilen elestiriler haklilik kazanir. bir akimi yasam tarzi olarak uzerine giymeye calismanin ne kadar zavalli ve beyhude bir ugras oldugu uzerinde durmaya hic gerek yok; dikisler asla tutmayacaktir. ancak sunu da belirtmek gerekir ki once bir akimla kendi yasam tarzi arasinda ortak noktalar bulmaktan, bunlari uyarlamali bir surec icerisinde giderek birbirine yakinsatmaktan ve en nihayetinde birbiriyle cakistirmaktan daha dogal bir surec olamaz. bu sebepten carcass dinleyerek basladigimiz hikayemiz pink floyd ile noktalaniyor ya; uzerimize oturacak olan elbiseyi yapmak icin surekli elbise provalari yapiyoruz. bir model seciyoruz, patronunu cikartiyoruz, fazlaliklari atiyoruz ve tam oturuyor uzerimize. aksi olsa ve biz yasam tarzimiz ile hic iliskilendirmeden yalnizca dinliyor olsak bir muzik tarzini ve sonrasinda tamamiyla rastgele bir secim ile bir digerini yine sadece dinlemeye basliyor olsak bir antik yunan heykeli onunde fotograf cektiren turistlerden ne farkimiz kalir; ne sizin icinizde bir yunanlilik var ne de zerre kadar umurundasiniz heykelin.

    (bkz: yaptiginiz tesbihte bir hata olustu)
hesabın var mı? giriş yap