*

  • rudyard kipling'in türkçeye begüm kovulmaz tarafından başarıyla çevrilmiş süper şirin hikayeler barındıran eseri.
    harflerin yaratılışı, leoparın beneklerinin oluşması vs. gibi hikayeleri bi çırpıda okunuveriyor.
  • ingilizcesi "just so stories"dir.
  • türkiye iş bankası kültür yayınları tarafından yayınlanmıştır.
  • masalsı hikayeler biraradalığı
  • sabah uyandı.

    gerindi, küfür ederek yataktan kalktı.

    perdeleri, küfür etmeye devam ederek açtı.

    hava bugün kırmızıydı.

    ayaklarına zıpzıplarını giyerek, sokaktaki diğer zıpzıplılara katılarak işine gitti.

    ismail yk çalıyordu.

    plazanın en üst katına çıkıp atladı.

    ölmedi.

    ayağındaki zıpzıpları çıkarmayı unutmuştu.

    küfür etti.
  • türkçe'ye aynı çevirmen (begüm korkmaz) ve aynı yayınevi (iş bankası) tarafından iki ayrı başlıkla çevrilip yayımlanmış. 2001 baskısında "öylesine hikayeler" olan adı 2006 baskısında "işte öyle hikayeler" e dönüşmüş. halihazırda her iki baskısı da tükenmiş gözüküyor.
  • bende "iste öyle hikayeler" adıyla var bu kitap. oğluma okumaya başladım; ilk üç hikayeyi bitirdik. ben daha fazla keyif almış olabilirim. o nasıl bir dil, o nasıl güzel bir anlatım, o nasıl usta çeviridir öyle. bayıldım. büyük, küçük herkes nasiplensin; böyle şerbetli şeyler her zaman çıkmıyor insanın karşısına zira.
  • başlık sayesinde edebi bir eser olduğunu öğrendim. her ne ise anlatmak istediğim başka bir konu esasında.
    istanbul'un esenyurt ilçesini bilmeyen yok zira artık haber bültenlerini süsler oldu.
    adı geçen ilçede bir bakkaldan sigara aldım ve sonrasında bir kenara geçip sigaramı içerken etrafı izlemeye koyuldum. yolun karşı tarafında bulunan otobüs durağında crop bluz giymiş bir kadın dikkatimi çekti. kıyafetleri özenli olsa da tarzı biraz varoş diye tabir edilen cinstendi.
    nedendir bilinmez ama kadını gördüğümde aklıma gelen ilk imge sex oldu ( her an kafamda sex düşüncesi ile gezecek ergen yaşları geçmiş bulunmaktayım bu arada). neyse bir yandan sigaramı içerken bir yandan da kadını izlemeye başladım. boyu uzun fiziği düzgün, ortalama yurdum kadınından daha üst seviyede fiziki nitelik güzellik ve sportif bir vücuda sahip idi. ben bunları düşünürken beklediği durağın 5-10 metre aşağısında porsche marka bir araba belirdi ve kadın o arabaya binip gitti.
    sonrasında ise lejyoner olabileceği gerçeği ile sigaramı içip oradan ayrıldım.
    bu arada aklıma gelen ilk imge ise sanırım yanlış değilmiş. zira onu gördükten maksimum birkaç saat sonra o sex olayının gerçekleşmemesi mümkün değil.
  • yıl 2012 civarları, yeni bir işe başlamıştım. iş hiç iyi gitmemiş ve ayrılmıştım işten. o zamanlar yakınında olduğum büyükçekmece sahiline gidip, çay bahçesi gibi bir yere oturup çay içip dertli dertli ortalığı izliyordum. o esnada tekerlekli sandalyeye mahkum bir şahıs yanıma geldi ( bu şahıs o dönemler devamlı orada takılırdı) hesap sorarcasına neye canını sıkıyorsun neyin var ? bak bana dedi... dediği söz doğru idi aslında... şimdi daha iyi anlıyorum neyim varmış ki???
hesabın var mı? giriş yap