• konuyla ilgili cogito'nun adorno özel sayısında son derece ufuk açıcı yazılar var idi. merak edenler için.
  • liberal öğretide özgürlük, negatif özgürlük ve pozitif özgürlük diye sınıflara ayrılr.
    negatif özgürlük, kişinin üzerinde başka kimsenin otoritesi olmadan kişinin yapmak istediği şeyi eyleme dökmesidir. yani kişinin kendisini yönetmesi,denetlemesi ve motiflerini tamamen kendi kendine seçmesi durumu negatif özgürlük oluyor. devletin keyfi müdehalesinden uzakta, özel alanlara sahip birey negatif özgür birey oluyor.
    liberal öğretide, negatif özgürlüğün, pozitif özgürlükle ikame edilemeyeceği savunuluyor. ama negatif özgürlük, kısıtlı kalıyor. yani "kağıt üzerinde bize baskı yapan yok, o halde sınırsız özgürüz" diyemiyoruz... somut bir şekilde o özgürlüğü hayata geçirebildiğimiz anda pozitif özgür oluyoruz. bu duruma pozitif özgürlük deniyor. pozitif özgürlüğü sağlamanın önkoşulu genelde maddiyat ile ilgili bir konu oluyor.. bedensel yeterlilik, rasyonellik gibi kıstasları da cabası...

    locke ve hobbes negatif özgürlük üzerine açılımlar yapmıştır hep... rousseau, kant, spinoza, marx ve hegel ise pozitif özgürlük üzerine.. uygulamada pek ayrı tutamayacağımız teorilerdir her ikisi de... marxist özgürlük, pozitif özgürlüğe daha yakındır. ama temelde avrupa düşünce sisteminin ortaya koyduğu, uygulamaya gelince patlayan, haliyle birbirinden çok farkı olmayan nosyonlardır.

    bir de "real liberty" var, reel özgürlük diye çevirebiliriz gibi geliyor bana. bir nevi deliliğe övgü... morias enkomion seu laus stultitiae... sınırları olmamak gibi bir kavrama delalet olsa gerek.

    şair olsam "özgürlükler çeşit çeşit, tutsaklıklar tek tip" gibi bir zırvayla bitirirdim entry'mi sözlük... neyse ki değilim...
  • marksist literatürde çok temel bir farka işaret eden kavram.
    negatif özgürlük freedom,
    pozitif özgürlük emancipation(özgürleşim) meselesidir.
    sayısız yok edilemez özgürlüklerin yerine piyasanın özgürlüğünü koyan negatif özgürlüğe karşı bir başkaldırıdır.
  • sir isaiah berlin tarafından ortaya atılan iki özgürlük kavramından biridir. temelde sorulan "beni kim yönetiyor ?" sorusunun cevabıyla ilişkilidir. birey eğer bu soruya "ben kendi kendimi yönetiyorum. verdiğim kararlar ailemin, içinde bulunduğum toplumun, sınıfın, geleneklerin bana dayatması olmayıp akıl süzgecinden geçirerek oluşturduğum özgün kararlarımdır." cevabını verebiliyorsa özgür sayılır.

    başka bir şekilde tabir etmek gerekirse bireyin bir eylemi gerçekleştirmek konusunda engellenmemesi özgürlüğü konusunda yeterli görülmemektedir. birey aynı zamanda planladığı ve yapmak istediği eylemini yapabilme kapasitesine ve imkanına da sahip olmalıdır. yani negatif özgürlüğün yanında ne yapıp ne yap(a)madığı da önemlidir.
  • (bkz: isaiah berlin)'in konuyla ilgili fransız ihtilali temeline dayandırdığı çıkarımları kafa acıcıdır. gomonis karşıtı olup ama bu konuyu merak da etmedim değil diyenlere gelsin.
  • beni seçtiğim eyleme yönlendiren nedir? sorusunun cevabı ben isem, buna pozitif özgürlük denir.
    (bkz: isaiah berlin) (bkz: antiklerin özgürlüğü)
  • negatif özgürlük: ''kimsenin kölesi değilim''
    pozitif özgürlük: ''kendimin efendisiyim''
    -isaiah berlin

    pozitif özgürlüğe ulaşmak için toplumdaki bireylerin belirli bir kültürel düzeye ulaşmaları lazım. yani bir ülkede demokratik kurumlar ne kadar köklü, insan hakları ve özgürlüğü ne kadar sarsılmaz olursa olsun, bireyler ''özgürleşmedikçe'' sadece negatif özgürlük içinde yaşarlar. halkın cahil olduğu ülkelerde demokrasinin ve seçim özgürlüğünün saçma, hatta zararlı olduğunu anlatır kısaca.

    ''condorcet jury theorem'' ile bu durumu matematiksel olarak gösterebiliriz.

    https://eksiup.com/p/m64077916par

    sadece üstteki grafiğe baksanız yeterli. demokratik bir ülke düşünün, hatta o kadar ki her kararı halkın çoğunluğu belirliyor, meclis yok. her karar için referandum var. grafikteki örneklem n=162 kişi. popülasyon daha da büyük olacağı için normalde grafikteki eğri daha da dar.

    1. durum, negatif özgürlük: bu durumda halkın eğitimsiz olduğunu kabul ediyoruz. kendileri için hangi politikaların iyi olacağını bilmedikleri için ve muhtemelen popülizm kararlarını etkileyeceği için doğru kararı seçme olasılıkları 0.5'den az olacaktır (x-ekseni). şimdi y-eksenine bakalım, x-ekseninde 0.5'den çok ufak bir sayı alsak bile y-ekseni hızla 0'a gidiyor. bireylerin doğru karar verme olasılığı 0.40 olsa bile doğru kararın kazanma olasılığı 0. bu grafik n=162 gibi küçük bir sayı, şimdi toplumu düşünün. bireylerin doğru karar verme olasılığı 0.49 olsa bile doğru kararın kazanma olasılığı yok.

    2. durum, pozitif özgürlük: bu durumda halkın eğitimli ve belirli bir kültürel düzeyin üstünde olduğunu varsayalım. yine her kararı halkın referandumla belirlediği bir ülkedeyiz. şimdi durum tam tersine dönüyor. bireylerin doğru karar verme olasılığı 0.5'in üstüne çıktığı an her zaman doğru kararlar kazanıyor.

    bu yüzden demokraside bireylerin doğru karar verme olasılığı ve eğitimleri bu kadar önemli. 1. durumda olan halklar için demokrasi ideal bir yönetim değil.
  • negatif özgürlüğü kısıtlayabilen özgürlük çeşidi.
  • esasen kendi üzerinde kurduğun üstünlüktür. nefs terbiyesidir, irade hakimiyetidir.

    ve aynı zamanda tanınma yoluyla ve olumlu toplumsal bağlamın içerisinde bulunmaktır.

    her şeyin olduğu gibi bunun da kirli tarafı vardır: kişi zalimleşebilir.

    robespierre örneğini hatırlayın.

    küçük balıklarla dolu ve bir de küçük balıkları yiyen bir büyük balığın bulunduğu bir gölde büyük balığın özgürlüğü küçük balıkların ölümü demektir.

    sonuç olarak özgürlük sadece güçlüler içindir.
hesabın var mı? giriş yap