• dillere destan cy** esprilerinden biri.
    (bkz: kac la kac uranyum geliyo)
  • konuyla alakalı diğer insan tipleri de mevcuttur, ve hatta sözlükte de elektrondan kaçabilen türk başlığında elektrondan hızlı koşmak yeteneğinden bahsedilmiştir.

    (bkz: sözlükteki elektronik mühendisleri)
    (bkz: ilişkiyi elektronik ortamda noktalama)
    (bkz: insanlığın elektronu görebilme ihtimali)
    (bkz: elektronik devreleri okuyabilen insanlar)
  • aslında ışınların bir kısmından kurtulabilme yolu.liseden kalma bilgilerden hatırladığım kadarıyla,

    bir nükleer patlamada 3 tür ışın yayılırmış, işte 1.tür ışık hızından fazla*,2.tür ışın saatte metrelerle, 3.tür ışın ise saatte cm hızında yol alırmış. şimdi en azından 2. türünden kurtulduğu düşünülebilir.*
  • aslında cok da mantiksiz olmayan bir onlemi gerceklestiren kisi. olayi kavradigi anda radyasyon kıyafeti giyme sansinin olmadiginin farkinda olan sahis, aklina gelen ilk seyi yapmistir. comelenlere radyasyon dokunmazmis gibi bir inanis olmadigi icin saglikli bir yontem bile denilebilir. ha ne kadar ise yarar onu bilemem.
  • (bkz: türk usülü)
  • elbet kahraman olma firsatini kaciriyor (bkz: radyasyon yiyip kahraman olanlar)
  • zamaninda cernobil faciasi sirasinda, "du$mani canakkale'den gecirmemi$iz, radyasyondan mi kacacagiz" diyen semt kuruyemi$cimizle akrabalik olasiligi olan ki$i. maalesef ki kuruyemi$cinin sergilemi$ oldugu cesaret ve inanci kendisinde gorememi$izdir.

    ayrıca (bkz: kara delik ten kosarak kacmak suretiyle kurtulmak)
  • son derece mantikli davranan bir adamdir. siddeti mesafe ile ustel olarak azalan etki alanini cok hizli bir sekilde terketmek ve dolayisiyla daha az etkilenmek icin yapilabilecek en dogru hareketi yapmistir.
  • tübitak'ın da el attığı konu... aşağıdaki açıklama tübitak bilim teknik'den alınmıştır

    iyi günler. ben odtu elektrik-elektronik bölümü hazırlık sınıfı öğrencisiyim. merak ettiğim bir şeyi size sormak istedim. cem yılmaz'ın bir esprisi vardı: “-adam radyasyondan koşarak kaçıyor!” adamın koşarak kaçmasında mantık payı yok mu? çünkü aydınlanmada aradaki uzaklık 10 katına çıktığında aydınlanma miktarı 1/100'une iniyordu. bir de fotonun tam olarak ne olduğundan, kütlesinden ve gama ışınlarıyla normal ışınların arasında dalga boyundan başka ne fark olduğundan bahsederseniz sevinirim. (mustafa gencel)

    herhangi bir radyasyon kaynağından birim zamanda alınan dozun miktarı, kaynakla aradaki uzaklığın karesiyle ters orantılıdır. dolayısıyla, gereksiz bir doza maruz kaldığımızı fark ettiğimiz anda, kaynaktan mümkün olabildiğince hızla uzaklaşmak, sonuçta almış olacağımız toplam dozu azaltmış olacaktır. ama tabii en doğrusu, tespitleri önceden yapıp önlemleri zamanında almak ve ‘koşarak kaçmak’ zorunda kalmamaktır.

    burada mizah konusu olan sanırım şu: espriyi yapan, radyasyonu hep ışık hızıyla hareket eden tek bir mermi gibi düşünüyor; ki bu durumda koşma eyleminin görece yavaşlığı sonucu değiştiremeyecektir.

    elektromanyetik dalgalardan oluşan ışık, seyahat ederken dalga davranışı gösteriyor. fakat örneğin yutulması anında, parçacık gibi davranıyor; yani sanki tek bir parçacıkmış gibi bir anda yutuluyor. aynı durum örneğin elektronlar, yani madde için de söz konusu: elektronlar da, enerjileri azaldıkça giderek belirginleşen bir dalga davranışı gösteriyor. bu ikili davranışa ‘dalga-parçacık ikili davranışı’ deniyor. foton; ışığın parçacık davranışını betimleyen kavram oluyor. kütlesi, yani ‘durağan kütle’si yok. ama ‘eşdeğer bir kütle’si var: çünkü momentum aktarabiliyor. (örneğin vakumlu fanus içindeki, bir tarafı siyah, diğer tarafı parlak boyalı hafif fırıldakların lamba ışığında dönüp duruşunda olduğu gibi).

    gama ışınlarıyla normal ışınlar arasında dalga boyundan başka bir fark yok. gamaların dalga boyları çok kısa, frekansları çok yüksek; dolayısıyla da her bir fotonunun taşıdığı enerji çok (milyon elektron volt düzeyinde) büyük.

    vural altın
hesabın var mı? giriş yap