• 1924 yılında doğan ve ikinci dünya savaşı sonrasında ingiltere'ye göçen polonya yahudilerinden bir ailenin çocuğu olan miliband, 1970'li yillarda yoğun olarak yürütülen "kapitalist devlet" tartışmasının önemli figürlerinden biridir. 1980'li yılların ortalarından itibaren türkiye solunda da tanınmaya baslandi. özellikle kapitalist devlet ve kapitalist devletin yapisal dönüşümü konulu tartismalarda getirdiği yorumlarla dikkat çekti. çagdaş kapitalist toplumlarda medyanın işlevi, kitle iletişim araçlarının ideolojik meşrulaştırma aracı olarak kullanılması, devletin yapısındaki ve görevlerindeki çarpıcı yenilenmeler gibi konularda marksist teoriye onemli katkilarda bulunduğu söylenebilir. nikos poulantzas, ernesto laclau, new left review dergisi editörleri ve miliband'in devlet ve siyasal iktidar konulu tartışmaları günümüzde halen önemini korumaktadır. devlet ve kapitalist toplum, marksizm ve siyaset, parlamenter sosyalizm gibi eserlerinin yanı sıra uzun yıllardır socialist register dergisinin editörlüğünü de yapıyor. ilgilenenler için poulantzas ve miliband tartışmasının temel makalalerinin "kapitalist devlet sorunu" başlığıyla iletişim yayınları tarafından yayınlandığını da belirtelim*

    (milli eğitim bakanliği yayinlari editörü gibi yazmışım ralph. affet beni. oğlunu affettikten sonra ikinci sırada ben varım unutma.)
  • david miliband ve ed miliband kardeşlerin babası. tarihin ironisi de denebilir ama miliband'ın savunduğu araçsalcı yaklaşımın mantıksal sonucunun parlamentarizm olduğu düşünüldüğünde o kadar da değil. hikaye 'eğer devlet bir araçsa, kim ele geçirirse onun olur'la başlar, işçi partisi saflarında siyasetle sona erer.
  • tarık ali'nin anlattıklarına bakılırsa '68 kuşağının on yıl kadar bile süre geçmeden pes etmesine şaşırmış. "yahu biz savaş gördük, gene de yılmadık" triplerine girmiş babamız. e haklı. ya da ben karıştırıyorum. neyse, david'in mebusluktan istifasından sonra aklıma düştü birden. şöyle bi baktım, ed'e çoook benziyor yahu.

    içimdeki feodal dürtülerin bi yansıması olduğunu düşündüm, oğullarını görünce aklıma ralph baba'nın gelmesi.. ancaaak parlamenterizm üzerinden "armut dibine düşmüş aslında" deyu şaşırmışlık mevcutsa ben masum bile sayılırım!
  • "politikacilarin 'demokrasiyi' kendilerine mal etmeleri, kendilerini ona uyarlama anlamına gelmiyordu: aksine onun etkilerinden kurtulma girişimi anlamına geliyordu... dikkatli bir şekilde sinirlandirilmis ve uygun şekilde kontrol edilen demokrasi önlemi kabul edilebilir ve hatta kimi açılardan arzu edilir bir şeydi. ama o noktanın ötesine geçen herhangi bir şey kabul edilemezdi. bütün siyasal sistem bu tür duygulara göre donatilmisti"
  • poulantzas ile girdiği tartışmanın katkılarından biri de, marksist devlet teorisinde, farklı sorunsallara ait marksizm yorumlarının bölgesel bir teori alanında çarpışmalarının boyutlarını inceleme fırsatı sunmuş olmasıdır. birçok farklılıkların sınandığı bu tartışma, elbette ki miliband’ın ve poulantzas’ın kişisel mücadeleleri olmaktan çok uzaktır. tartışma bir bakıma, her iki yazarın daha sonraki yönelimleri dikkate alınarak “hataların kabullenilmesi” ile herhangi bir kesin üstünlük kurulamadan gündemden zamanla düşmüştür.
hesabın var mı? giriş yap