• a scanner darkly, waking life ve requiem for a dream'in yapımcılarından diyerek izleyiciyi gaza getirmesi hayli olası, 24'ün los angles'da nükleer bomba patlatma hayalinin peşinden giden film. you must be sacrifice yourself jack, you fckng stupid! yaklaşımıyla değil gibi görünüyor.
    fragmanı içün; http://www.apple.com/…dent/rightatyourdoor/trailer/
  • abd de geçen hafta gösterime giren düşük bütçeli korku-drama filmi. eleştirmenlerin hiç de fena bulmadığı yapım maalesef pek de parlak bir gişe rakamına ulaşamadı. sınırlı salonda gösterime girdiğini de hatırlatalım (20 salon).
  • telemarketing mottosu.benzeri için

    (bkz: as seen on tv)
  • 2006 abd yapımı, adını pek duyuramasada hiçte fena olmayan film.
    günlerden birgün los angeles'ta bombalar patlar. bunun nukleer bir saldırı olduğu şüphesiyle ortalık karışır, butun şehri duman ve kül sarar.. bu durumda insanlara evlerinden çıkmamaları soylenir.. fekat brad sabah karısını işe uğurlamıştır. kaos, karmasa... anlayacağınız ortam guzeldir ve bu durumda brad beyimiz karısına kavuşabilecek midir derken olaylar gelişir...
    film dar bir alanda geçmesine rağmen akıcı olamayı başarmış. insanların çaresizliği, belirsizliğin yarattığı got korkusu durumundaki bencil tutumlarıda oldukça iyi yansıtılmış..
  • kesinlikle underrated bir film. sundance film festivalinde en iyi sinematografi ödülünü almış.

    bi kere öle 24 hesabı patlamalı, aksiyonlu bir film beklemeyin sakın. bu tür şeyleri es geçerek direk insan psikolojisi üzerine odaklanmışlar ve gayet başarılı bir iş çıkarmışlar kanımca. 7.5/10

    --- spoiler ---

    brad, patlamada toksine maruz kalan karısını eve sokmamaya karar verir. brad'in yaşadığı ikilemi öyle güzel anlatmışlar ki, insan ben olsam ne bok yerdim die kara kara düşünüyo. sonra lexi dışarda, brad içerde yanyana oturup ağlıyolar, duygusallığın dibine vuruyolar. bu arada lexi'yi kontrole gelen rick ipnesinden çok kıllandım ben. sanırım onların arasında bi ilişki var. brad yedin boynuzu kardeşim geçmiş olsun. herneyse konudan sapmayalım, dediğim gibi afete uğramış insan psikolojisini süper yansıtmışlar ama asıl bomba bizi filmin sonunda bekliyo! bütün film boyunca ay bu lexi napıcak, ölücek mi kurtulucak mı derken en umulmadık şey oluyo ve evin içini duct tape manyağı yapan brad, kendi ipini çekiyo. ev o kadar havasız kalıyo ki ufacık bir kül tanesiyle içeri sızan toksin bir anda ürüyo ve brad'i en tehlikeli taşıycı yapıyo. bunca yıllık film izleyicisiyim böyle twist az gördüm sayın seyirciler! meğer en büyük spoiler filmin ismindeymiş yaw! resmen, "sen dışardan korkucağına burnunun dibine bak" mesajı vermişler.

    en beter sahnelerden birisi de us marshals'ın brad'in üstüne tahtaları kapadığı sahneydi! klostrofobiniz varsa direk tavan yapar söliim! resmen daral geldi üstüme ayol aaaa. sonuç olarak brad'in başına gelen ilahi adalet mi, karma mı yoksa talihsizlik mi bilemedim, pek üzüldüm :((((

    --- spoiler ---

    izleyin derim. beğeniceksiniz.
  • tvde sıradan bir felaket filmi diye izlemeye baslayıp akabinde kendimi ben olsam acar mıydım, kimi ne kadar seviyorum diye düşüncelerde debelenirken buldugum film , sonuçta tek kapıyı acardım dediğim kişi filmi izlerken yanımda uyuyakalmış olan küçük kuzucugumdu. ne kadar love storyiz ve ölürüm sana tarzı bir aşk da olsa ( ki bu filmde baştaki muhabbet oydu, adam karısına kahvaltı hazırlıyor, bahçeden gül getiriyor sabah yataga vs ) o kapıyı insana sadece anası açar, zira bir tek ana sevgisi sevdiciğinin kıvranarak ölüşünü seyretmektense , onunla birlikte ölmeyi , ama sarılarak ölmeyi tercih eder ( çocuk anasına o kapıyı açar mı orası değişkendir ) filmin senaryosu, oyunculuklar , küçük notlar bence çok başarılıydı. örneğin evdeki meksikalı adam, karımın yanında olmalıyım diye o evden cıkıp gitti ama sevgisi karşılığında aldığı bu ölme riski ile ödüllendirilmiş oldu , keza kadın zenci çocugu hastaneye ulaştırdı, onu kurtardı ama kendi yine evine döndü, nasıl olsa öleceğim bari sevdigim adamın yanında olayım diye, belki o da ödüllendirildi, zira filmin sonu tedavi imkanı varmış gibi bir izlenimle son buldu. sözlerimi tanrının kimseye bencilliği ile , dünyada şimdi tek başınasın işte ile sınayacağı dert -felaket vermemesini dileyerek noktalıyorum.
  • gayet basarili, empati manyagi yapan felaket filmi.
    --- spoiler ---

    filmin sonu ana iki karakter olan brad ve lexi icin mumkun olan 4 ihtimalden en dusuk olaniyla bitiyor. brad denilen ana karakter anladigimiz kadariyla 10 senedir ailesiyle gorusmemis, basarisiz bir muzisyen ve haliyle eve ekmek getiren karisini sabah ise gecirmekten baska bir derdi olmayan bir ev erkegi. brad disindaki butun karakterlerin hayatlari yogun, komplike ve en onemlisi evin disinda. brad ise cevresindeki kisilerin hayatlarini penceresinden izleyen o eve hapsolmus bir adam. aslinda felaketten cok once kendisini o eve sikica bantlamis bir korkak. dolayisiyla felaketten sonra yasadiklari bir kac gun ve butun olaylar aslinda brad`in –eger hayata devam etseydi- mevcut hayatinin yogunlastirilmis ve hizlandirilmis versiyonu olurdu. felaket olmasaydi brad hergun esi icin kaygilanan, onu bekleyen, yandaki bahcivandan baska fazla insan gormeyen bir ev kedisi olarak yillarini o evin icinde gecirecekti. bu sebeple, filmde izledigimiz son bir kac gun brad`in genel trajedisinin hizlandirilmis bir ozetiydi. bu noktada filmin sonunda “i’m still alive!” diyerek can vermesi anlamli oldu.
    --- spoiler ---
  • 2006 yapımı çok düşük bütçeli ama bir o kadar da oldukça akıcı , ders niteliğinde ve muthiş bir twist son ile biten film.
    kısaca konusu, brad muhtemelen başarısız bir müzisyen ( ya da eski bir müzisyen ), karısı ile mutlu mesut yaşamaktadır. her gün rutin oldugu gibi karısını sabah işine gönderdikten sonra şehirde büyük patlamalar oldugu anonsu verilir. işin kötü yanı patlamaların kimyasal bomba saldırısı oldugu ve patlama sonrası cıkan toz ve kül bulutunun ölümcül virüs içerdigi bu yuzden hiçkimsenin evinden ayrılmaması gerektigi bildirilir. brad, karısını bulmak için yola çıkar ancak polis coktan yolları kapatmıştır ve karantina ilanı vermiştir mecburen evine geri döner ( yan komşu da evine sıgınmıştır ). sonra bir anda karısı eve geliverir ancak toz bulutuna maruz kaldıgı için virüse yakalanmıştır.--- spoiler ---

    karısını hiç tereddüt etmeden içeri almaz. evin heryerini bantlamış ve hava girişlerini engellemiştir. karısını evin dışında bırakmıştır. ölüm korkusu karısını dışarda bırakmasına neden olmuştur. komşu da evi terketmiştir. böylece evin dışında lex, içerisinde brad'in ince bir poşet arasında ölüm öncesi son konuşmalarını, dertleşmelerini falan izliyoruz. filmin asıl bombası, biz devamlı karısı lex'in ne zaman ölecegini beklerken bir anda polisin brad'e iyiki evi karantinaya almışsınız, evin içerisi en ölümcül virüsün yumurtladıgı ev haline gelmiş demesiyle dumura ugramış şekilde adamı öldürmelerini izliyoruz.
    surpriz sonlu filmler listesine mutlaka yazılması gereken film bence.. çünkü filmin başında da zaten evden çıkmayan, kendini dışarıdaki toplumdan izole etmiş, eski bir müzisyeni izleyerek başlamıştık. en sonunda da ölürken kendi evinin içerisine hapsolarak, dışarı çıkamadan ben hala canlıyım öldürmeyin beni diye haykırışı ile tamamlanması filmin en başındaki yaşantısına da bir atıftı.

    -- spoiler ---

    cok guzel bir film..
  • sevdiğimiz birçok filmin ortalaması alınmış da yine de diğerlerine benzemeyen bir film yapılmış gibi bir hem felaket, hem bilim kurgu, hem dram filmi. bunca gözden kaçması herhalde aşırı ünlü bir oyuncu içermediğinden, bilinmez.

    --- spoiler ---

    filmi birbirini epey seven bir çift olarak izlemeye başlayıp film boyunca nefesimizin daraldığını hissettik. şehre atılan bir toksik bomba yüzünden evde olan erkeğin, işe gitmek için yola çıkan karısı için endişelenmesiyle başlayan film, oynayabileceği her duygusal noktaya oynadı ve ilginçtir ki tahmin edilemeyen bir sonla bitti. ancak, her sabah karısını kahve hazırlayıp öperek koklayarak uyandıran, hayatında karısı dışında önemli hiçbir şeyi olmayan bir adamın, karısını toksik bombadan etkilendiği için eve alamayışı, karısının öleceğini ve hatta ölümünü izlemek zorunda kalacağını düşünürken kendisinin ölümden kurtulamayışı hem "sakınan göze çöp batar" atasözünü, hem de kesinlikle mitolojik bir anlatıyı aklıma getirdi. kesinlikle hatırlayamıyorum çünkü "karısının ölümü..." diye düşünmeye başladığımda aklım hep orpheus'a gidiyor ancak buna benzer bir mit olmalıydı, mutlaka vardı. gözden çıkardığı ve ölümünü kabullendiği kişi kurtulurken kendi ölümünden kaçamayan biri mutlaka vardı ve ne yazık ki hatırlayamıyorum. gerçi sağlık ekipleri lexi'yi sürükleyerek uzaklaştırıp evi brad'in üzerine mühürlerken de orpheus miti kendini hafifçe gösteriyor, şimdi düşünüyorum da, belki de doğrudan aklıma gelen oydu bilemiyorum, belki orpheus da karısını ölüler diyarında bırakınca kendini ölümden beter bir durumda buluyor diye düşünmüşümdür. filmin henüz başında "ben seni eve alırdım, ben seni zehirlememek için eve girmezdim," diye düşünürken filmin sonunda mutlaka ama mutlaka anca beraber, kanca beraber felsefemizi kesinleştirdik, hayat ölümden korkmak için kısa, ölümden çok geride tek başına kalmak korkutucu.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap