salad bowl

• salata kendi çapında bir varlık ^* olmasına karşılık içindeki domatesleri maruldan, hıyardan ayırabiliriz ve her biri hala kendi tadını ve görüntüsünü korur. işte bunun gibi, hak ve özgürlüklerin bekçisi yüce abd diyor ki, ben sizi olduğunuz gibi kabul ediyorum, hepiniz farklılıklarınızla benim için eşitsiniz. ben vatandaşlarımı ezmem, değişmeye zorlamam, herkese ama herkese (siyah saçlı, müslüman olması farketmez!) aynı şekilde davranır bağrıma basar (basar basar boğarım)
• bence esas salad bowl bu durumda iskandinavyadır. o derece milletin kültürüne karışmaz ki, stockholm'ün ortasında al shabab'a adam toplama faliyeti sürdürebilirsiniz. şeriat yasaları uygulayabilir, kendi mezhepinizden olmayan müslümanları tehdit edebilirsiniz. bunu ortaya çıkaran somalili gazeteciyi de gazeteden kovdular "sağcıları başımıza bela mı edecen şimdi" diye. varsın al shabab isveç'ten yardım destek ve adam toplasın. (bkz: aman ali rıza bey ağzımızın tadı kaçmasın)
  
  doğruları yazdığı için isveç'ten geri somali'ye gitmek zorunda kalan somalili gazetecinin dramı:
  https://www.youtube.com/watch?v=as4m-ddubjg
• sorunlu bir politika olduğu kesin, ancak tamamen çöpe atmanın da yanlış olacağını düşünüyorum, onu da belirteyim.
  
  mesela avrupa birliği örneğinden gidelim. bugün avrupa (siyasi) birliği fikrinin temelinde yatan salad bowl'dur. yoksa siz, ne kadar hepsi avrupa ülkesi olsa da ve birbirine benzese de, bu kadar farklı kültürlerden ülkeleri nasıl bir araya getireceksiniz ? hangi temelde birlikte olacaklar ? her şeyi geçtim, bi kere en başında dil birliğini sağlayabilmek imkansız.
  
  işte, bu nedenle avrupa'ya daha uygun bi model olması normal. ama elbette, sorunlu ki, zaten hepimiz biliyoruz örneklerini bu sorunların.
  
  bir diğer konu da, salad bowl'un sorunlu olmasının melting pot'un da sorunlu olabileceği gerçeğini değiştirmemesi. asimilasyonu abartırsanız, zorla asimilasyon yaparsanız asıl o zaman huzursuzluklar baş gösterir ki, bugün tr'de yaşanan problemlerin ciddi bir kısmısı bundan kaynaklanıyor.