• lise resim derslerinde hayatımı kurtaran "çağdaş türk sanatı" kitabının yazarı.
  • resim sanatının tarihi kitabının yazarı.
  • 1930 erzurum dogumlu ünlü sanat elestirmeni. on bes sene ayasofya müzesinde uzman olarak görev yapmistir. emekliliginden önce bes sene dokuz eylül ve mimar sinan üniversitesinde ögretim üyesi olarak calismistir. türk sanati özellikle türk resmi üzerine bir cok calismasi bulunan tansug 1998 yilinda gecirdigi bir akciger rahatsizligindan sonra vefat etmistir. islam, gelenek ve resim iliskisini inceledigi kitabi gelenek isiginda cagdas sanat yazarin en önemli kitaplarindan biridir.
  • son yirmi senedir sanat ortamlarının vazgeçilmez dedikodu makinesi olmuş sanat tarihçi. sanat ortamlarında onsuz olunamayacak adam kayırma işini hassasiyetle yürütmüş, sivri diliyle ortamlarda laf sokmuş sokuşturmuş, en son sanatçı sarkisle bir garip çekişmeye girmiş, mahkemelik olmuş, sanat camiasını ikiye bölmüş ve son yıllarında zaman gazetesinde hararetli bir türk sanatı savunuculuğu yapmış, vefat etmiş bir mutena karakter.. hala türk sanat tarihi hakkında yazdıkları dönemini göstermesi açısından tek sayılabilecek niteliktedir; o da ayrı..
  • sanat eleştirisi deyince akla gelen ilk isimlerden biridir, sezer tansuğ. canan beykal'ın, "çağdaş türk sanatçılarına onun kadar emek vermiş eleştirmen azdır. bazı sanatçıları kendi kazanımlarını hiçe sayarak omuzlamış, belirli çevrelere karşı bir kavga adamı olarak onların önünde cansiperane çarpışmıştır... bugün özellikle destek verdiği sanatçıların pek çoğunun göstermekten kaçındığı kadirşinaslığı insani bir zaafımız olarak değerlendirirken, önerim; özellikle sanat eleştirisi alanında değeri tartışmasız olan tansuğ'u göklere çıkarmak ya da yerin dibine batırmak yerine, bilimsel ölçütler içinde sanat eleştirisi açısından ortaya koyduğu işaretleri kavramak ve yerini belirlemektir." sözleri ile ifade ettiği yönü, türk sanat tarihine kazandırdığı pek çok yayını kadar önemlidir.
  • feza tansuğ'un babası.
  • feza tansuğ'un babası olmayan kişi
  • yazılanlara göre hayalet oğuz'u evine almayan tek arkadaşıymış.
  • fazlasıyla duygusal bulduğum bir sanat tarihçisidir. özellikle karşıtı aramak kitabında kişiliğine dair pek de iç açıcı olmayan veriler yansıtmaktadır. örneğin doğan kubana karşı tüccar kurnazlığıyla yorumlarda bulunması, eleştirmenliği pek çoklarının yaptığı gibi kıskançlık duygusuyla seçtiğini göstermiştir bana. bilhassa doğan kuban'ın şöhreti karşısında kendisinin pek etkili olamayacağı minvalindeki sözleri bilindik mağduriyet, kimsesizlik edebiyatından öte bir şey değildir. zira ya hiç konuşmazsın ya da kimseyi başarısıyla "vurmaya" kalkmazsın bana kalırsa.
    öte yandan passion gibi bir kelimenin bile türkçesini kullanmayışı, sahip olduğunu iddia ettiği bakış açısıyla ne derece örtüşmektedir, emin değilim.
hesabın var mı? giriş yap