• yönetmenliğini carl hunter 'in yaptığı, 2018 yılı ingiliz filmi. filmimiz, scrabble oyunu sayesinde kelime dağarcığı oldukça geniş ve enteresan yaşlı bir babanın evini terk eden ikinci oğlunu aramasının hikayesi. film, kullanılan mekanlar ve eşyalar sayesinde günümüzde geçmesine rağmen yetmişlerin havasını gayet hoş ve renkli bir şekilde bizlere aktarıyor. aşırı beklenti içine girmeden seyredilebilecek sakin ve sıcak bir yapım.
    https://www.imdb.com/title/tt5068162/
  • takım elbiselerde, ceketin yukarıdan aşağı düğme iliklemek sırasıymış bu. bir de pişmanlıklar, elindekinin farkında olmama ve incelikler üzerine güzel görüntüleri olan bir film.
  • öncelikle söylemek gerekirse öyle aman aman bir film değil. ama zaten süre olarak çok da uzun değil 87 dk toplamda bir filme göre pek uzun sayılmaz.

    gelelim hikayesine iki oğlu olan enteresan ve sevimli yaşlı bir adamın yıllardır kayıp olan oğullarından birini arayışının filmi denebilir.

    filmde en öne çıkan şeylerden biri sanırım adı (bkz: scrabble) olan kelime oyunu. yaşlı adamın en sevdiği şeylerden biri olan bu oyun filmde o kadar çok işleniyor ki nerdeyse 5 dk da bir illa muhabbet scrabble a bağlanıyor. oğullarıyla da bu oyunu sürekli oynayan yaşlı adam çocuklarına da aşılamış bu zevkini.

    yalnız o değilde ben başroldeki adamı kime benzettim diye düşününce masumiyet dizisindeki haluk bilginerin oynadığı agah beyoğlu karakterine benzettiğimi fark ettim tabi agah beyoğlu nun alzheimer olduğunu öğrenip dark side a geçmesinden önceki hali. onda da böyle entelektüel alışkanlıklar ince zevkler vardı üstüne üstlük o da filmdeki adam gibi etiket tabancası kullanıyordu yine iki karakter de giyim kuşak yönünden kendilerine dikkat etmeleri sebebiyle yaşlarına göre kadınların ilgisini çekiyorlar.
    --- spoiler ---

    spoiler
    --- spoiler ---

    filmden illa bir mesaj çıkarılacaksa ya da bir mesaj arayışına girilecekse o da filmin sonlarına doğru yaşlı adamın kayıp olmayan oğluyla yaptığı sohbetten çıkarılabilir. yani gidenin peşinde yıllarca koştun ama beni görmedin. sıradan olan oğlunun değil hovarda olan oğlunun peşinden gittin belki de bu yüzden sana gıcığım gibi çok ama çok ufak bir baba oğul hesaplaşması diyebileceğimiz sahne dışında filmde ne ciddi bir tartışma ne derinden etkileyen dram sahneleri var. bir o sahnede acaba burdan o naif babayla ona gıcık olan oğlunun yıllardır biriktirdikleri eteklerindeki taşları dökecekler mi diye bekledik orda da olmadı.
hesabın var mı? giriş yap