89 entry daha
  • büyük bir çoğunluk bu olaya ağustos böceğinin tembelliği, karıncanın çalışkanlığı diye bakar. bir de olayın pek bilinmeyen gerçek yüzüne bakalım:

    ağustosböceği yaza doğru yumurtadan bir kurt olarak çıkar, sonra kanatlı bir böcek olur. gebe kalan dişi böcek, tohumla dolu yumurtalıklarını ısıtmak zorundadır. güneşli bir dala kancalı ayaklarını takarak sımsıkı yapışır. ağustosböceği kuş gibi ötmez. sırtında bir sürü halkalar vardır, onları akıldan öte bir zevk ve vahşi bir inatla sürter durur. vınk vınk edişi, hayatın nabız atışıdır. bu sürtüş sonucu olağanüstü bir sıcaklık olur ve annenin hemen hemen yanması pahasına yumurtalıktaki tohumlar olgunlaşır. derken, günler kısalır, havalar soğur, işte o zaman karnı çatlamış, ipince zar kabuğu halinde kalmış bir böcek kabuğu görürsünüz; ağaca takılı kalmıştır. kış rüzgarları o ince kabuğu, yüreklerin acıyla cız etmesi gibi, yoksul ve acıklı öttürür.

    kış gelince, güneşli dünyadan göçüp gitmiş olan ağustosböceği, ortada yoktur ki, namerde muhtaç olarak karıncaya avuç açıp dilensin. ağustosböceği (sözümona uçarı adamın hayatı) bir ahlak kuralı değildir. korkunç, insafsız, acı bir yaratma olayını temsil eder. zavallı ağustosböceği kendini feda eder.

    mavi sürgün - halikarnas balıkçısı - sayfa 180

    bu olayı bir de kukla dayının bakış açısı ile dinleyelim: ...
  • karınca bu yaladığımız çağda dürüst insanları ağustos böceği siyasetçileri ve zengileri temsil eder.ağustos böceği karıncayı, yaz ayrı, kış ayrı siker.
hesabın var mı? giriş yap