• polisin manyak manyak yetkileri olan ülkedir.
    yetkiyi verirsen adam da kullanır. polis şiddeti sürekli gündeme geliyor abd'de. şiddetin kurbanı da genelde zenciler olduğu için ırkçılık adı altında asıl sorun görmezden geliniyor.
    abd'de polisler toplumun en eğitimli üyeleri değiller. ve onlara öğretilen ne ise onu yapıyorlar.
    medya ırkçılık diye hedef şaşırtıyor. üst düzey duyarlı abd halkı da bunu her zamanki gibi yiyor. polisi de tanrılara kurban ederler. bitti gitti. sorun ırkçılıktı 0 tolerans bundan sonra. yediniz mi yediniz.

    ha bize ne bundan bu arada da gündemi meşgul ediyor o da ayrı soru işareti.
  • minnesota yetkililerinin basın toplantısını izliyorum. bu eyalete hastır inşallah. tamamen salak yöneticiler. bu zeka ile olayları kontrol altına alabilirlerse çok şaşırırım.

    öte yandan trump tamamen otoriter yöneticiye bağladı. şiddeti yatıştırmak yerine üzerine daha fazla şiddetle gitme tavsiyesi veriyor. kendi taraftarlarını karşı protestoya çağırıyor.

    bu yöneticilerle bu olaylar kolay kolay yatışmaz.
  • kuzey amerika kıtasının merkezinde bulunan, yaklaşık 9 milyon kilometrekarelik alanla ve aynı zamanda 300 milyon üzerinde nüfusuyla dünyanın en büyük ülkelerinden birisidir.
  • övülecek bir çok yanı olduğu gibi kronikleşmiş sorunları da olan ülke. son günlerde george floyd olayı ile yine gündeme gelen polis şiddeti sadece ırkçılıktan kaynaklanmıyor.

    bir ülkenin refah seviyesi, kişi başına düşen milli gelir ve satın alma gücünden ibaret değildir. bunlar en önemli kriterlerden olsa da tek başına her şey denemez. gelir dağılımı, alt gelir grubundaki insanların eğitim seviyeleri, bu insanların yaşam koşulları ve toplam nüfus içindeki oranı gibi faktörler de bütün toplumun refah seviyesini dolaylı yoldan etkiler. abd'yi 21. yüzyılın cenneti gibi tasvir edip "burası amerika dostum. burada büyük evlerde oturup büyük arabalara binebilirsin. çok çalışırsan çok kazanırsın" diyenlerin anlamadığı şey eğer sen çok kazanırken birileri yeteri kadar kazanamamaya başlar ise bunun yaratacağı sorunlar döner dolaşır ve bir yerde senin karşına çıkabilir. en basiti, güvenlik problemleri yaratabilir.

    bu yüzden sosyal devlet denilen şey sadece etik bir konu değil. toplumun tamamının refah seviyesini doğrudan veya dolaylı yoldan etkileyen bir olgu. amerikan sisteminde ise işin bu kısmı devletin inisiyatifinde değil. ağırlıklı olarak zenginlerin vicdanı, vakıflar, kilise vb. gruplara bırakılmış. amerikan tipi sistemin bu dezavantajlarını minimuma indirmenin, halının altına süpürmenin yolunu da şiddet ve korkunun yaratacağı caydırıcılıkta bulmuşlar. bunu da 2 şekilde yapıyorlar.

    1) bireysel silahlanma + geniş meşru müdafaa hakkı: ülkede silah sahibi olmak, evde arabada, iş yerinde silah bulundurmanın kolaylığı ve meşru müdafaa konusunda "orantılı güç kullanma" kavramı fazlasıyla geniş olduğundan, bu insanların sadece polisten değil birbirlerinden de çekinmesini sağlıyor. amiyane tabir ile insanlar bok yoluna gitmekten korkuyorlar.

    2) polis şiddeti: polisin güç kullanma yetkisi dünyanın en despot ülkelerini kıskandıracak düzeyde. polis güç kullanmaya karar verdiğinde artık şüphelinin hayatı bir anlam ifade etmiyor. herifler çoğu zaman şarjörü boşaltana kadar veya şüpheli yerde hareketsiz yatana kadar sıkmaya devam ediyor. öyle polis cinayetleri mevcut ki basit bir yanlış anlaşılma yüzünden bok yoluna gitmemek, polisin aptallık seviyesi, işgüzarlığı ve şansa kalmış vaziyette. bu kadar geniş ve aşırılık barındıran yetkilerin verilmesindeki amaç ise yine korku salmak.

    amerikan yargı sistemi ise konu polis şiddeti olduğunda adeta muz cumhuriyetlerindeki adalet sistemine dönüyor. polisleri cezalandırmamak veya olay ulusal bir konu haline gelmişse de minimum cezayı verebilmek, üstünü örtebilmek için kıçını yırtıyor. bir yandan sus payı olarak milyonlarca dolar tazminata hükmederken diğer yandan ilgi polis memurları ceza bile almadan sıyrılabiliyor.

    çünkü o polis memurlarının ceza alması, polis şiddetinin azalması demek olacak. polis şiddetinin azalması suça sürüklenen insanların daha da cesaretlenmesine ve suç oranlarının daha da artmasına sebep olacak.

    abd'deki hemen her zaman, büyük çaplı bir protestonun başlamasıyla birlikte, yağmaların da gelmesinin sebebi aslında kitlelerin birbirinden cesaret alması. dünyada tüketimin en yüksek olduğu, milyoner sayısının en fazla olduğu ülkede yaşayan ama yeterince para kazanamayan, eğitim, sağlık, barınma gibi ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan insanlar ellerine fırsat geçince yağma yapmaktan çekinmiyorlar. çünkü elin amerikalı fakiri, kendini türkiye'de asgari ücret ile çalışan fakir ile kıyaslamıyor. kendi şehrindeki diğer sosyal sınıflardaki insanlar ile kıyaslıyor.

    özetle kurdukları sistemin temel taşlarını oynatmadan, sayıları azımsanmayacak kadar çok olan böyle bir grubu kontrol altında tutmanın tek yolu, şiddet uygulamak ve korku salmaktan geçtiği için, george floyd olayı veya bunun gibi yüzlercesi sadece basit bir ırkçılık değil. kasıtlı olarak uygulanan ve adalet sistemi tarafından da örtülü bir şekilde onaylanan bir yöntem.
  • link

    “the original sin of this country still stains our nation today, and sometimes we manage to overlook it. we just push forward with a thousand other tasks in our daily life. but it’s always there. and weeks like this, we see it plainly that we’re a country with an open wound.” joe biden

    " bu ülkenin ilk günahı(original sin) bugün hala ulusumuzu lekeliyor, ve bazen biz bunu görmezden gelebiliyoruz. günlük hayatımızdaki bin tane başka işlerle yaşamaya devam ediyoruz. ama o günah hala orada ve bu hafta gibi haftalarda açıkça görüyoruz ki biz açık bir yarası olan bir ülkeyiz. "

    siyahlar, meksikalılar ve yerlilere karşı işlediği ilk günahın ve sonrakilerin bedelini ödeyen ülke.
  • bazı onursuz türkler tarafından yavşakça övülen ve cansiperane savunulan devlet.
  • temennim şudur ki çin ve amerika birbiriyle iyice savaşıp güçsüzleştirmeden meydanı diğerine altın tasta sunmaması. benim isteğim meydanın bize kalmasıdır.
  • bu ülkedeki polis şiddetinin bu denli serbest olmasının sebeplerinden biri de bireysel silahlanmadır. herkesin silah alma yetkisi olursa, temelde herhangi bir suç durumunda şüphelinin üzerinde silah varmış gibi kabul etmen gerekir. bu da adamlara güç vermeni gerektirir. ama öyle noktalara gidiyor ki, boku çıkıyor.
  • bazı türkleri çomarlaştırmış devlet.

    (bkz: amerikan çomarı)

    sahipleri eleştirilince "abd süper güç" diye havlamaya başlarlar.
  • sonun başlangıcı
hesabın var mı? giriş yap