• kennedy uzay araci firlatma rampasina baktigimizda, asil yakit tankinin her iki yaninda iki büyük füzenin yer aldigi dikkatimizi çeker.
    bunlar srb (solid rocket boosters) olarak adlandirilir ve thiokol sirketi tarafindan utah'taki fabrikasinda üretilir.
    bunlarin genisligi yaklasik olarak 5 feettir. aslinda bunlari tasarlayan mühendisler daha fazla genislikte yapmayi istemisler, ama
    yapamamislar.... peki niye?

    srb'ler fabrikadan firlatma rampasina trenle gönderilmek zorunda oldugundan bu istekleri gerçeklesememis.
    bahsedilen tren yolu dagdaki bir tünelden geçmektedir ve srb'ler bu tünelden geçmek zorunda oldugundan, bahsettigimiz genislik de yaklasik olarak tren raylarinin arasindaki genislikten biraz fazladir. tren raylarının gemisligi 4 feet 8.5 inc’tir.. peki neden?
    4 feet 8.5 inc.. bu, oldukça ilginç bir mesafe.. neden acaba tam olarak bu olcude ....?
    çünkü ingiltere'de de bu sekilde ve bu raylar abd’de, ilk defa sürgündeki ingilizler tarafindan yapilmis...
    peki neden ingilizler bu genisligi kullaniyorlarmis ?

    çünkü ilk tren raylarini yapanlar eski tramvaylari yapan kisilermis ve bu genislik de onlarin kullanmis olduklari genislikmis...
    pekii neden acaba özellikle bu uzunlugu kullaniyormus eski tramvaylari yapan bu adamlar ?

    çünkü bu adamlar, tekerlekler arasindaki bu mesafeyi eskiden beri at arabalarini yaparken dikkate aliyor ve tramvaylari yaparken de ayni
    sase genisligi ve araç gereçleri kullaniyorlarmis..... o zaman, at arabalarinda tekerlekler arasinda neden bu ilginç ölçüyü
    dikkate aliyorlarmis ?

    çünkü diger bir ölçü kullandiklarinda eski bir ingiliz yolunda araba bozuldugunda , yol izleri arasindaki mesafeye uyacak sekilde ölçüyü
    tutturmak zorundaymislar. iyi de, acaba kim bu eski yollari yol izlerini böyle olusturacak sekilde yapiyormus ?

    avrupa'daki (ve ingiltere'de) ilk uzun mesafeli yollar roma imparatorlugu tarafindan kendi savasçilari için yapilmis ve o zamandan beri kullanila gelmekteymis.
    bu yol izleri neden bu sekildeymis ?

    çünkü roma imparatorlugu'nun ilk savascilarinin arabalari bu ilk tekerlek izlerini olusturmuslar ve digerleri de arabalarinin tekerleklerinin zarar görmesinden korktuklarindan, bu izlerin üzerinde gitmesini saglayacak sekilde iki tekerlek arasindaki mesafeyi taklit etmek zorunda kalmislar.
    iste bu nedenle, roma imparatorlugu için ya da roma imparatorlugu tarafindan yapilan at arabalarinin hepsi, tekerlekler arasindaki bu
    mesafeyi koruyacak sekilde ayni olculerdeymis....

    abd'de standart ray genisligi olan "4 feet, 8,5 inches" olcusu, roma imparatorlugu savas-arabalarinin yapilis kurallarindan turemis
    gelmis....,!

    peki romalilar niye böyle bir olcu tutturmuslar....?
    4 feet 8.5 inc'i nereden bulmuslar?
    roma imparatorlugu'nda savas arabalari, arabanin eni, tam olarak iki atin poposunun arasindaki mesafeye esit olacak sekilde
    yapilmistir....!

    boylece ulastigimiz yanit , en basta sorulan sorunun yanitidir. yani sonuc olarak, dunyanin en gelismis ulasim sisteminin firlatma
    füzelerinin dizayni, iki bin küsur yil once bir atin kicinin genisligi ile belirlenmistir !!....
  • yurdumuz sinirlarinda genelde is dünyasinda bununla kastedilen;

    - ise saatinde gelmek
    - söylenileni/okudugunu anlayip ona göre davranmak
    - yazdigi maili tekrar okuyup gönderecegi kisi de dahil olmak üzere kontrol edebilmek
    - fotokopi makinasini/yaziciyi/faks makinasini kullanabilmek
    - birisi aradiginda not alip gerekli kisiye iletebilmek
    - vb. özellkleri bünyesinde bulunduran insandir.

    daha gelismis formlari baska cografyalarda elbette bulunmaktadir.
  • bilginin üretilebildiği tek düşünce şekli olmasa da üretilen bilginin doğrulanabildiği tek düşünce şeklidir. ortada her zaman bir problem olması gerekmez, ama kompleks problemlerin çözümünde düşünce sistematiği olarak alternatifi yoktur.

    birçok numerik mühendislik uygulamasında, problem küçük parçalara ayrılarak çözülmeye çalışılır. analitik düşünce de bu yöntemi kullanır fakat kullanabilmesi için karşılaşılan uygulamadaki problemin nasıl çözülebileceğini de bilmek gerekir.

    uzmanlaşmanın, tartışılmaz bir üstünlüğe sahip olduğu günümüzde problemi doğru parçalayabilmek için de derinlemesine bilgi sahibi olmak gerekir. bilgi sahibi olmak demekse, hem çalışma disiplini, hem iyi bir hafıza gerektirir. çalışma disiplini ile zeka adeta işlenerek, hafızaya bilgi olarak aktarılır. kalıcı aktarım içinse hafızanın gücüyle ters orantılı olarak tekrar gerekebilir.

    analitik zekanın kullanılabilmesi için birikime ihtiyaç vardır, birikim içinse analitik zekanın yanında buna elverişli bir karaktere ve sanırım şanslı bir aileye.

    geçmiş birikim ile doğru bir şekilde parçalanan problemde sahada artık analitik zeka yalnız başına kalacaktır. yeni bilgi üretimi için artık bütün koşullar uygundur, hemen hemen.

    yeni bilgi iki şekilde üretilebilir

    1) varolan bilgileri birleştirerek neden sonuç ilişkisi kurabilirsiniz.

    2) hayalgücünüzü kullanarak ürettiğiniz bir bilgi adayını, mevcut koşullarda mümkünse doğrulayarak ve mevcut bilgilerle çürütülemeyeceğini kanıtlayarak.

    ilk örnek yüksek disiplinle çalışan, ortalama bir analitik zeka olabilir. ileri aşamada insanlığın bilgi birikimine katkıda bulunacaktır. bu bireyler, yaşadığı toplum entelijansiyasını da oluşturur. bilgi üretebilecek birikime ve bilgi üretim tecrübesine sahip olduklarından dolayı, yaşadıkları toplumun zamanında değil gelecekte yaşarlar. bu yüzden genellikle toplumla uyum sorunları yaşarlar, bu durumun bilincinde olan toplumsal kurumlar o toplumda mevcutsa bu kişiler yaşadıkları toplumu ileri taşırlar. aksi takdirde hakim ideoloji tarafından toplumsal tecrite veya göçe zorlanırlar.

    ikinci örnekse çok uçlarda yaşayan nadir bir zeka türü de olabilir başarısız bir bilim kurgu yazarı da. burada eleştirel düşüncenin gücü ortaya çıkıyor aslında. kendini kendinden çıkartırken, bireyin sahip olduğu bilgi birikimini yanına alması şart demiştim evet ama bilgi kibrini de diğer duygularla beraber çıkarttığı kendinde bırakması da gerekiyordu.

    belki de baskın bir hayalgücü varsa gerekmeyebilir de ama olmayanı düşünebilmek, kimsenin göremediğini görebilmek için hayalgücünden başka bir araç olmadığı da aşikar. bu insanların başında, belki de en ünlüsü einstein olmalı. izafiyet teorileriyle birlikte bilinen newton fiziğinin sınırlarını çizerek bilgi devrimini gerçekleştirdi. bu sadece analitik zekayla olabilseydi, iq seviyesi daha yüksek başka birileri de bu görülemeyeni görebilirdi.

    bilinen bilgi ile çözülebilecek problemlerde, analitik zekanın bireyi sonuca götüreceği tartışmaya açık bile değilken, bilimin bilinmeyeni bilinir kılmak için çabaladığı günümüzde eksik olan şey belki de hayalgücüdür.
  • her muhendislik egitimi almıs bireyde, aldıgı egıtımle o bireyde sahip olunması istenilen dusunce sistemi kısaca acıklamak gerekırse yapılan her iste yapılmak ıstenılen ısın amacı belirlenerek o isi gerceklestirmek icin gecılecek her asamanın olasılıklarını ve o olasılıkların sonuclarını tahmın eden dusunce sıstemıdır.normal hayata uygunaırsa belki cok zevkli bir yasantınız olmaz cunku normal hayatta duygulardan yoksun bir sekılde hersey planlara gore dusunulerek yapılırsa belki robottan farkısız bır hayatınız olur ama eger uyuglarsanız duzgun ve planlı bır yasantınız olacagı kesındır.
  • "hiçbir $eye bodoslama dalma. dur bir nefes al, parçalara böl, planla, sonra ba$la" diyen dü$üncedir.

    bir arkada$ım "abi ben analitik dü$ünmemeyi beceremiyorum, istesem de yapamıyorum" derdi. (bkz: bir arkada$ım ekolü)
  • karşıdan baktığında ormanı orman olarak değil tek tek ağaçları isimlendirerek görebilmektir. analitik olmayan zeka ormanı ağaçlardan oluşmuş bir bütün olarak, analitik zeka ise her ağacın meşe , gürgen, kayın, kavak elma , ceviz mi olduğunu düşünerek görür.
    yaprakları bile inceleyerek düşünene de über analitik düşünce denir. *
  • okul öncesi dönemlerde üzerinde ağırlık verilmesi gereken aydın bir topluluğa ulaşabilmenin anahtarıdır.

    neden-sonuç ilişkilerini analiz etmeye çocuk yaşlarda başlandığı takdirde, tuvaletten sonra el yıkama, yere düşen ekmeği öpüp başımıza koyma, dişlerimizi fırçalamak gibi bazı genel davranışlar gibi garipsenmez ve hayatın içerisinde olur.

    oy verirken düşünür, analiz yapar ona göre verir, herhangi bir olayın nedeni konusunda sorgulamalara gider. dindar olunacaksa buyursunlar olsunlar namazı neden kıldığını sorgulayıp orucu neden tuttuğuna kadar sorgulayıp doğruyu dinde bulan insanın zararı olmaz. analitik düşünceile kur'anı neden okuduğunu veyahut cemaatlerin, mezheplerin yeterince gereksiz olduğuna erişebilir.

    (bkz: hayrettin karamanin evet demek farzdir fetvasi) gibi başlıkları gördüğünde sorgulamaya gider. benim dinim böyle bir şey emretmiş midir diye.

    tekrar düşünür. ilk gemicik alındığı zaman 2007 yılında aldı nasıl hangi parayla alabildi ? şimdi filosu oldu. bu derenin suyu nereden geliyor...

    fakat dünyanın düşünen insana hiç bir zaman ihtiyacı yoktur. %5lik kesimi düşünmesi yeterlidir. istenilenden fazlası düşünüldüğünde ise o kişilere anarşist, çapulcu, terörist gibi sıfatlar yapıştırılarak %95lik kesim tarafından bastırılır.

    ülkemiz için geçerli değildir bu durum sadece. tüm dünyada maalesef sistem bu şekilde işlemektedir. kapitalist düzenin içerisinde belirli bir maaşla çalıştırdığın güvenlik güçlerini yine kapitali koruması için sorgusuz sualsiz para için çalışmaya ikna edebilirsiniz.

    bir usta yaptığı işi neden yaptığını sorgularsa eğer neden yaptığını daha doğru nasıl şekilde yapılabilirliğini sorgular. başarıya daha kolay yoldan ulaşabilir.

    "neden ?"

    zamanında "türban" olayları çıktığında (2008) gidip türbanlı insanların haklarını savundum, gezi olaylarında ise yine ön saflarda bulundum. ilkinde kahramanken 2. olayda terörist oldum. ben yine aynı bendim hayata aynı pencereden bakıyordum. fakat bana karşı söylemler değişti. söyleyen kişiler aynıydı..

    öğretin çocuğunuza, yakınınıza. benim söylediğim her daim doğru değildir diye anlatın. eğer bir çocuk anne-babasının yaptığını yapıyorsa o çocuktan hayır gelmez. çocuk her zaman anne-babasından fazlasını düşünmeli ki şahsını ve yaşadığı toplumu ihya edebilsin. analitik düşünce için üniversite-lise mezunu olmaya gerek yok. işim gereği ustalarla muhatap oluyorum ve gayet içlerinde 10 numara insanlar tanıdım. bir de işin diğer tarafı neyi neden yaptığını bilmeyen sorgulamayan insanlar.

    platonun sözüyle bitiriyorum yazımı ;

    "demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar." n
  • hiçbir iş verenin bilmediği ama ısrarla aradığı özellik.
  • ne olduğunu tam olarak bilmesem de tahminlerim doğrultusunda; her şeyi önceden girdisi çıktısıyla analiz ederek yapmak doğrultusunda düşünmek anlamına gelen tamlamadır. normal hayatımızda istisnaen kullanmak yerine sürekli hale getirsek fena bi halt yemiş olmayız sanırım. *
hesabın var mı? giriş yap