904 entry daha
  • 3. sezonun ortalarındayım. yavaş ilerleyen ama akıcılığını kaybetmeyen bir dönem dizisi. olaylara o dönemin dışından bakınca bazı şeylerin ne kadar farklı ve absürt olduğunu, kendinden olmayanı dışlama ve önyargının nasıl hat safhada olduğunu görüyoruz, çoğunluğun kendinden olmayanı aşağıladığına tanık oluyoruz. bunların dışında ortamın sıcaklığı ve samimiyeti göze çarpıyor, öğrenmeye ve gelişmeye açlık da hat safhada, küçük bir yer olsa da yaşadıkları yerde her karakterden iyi ve kötü insanlarla karşılaşıyoruz.iç dünyalarına girip neden sonuç bağlantılarını kuruyoruz, aslında iyi ve kötü ne kadar değisken olabiliyor ve tam iyi ya da tam kötü diye bir şeyin olamayacağını anlıyoruz.
    anne'in çocukluktan gençliğe geçişine tanık olurken istemsizce kendinizle kıyaslayıp yaşadığınız zorlukları hatırlıyorsunuz. hatalarına bakıp benzer hataları yaptığınızı görüyorsunuz.
    anne'in çok güçlü bir hayal gücü var ve bunu zorlukları aşmak için geliştirmiş. hayal gücünün aslında ne kadar büyük bir savunma mekanizması olabileceğini görüyorsunuz.
    oyuncular o kadar iyi oynamış ki şu rolde şu olmasaydı diyebileceğim oyuncu yok.

    bundan sonrasında spoiler olabilir.

    en çok hoşuma giden ve aklımda kalan sahnelerden ilki tilkinin sürekli gelip anne ile bakıştıkları sahnelerdi. sanki küçük prensi anımsattı bana. aralarında kurulan güçlü bağ ve kurulan tuzaklarda hıçkırarak ağlaması. billy 'e engel olmaya çalışması ,matthew'e engel olmaya çalışması.. tilkiyle anne'in bu kadar benzer olması beni etkiledi nedense.
    bir diğer sahne öğrencilerin öğretmenlerinin gitmemesi için ellerinde ampul deneyleriyle ortamı aydınlatarak insanlara aslında ne kadar karanlık ve bilimden uzak olduklarını gösterebilmeleriydi.
    çok etkilendiğim bir diğer sahne sebastian'ın sevgili eşi ,genç anne henüz antibiyotiğin bulunamadığı bir dönemde ölüme mahkumdur. kendisi bir siyahi olduğu için yemek davetine gelmeyen kasaba halkı, öleceği haberinden sonra her nedense gelirler. incil'den en sevdiği bölümü okur genç anne. dokunaklı bir sahneydi.
    ikinci sezondu sanırım noel için öğrencilerin hazirladığı tiyatro sahnesi eğlenceliydi.
    aslında her sahnesinden zevk alarak izledim desem yeridir.

    hayata farklı bakan anne hayatlarına dokunduğu insanlara farklı bakmayı öğretir ve çiçekler açtırır..
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap