• yıldız gemisi 2011: bugün bambi konusunu yeniden düşündüm. konu muydu diye de düşündüm, ortada bir konu yoktu, konu yapmaya karar verdim. geldim ve bu düzeltmeyi yapıyorum. aşağıdaki bambi entrisine dair düşünce halkın yüzde 39'unu kötü etkileyebilir. bambi disney'in 1942 tarihli bir animasyonudur ve çok candan bir karakterdir. fakat türk insanının bir süre sonra sikmeye kalkışma ya da kuyusunu kazma esasına dayalı dostluk algısı, bambi'nin ideal dostluğu modelleyen paylaşımcı dostluk kavramıyla pekişmez. bambi aşağıdakine benzer düşüncerle eşleştirilmemeli, bu çağrışımların önüne geçilmeli, dostane bir bambi algısı temin edilmelidir; zira gerçekleşmesi muhtemel bir hayal kurgusu yaratabilir. türk entelijayansının değerli yorumcularından birinin deyimiyle (bkz: sikinti var)

    eski entry:

    bir "yavru ceylan"dır bambi, bambi'yi tanımayan insan sayısı, abd'de new york'u bilmeyen insan sayısıyla doğru orantılıdır. ama bizim anladığımız anlamda bir âhu ceylan mıdır, onu bilmiyorum, ama pek sanmıyorum.

    kitabın popüler olduğu zamanlarda "şişme bambi"ler, bambi çizgi filmleri ve çıkartmaları da moda olmuştu... bu zaten tarihte 10 yılda bir tekerrür etmiştir. kitabı çıkar, çantası çıkar, yeni çizgi filmi, dizisi çıkar. hatta bizim dönemde nasıl olduysa şişme bambi bile çıkarmışlardı. bizzat hatırladığım şu ki, şişme bambi'yi şişirmek bayaa uzun zamanımı alırdı. sonra komşunun çocuğu gelir, "oyniycam, mıynıycam mannane" diye ağlar, oynarken de ne bok yapıyorsa havasını indirirdi, döwünce de biz suçlu oluyorduk. bir bambi şişirmek için bu çocuk ne kadar nefes harcıyor, bunu düşünen, soran yok; daha çabuk şişsin diye şişmanlayıp, bol göbekli adam olmak istiyordum be, onlar daha çok hava biriktiyor diye.

    bazen de öküz gibi adamlar bile bambi oyuncağını elinden alır, "lan güzeldi, bambi değ mi, bizim zamanımızda da vardı ha" derken tıpasını çıkartır, ordaki havayı senin suratına falan fıslatır, biraz kendi suratına tutar, sonra bomboş bambi'yi sana geri verirdi. daltarak.

    ayrıca sandığım kadarıyla bu şişme bambi'lerden, en çok, hayatının uzun bir süreci kamuflaj içinde geçen türk askeri faydalanmıştır. hani ormanda doğal kamuflajlı şişme bambi'yi alıp bir kenarda yumulsan, iki taraf da kamuflajlı olduğundan, kimse fark etmez diye, ama bilmiyorum, bana duyum geldi, bunlar gerçek arkadaşlar, yapan varmış, ondan, yoksa kimseyi töhmet altında şeyapmıyoruz burda. tabii bambi çok sevimli bir hayvandır.

    final:
    final minal yok, bok gibi oldu bu entri bi ara yine düzeltiym bu ne lan böyle, di mi? tam mallık oldu bu sefer. hepimiz bandi'yiz, küresel nouma.
  • dandik, suni deri, pazar malı ayakkabıları ederinin 2-3 misline satan firma. enes kundura adındaki ucuz ayakkabıcıdan çok daha ucuza alabilirsiniz bu ayakkabıları.
  • senelerdir sağlıksız olduğunu bildiğim halde şu lastik yağmur botlarından kullanıyorum. ayaklarım ıslanmasın, bacaklarım çamurlanmasın diye. bu senekini de bambi'den aldım ayıptır söylemesi 100 tl verdim bir de. neyse yağmurlu bir günde giydim bunu yahu ayakkabı burnundan su alıyor bildiğin. sırılsıklam oldu içinde ayaklarım. hani ugg giyerim senelerdir inanın onlar bile almıyor böyle su. eve geldim baktım çizmenin içi sırılsıklam. kaptım bambi'ye götürdüm hemen açıkçası şüphem yoktu. koskoca firma bir gün giyilmiş ayıplı ürün yüzünden beni mağdur edecek değildi ya.
    neyse verdim ürünü dedim "böyle böyle su alıyor ayakkabı". satıcı bey herhalde beni ağır kereste gördü ki gevşek gevşek "ayağınız terliyor su aldı sanıyorsunuz yaa" dedi. çünkü ben içine su girmiş ayakkabıyla terleyip nemlenmiş ayağı ayırt edemeyecek kadar öküzdüm. hayatımda ilk kez yağmur çizmesi giyiyordum ve ayağım da daha evvel hiç terlememişti. hatta ve hatta ne hikmetse ayaklarım her normal insan gibi tabandan terlemek yerine ayağımın üst kısmından çorabı lök gibi ıslatacak kadar enteresan bir biçimde terliyordu.
    neyse alalım inceletelim dediler. 22 gün içinde inceleniyormuş. tamıtamına 22 gün bekletip beni mağazaya çağırdılar. (metrocity)

    ayakkabı güya teste tabi tutulmuş, herhangi bir soruna rastlanılmamış, salak ben ayak terlemesini ayakkabı su alıyor sanmıştım. bu sebeple ne iade ne değişim kabul etmeyeceklermiş.

    satıcıya elimdeki su şiseni gösterip hemen oracıkta test edebileceğimizi söyledim. zira cidden enayi değilim ayakkabı burnundan öküz gibi su alıyor yahu.
    nihayetinde ayakkabıyı teslim almayı reddettim. fakat satıcımız bir daha ayakkabıyı firmaya göndermeyeceğini, arzu edersem ayakkabıyı orda bırakabileceğimi, arkada depoda bekleyeceğini belirtti. sonra da bana yüzsüzce tüketici hakem heyetine başvurmamı önerdi.

    şimdi bilen bilir ben bir ürüne para verdiysem ve vaadedilen şeyi alamadıysam ne yapar ne eder hakkımı korurum. 100 liralık ayakkabı için gerekirse aylarca uğraşır paramı alır, o ayakkabıyı geri veririm. her türlü geniş sosyal mecraalarda da geri bildirimimi yaparım.
    sen koskoca bir firma olup çürük çarık malları müşteriye satıp sonra arkasında durmuyorsan kapat git o firmayı. cidden almayın şuradan ayakkabı. piyasada ne kadar merdivenaltı ayakkabıcı varsa toplayıp etiketleyip satıyorlar.
  • trendyol'daki kampanyasından 3 adet ayakkabı aldım. normalde sürekli ayakta olduğum ve topuklu giydiğim bir işim var bambi nispeten "uyduruk olmayan bir marka" deyip güvenip aldım.

    ayakkabılar geldi, görünüşte bir kusur yok. ortalama saat 13:30 gibi giydim ve çıktım. allah tarafından ev ziyaretine falan gitmemiştim de rezil rüsva olmadım. bir kere saat 17:30 da eve kendimi zor attım. böyle bir acı olamaz. ayakkabının kenarları ayağımı olduğu gibi kesti. bu bir. (hayır dar ya da bol değil, tam ayağıma göre), 20 saat yol yürümüşüm gibi ayaklarım acıdı bu iki, ayaklarım olduğu gibi su toplamış bu üç. hadi bunlar benimle ilgili, sorun bende diyelim. eve gelip ayakkabıları çıkardığım an ayaklarım tamamen ayakkabı rengine boyanmıştı! (siyah). bildiğiniz çıplak ayakla kömür taşımışım gibi.

    hayır ben normalde 13 cm topukla tüm gününü ayakta geçiren insanım. bu kadar acıya zaten mana veremedim de bu boyama işi hepten beni benden aldı.

    sonuç: su toplayan yerlere baticon + silverdin ile pansuman yapıyorum. ortalama en az 4 gün daha terlikle gezmek zorundayım. üzerine kaç kere duş alıp hatta ayağımın yara olmayan kısımlarını delirip keselemeye çalıştığım halde boyanın bir kısmı kaldı.

    özet: almayın, aldırmayın, kampanyalara kanmayın. ayakkabının ucuzu olmuyormuş, olsa bile iyisi bana denk gelmiyormuş. ben bugün bunu gördüm... :/
  • çoğunluk tarafından sanıldığının aksine, bambi dişi değil erkek bir geyiktir. hatta kitabın sonunda hatun yapıp çoluk çocuğa karışır filan...
  • ayakkabici...

    bugun trendyolda indirimde...
    ve yine bugun web sitesi calismiyor...
    tesaduf mu, yoksa zaten sitedeki normal fiyatlari "indirim" diye kakaliyorlar da anlasilmasin diye mi bilemedim...

    edit: sanirim yine anlatamadim. bambi'nin sitesi calismiyor, trendyol tikir tikir calisiyor...
  • ankara optimum avm mağazasında çalışan elemanların laubali konuşmaları, kadınların içine düşecekmiş gibi bakmaları ve kendi aralarında konuşup gülüşmeleri neticesinde beğendiğimiz bir ayakkabıyı almadan çıktık.

    ananızı bacınız ile gitmeyin katil olursunuz.
  • dünyanın en kötü kokan ayaklarına sahip olmama neden olan, uzak durulası ayakkabı markası. eterden hallice, bildiğin ceset gibi kokuyor ayaklarım yıka yıka çıkmıyor üstelik. deri değil anladık da neden yapıyorlar bu ayakkabıları fazlasıyla merak ediyorum.
  • bir tek sefer giydikten sonra parcalanan ayakkabimi 1 ay inceledikten sonra bir daha haber alamadığım firma. yok mu bunun bir süre kısıtlaması.
  • guzel citir kizlara da denir bu hitap sekli olarak amerikancada.
hesabın var mı? giriş yap