hesabın var mı? giriş yap

  • babam devlet memuruydu. ayın 15'nde maaş yattığı zaman ne yapar ne eder izin alır beni de yanına çağırırdı, okul olmadığı saatlerde. daha sonra beraber sırasıyla; su, elektrik ve telefon faturaları yatırırdık. ki şu an faturaları düzgün yatırma alışkanlığım buradan gelir. neyse.

    işin en güzel ve saçma olan kısmına gelirsek; her şeyi bitirdikten sonra mutlaka bana iskender ısmarlardı o maaş gününde. ama şöyle bir şey vardı. ben yerdim o karşımda her zaman ben aç değilim sen ye derdi, beni izlerdi. nereden bilebilirdim ki o zaman ki çocuk aklımla paranın yetmediğini, kendini boğazından kesmekten imtina etmediğini. ah be babam. özlüyorüm o günleri.

    yıllar yıllar geçti şimdi paramızı kazanıyoruz çok şükür. allah babamızı başımızdan eksik etmesin de geçmişte yiyemediği her şeyin acısını çıkarıyor şu an babam. baba çikolata alıyorum bana da al, baba muz alıyorum bana da al, baba magnolia alıyorum; ismi ilginçmiş bana da al. sen başımızda ol her şeyi önüne sererim babam. vefat etmiş babalara allah rahmet eylesin. babaları sevin, sarılın.

  • fikret orman tarafından müzik açtırılarak bastırılmaya çalışılan tezahürat.

    bu devran dönecek fikret orman...

    edit: nereden biliyorsun diyorlar. tahmin ediyorum! çünkü o stadyumda taraftarın tezahüratını fikret orman'ın haberi olmadan kimse bölemez.

    edit2: a haber denen çöp, 10 saniye sürdü ıslıkla bastırıldı diye haber yapmış, o ıslık bizim sesimizi bastırmak için açılan müziği protesto etmek için yapıldı.. müziği kapatın diye ıslıkladık.

  • evet kamuoyu olarak bu durumu çok takdir ettik biz.

    sizin paranızla ekilen ağaç oksijen üretmez lan. bütün gün karbondioksit üretir o ağaç, hayır gelmez yani o ağaçtan.

    temayı tekrar takdir edelim o halde madem bizim takdirimize sunmuş.

  • arkadaşlarla yemeğe gittik. o zaman kerem 3 yaşında. bir ailenin 4.5, diğerinin 5.5 yaşında birer oğlu var.

    5.5 yaşındaki oğlanın oynadığı oyuncaklar kerem'in çok ilgisini çekti. belli alıp oynamak istiyor. durdu durdu.. çocuğa baktı. sonra çocuğun annesine baktı, döndü ve sordu

    "çocuğunuz paylaşımcı mıdır?"

    masa koptu tabii ve arkadaşım oğlunun önünden bir oyuncağı alıp kerem'e verdi.

    tam bir strateji uzmanı namussuz.

  • suriyeliler resmen bizim arapça öğrenmemizi bekliyorlar. biz arapça değil siz türkçe öğreneceksiniz.

    almanya kabul ettiği 1 milyon civarı suriyeli'ye almanca öğretip, birkaç yıla disiplinleriyle kendilerine benzetecek. biz de birkaç yıla suriyelilere benzeyeceğiz. büyük devlet farkı.

  • bu norveçlilere baktıkça neşem yerine geliyor, adamlar çok acayip bir dünyada yaşıyor. hala aynı dünyada aynı türe ait olduğumuzu aklım almıyor.

    önce bir önbilgi verelim. bu norveç'te zorunlu askerlik var. şaka gibi ama ciddi ciddi bir yıl askere alıyorlar gençleri.

    sistem şu şekilde işliyor. devlet herkesi askere almıyor. her genç erkek norveç devletine bir mektup yazıyor ve askerliği isteyip istemediğini, askerlik yapmasına engel bir durumu olup olmadığını, hobilerini, eğitimini, güçlü-zayıf yanlarını falan belirtiyor, buna göre ordu bir tür seçim yaparak istediklerini askere çağırıyor ve bir yıllık bir eğitim veriyor.

    burada genç bir norveçli çocuk var. tam bir viking torunu. 1.90 boyunda, yağsız, kaslı, futbolcu, sigara yok, 20 yaşında 5 dili ana dili konuşuyor. disiplinli, zeki, çevik, ahlaklı. sağcı partinin gençlik kollarında lider konumunda ama bizim özgürlük kuşlarımız, en entel geçinenimiz bu çocuk yanında tayyip kalır. koyu norveç milliyetçisi, her fırsatta viking boynuzları falan giyiyor, eğlenceli bir eleman.

    "vsop, dünyanın sonu gelecek . seni donduracağız ve insan ırkı ileride senden türeyecek, bu göreve hazır mısın?" deseler "mal mısınız? bu adam dururken beni mi göndereceksiniz?" derim öyle bir tip.

    bu adam askere gitmeyi çok istiyor, zaten böyle askeri eğitim, güç-engel parkuru, pentatlon falan deyince gözleri parlıyor elemanın. mektuba da döşüyor, döşeniyor bekliyor.

    sonuç: bu kardeşimiz ve bunun takımdan benzer arkadaşlarının hepsine cevap aynı: "teşekkür ederiz. norveç ordusunun şu anda size ihtiyacı yok"

    kim gidiyor? alkoliği, keşi, obezi, askerden kaçmak için rapor ayarlayanı falan alayını alıyorlar askere. alıyorlar, bir yıl koşturup, süründürüp, ayakta dikip adam ediyorlar.

    adamlar o kadar dertsiz ki, orduyu sadece bir adam etme mekanizması olarak kullanıyorlar. bunun için de uğraşıp aradan ne kadar kıl-tüy adam varsa seçiyorlar. bunun için okul kayıtları, detaylı sağlık taraması, sicili, otu boku herşeyini araştırıyorlar.

    ilk duyduğumda "vay anasını" dediydim, hala da hatırladıkça derim.

  • (bkz: canım kardeşim) hastalığını öğrenen kahraman ile arkadaşı arasındaki konuşmadır benim için.

    -bana bak, sana bir şey söyliyim mi?
    -söyle
    -kimseye söylemek yok ama!
    -iyi ya söylemem.
    -yemin et bakiyim.
    -valla billa söylemem.
    -ben ölücekmişim.
    -ne var oğlum bunda yemin ettiricek?
    - hiiiiç..ama abimle halit abim “duydun mu?”
    diye bağırdılar akşam bana. ben de korkudan “duymadım” dedim.
    -sen sahiden ölürsen bilyeler nolucak?
    -ne biliyim ben.
    -bana versene?
    - iyi ya, ölünce abimden alırsın.
    -yaşşa ulan.

    edit: son cümle eklendi. @hamsikola ve @gunebakandolmakalem'e uyarıları için teşekkürler.