hesabın var mı? giriş yap

  • uzun yıllardır yurt dışında yaşadığımdan türk televizyonlarini takip etmiyorum. zaten televizyon da seyretmiyorum. türkiye’deki arkadaşlar çok övdüler, ben de internetten bir kaç kısa bölümünü seyrettim. oraya gelen konuklara ‘sen ne iş yapıyon lan’ şeklinde konuşan varosun teki. millet kendine hakaret ettirmeye ve kendini televizyona çıkarmaya gelmiş. hep beraber öyle varos varos takılıyorlar.

  • otobüste ineceğim durağa yaklaştığımda tuşa bastıktan sonra başka birinin beni tuşa basarken gördüğü halde gelip göz göre göre aynı işlemi tekrar yapması. lan arkadaş neyin kafasındasın şeffaf değilim lan ben, bastık işte amk bir kere yapmak yetiyor zaten şu işi. ne yaptım da o 45 dakikalık yolculukta tanımamana rağmen bana olan güvenin sarsıldı anlamıyorum.

  • ben bu adamı 10 yıldır tanıyorum, eskiden tanıyan herkes de bilir; bu herif hep manyaktı. bloguna girin 2011'deki yazılarına bakın katy perry'nin kliplerinde masonik işaret arıyordu aq.

    kendisini delirten ne siyaset ne türkiye ne hastalık ne bok püsür. adam uyumsuz tip. iyi okullarda okumuş olmasına rağmen bir işte tutunamamış, muhtemelen arkadaşı olmayan, zayıflıklarını manevi uyuşturucuyla kapatmaya çalışan zor biri. arada timeline'a düşüyordu twitter'da, kadınlara düşman, hayvanlara düşman, liberal, komplo teorisyeni, modern islamcı, incel… bu kasadan sağlıklı psikolojiye sahip düzgün biri çıkma ihtimali yok ya da aklı başında birinin kendini böyle konumlandırma ihtimali yok.

    siyasi ve iktisadi her şey bahane, bazı insanlar ortama giremiyor. dışarıdan bakıp hep kusur görüyor ve tatminsizlik içinde delirdikçe deliriyor. herkesten zeki olduğunu düşünüyor ama kenarda kalıyor, muazzam bir ego biriktiriyor ama altı boş… hayatla gerçekçi bir bağ kuramıyor, kendini yiyor. böyle çok insan var. sikkofield da onlardan biri. abd'de doğsa keleşle okul basardı. tc'de sikini sallamakla yetinmiş.

    kanser olayından yeni haberim oldu, umarım bir an evvel iyileşir ama kafa olarak iyileceğini sanmıyorum. emin olun suçlusu da hiç kimse değil. sikko ve saz arkadaşlarını takip eden gençlere ders olsun; bu adamların kendine faydası yok, size hiç olmaz.

  • şu ülkede yaşanan her pisliğe tek tek tepki vermeye kalkmak için baya mesai harcamak lazım.

    bu ney laaan.

    insanda biraz vicdan olur, empati olur, adalet duygusu olur.

    bu söylediğimden daha önemsiz olmakla beraber,

    ben zenginlik düşmanıyım arkadaş açıkça söylüyorum.

    hiç bana gelip sermaye karşıtı pis fakirler geyiği yapmayın.

    bu düzende zenginlik dolaylı hırsızlıktır.

    hele ki böylesi vicdansız, izan yoksunu insanların planlı yahut plansız dangalaklığı tartışma konusu bile edilemez.

    genç bir kızın vahşice canını al, sonra aynı tarihte nişan töreni yap.

    utanır lan biraz insan.

    ben sizin yerinizde olsam yaşanan vahşetin yıldönümünde utancımdan sokağa çıkamam.

    siz unutmuş olabilirsiniz

    umursamıyor da olabilirsiniz

    ancak cem garipoğlunun yaptıkları sizin umursamazlığınızla birleşince garipoğlu soyadının her bir harfine zift gibi yapışmıştır.

    allah bin türlü belanızı versin.

    münevverin hayatından çalınan her gün iki cihanda size azap olsun.

  • ateist olup haram kavramını insanları değerlendirmek için kullananların sempati duymadığı oyuncu. enteresan.

  • hakkında yapılan özel şirketlerin borcunu en olmadı devlet üstlenir kriz yaşamayız yorumları oldukça ürkütücü olan krizdir.

    burada büyük oranda devletin borcunun muadil ülkelere göre oldukça düşük gsmh oranı üzerinden bu yorumda bulunulmuş fakat oranın paydası olan gsmh’nin dolar bazında olması gerektiği ve ciddi düşüş yaşayabileceği dikkate alınmamış gibi geliyor bana.

    öncelikle devletin şu anki borcunun kahir ekseriyeti tl cinsinden ve bu durum devlete bu parayı ödeme, veya maliye politikası ile enflasyon yaratarak ödememe/kısmen azaltma hakkı/seçeneği veriyor. tek kalemde bütün özel sektör borcunu üstlenecek değil elbette devlet ama ben borcu üstleniyorum tl olarak ödeyeceğim deme hakkı yok zira alacaklı için tl’nin bir hükmü yok.

    dolayısıyla, böyle bir üstlenme devletin borç dağılımında ağırlığı tl’den alıp dolara verir. bu durumda olası bir dalgalı kur devalüasyonu, evet tcmb sağ olsun literatüre böyle bir kavram sokmayı başardı, durumu tamamen aleyhine işler.

    çok konuşulmadı ama rekor büyüme oranı yakaladığımız 2017’de gsmh dolar bazında düştü. ileride, maliye politikası bu döviz borçlarını üstlenmesi durumunda, bu kadar büyüme sağlayacak kadar gevşekleştirilemez bu aşikar.

    bu noktada da şu soruyu sormak istiyorum. özel sektör döviz borcunu devlete verdik, kamu borcu/gsmh sabit gsmh için bile bir anda %60’a fırladı belki de daha fazla zira doların yönü yukarı ve dolar bazlı gsmh’nin yönü maalesef aşağı hangi makroekonomik koşullarda bunun yapılacağı çok önemli, e artık genişlemeci maliye politikası izleyecek marjın da kalmadı ha illa izleyeceğim dersen de kuru zıplatır maliyet enflasyonu yaratır döviz borcunu da artırırsın, reel olarak büyüse bile dolar bazında küçülecek bir gsmh beklentisi ile beraber, ki 2017’de bile bu olmuşsa sıkı maliye politikasının izlenmesi gereken yıllarda kesin olur.

    yani maliye politikasının büyümeye katkı verme ihtimalini büyük ölçüde ortadan kaldırdıktan sonra, borcun ödeneceği 3-4 yıl belki de daha uzun süreler boyunca ekonomi reelde yüzde kaç büyüyebilir ve bu durumun stagflasyona yol açmayacağının garantisini hangi ekonomist verebilir?

    ben şahsen ülkem adına ekonomik krizi stagflasyona yüzbin kere tercih ederim/ederdim. krizden çıkmamız 1 yıl sürmez, bakınız 2008-9 global krizi, stagflasyondan ise öyle kolay kolay çıkamayız. bu ülke 4-5 sene üst üste %2-3 aralığında büyürse işsizliğin ve bunun yaratacağı sosyal tansiyonların hakkında herhangi bir ekonomistin fikri olabilir mi?

    bir not da kısaca genel borçluluk oranları için eklemek istiyorum. gelişmekte olan ülkelerle, gelişmiş olan ülkeler için bu oranların farklı ele alınması giderek elzem hale geliyor. gelişmiş bir ülkede devlet %3’ün üzerinde bile bütçe açığı verse eğer özel sektörü cari fazla verecek kadar iyi durumdaysa bu genel makroekonomik verilere sadece talep enflasyonu olarak yansır o da eğer devletin ekonomi üzerindeki ağırlığı yüksekse.

    hani hep karşılaştırma yapılır ya, türkiye’de toplam borç/gsmh oranı atıyorum almanya’dan, fransa’dan çok çok daha iyidir denir. aynı oranı türkiye’de yakalasanız ağır ekonomik kriz yaşanır çünkü katma değerli üretim yokluğundaki devasa bütçe açığı paranın dolaşım hızını artırarak cari açığı patlatırdı. bu gibi gelişmiş ülkelerde zaten dış ticaret fazlası, devlet bütçe açığının krize yol açma eşiğini çok yükseltir.

    bu durum da, devlet bütçe açığı/gsmh ve/veya kamu borcu/gsmh oranları gelişmekte olan ülkelere oranla çok yüksek olsa bile ne devalüasyona yol açabilir, zira dış ticaret fazlası bunun önüne geçer, ne maliyet enflasyonu yaratabilir, zira devalüasyon yokluğunda maliyet enflasyonu olmaz, ne de ciddi bir talep enflasyonu yaratabilir zira güçlü dış ticaret fazlasının bütçe açığının çok üstünde olduğu bir durumda yaratılacak olan talep enflasyonu güçlü üretim ağıyla baskılanabilir.

    tabii ki hiç sorun yaratmaz demiyorum ama sorun yaratma eşiği bizim gibi gelişmekte olan ülkelere nazaran çok yüksektir diyorum. bunun da nedenlerini iyice açıklayabildiğimi düşünüyorum.

    bu bağlamda kusura bakmayın ama özel sektörün döviz borcunun kahir ekseriyetini devletin üstlenmek zorunda kalması demek, döviz bazlı kamu borcu/gsmh oranının bir anda yükselmesi, aynı zamanda genişlemeci maliye politikası yapılamayacak olması nedeniyle 3-4 yıl boyunca reel bazda ortalama %2-3 arası bir büyüme, globalde değer kazanan dolar nedeniyle ekonomi reelde büyüse dahi kısmî enflasyon geçişkenliği nedeniyle döviz bazlı gsmh’nin küçülme riskinin yüksek olması, ki rekor kgf teşvikli 2017 yılında dahi dolar bazlı gsmh küçüldü, bu nedenle devletin borcu ödemesine rağmen döviz bazlı kamu borcu/gsmh oranının beklenenden daha yavaş düşme ihtimali nedeniyle 3-4 yıllığına stagflasyona merhaba demektir.

    size yalvarırım, özel sektörün borcunu devlet üstlenir kamu finansman durumu çok iyi bir şey olmaz gibi bir fikirden vazgeçin. son noktada borcun devlette ya da şirkette olması gördüğünüz gibi borç ödenemediği durumda bir şey değiştirmiyor. genel düzeyde kamu yerine özel sektör borçlanmasının avantajı, seçilmişler tarafından yönetilen devlet bütçesinin kendi parasını yöneten özel sektöre nazaran daha iyi olamayacağı varsayımına dayanıyordu. eğer özel sektör borcunu yönetemez hale gelirse bunu devletin üstlenmesi stagflasyondan başka bir sonuç getiremez.

    bu ülkenin ekonomik yapısının bir an önce borçlanmadan veya verimli borçlanarak büyüyecek şekilde revize edilmesi şart hale geliyor. önemli olan global düzeyde faizlerden ziyade faizlerin ivmesidir. faizler düşüş trendindeyken her sene daha fazla da borçlansanız, döviz bazlı borç/gsmh oranı iyileşir ama faizler artmaya başlarsa, aldığınız borç katma değersiz üretim yapam ekonomi yapısıyla ancak ve ancak borç/gsmh oranını döviz bazında artırmaya yarar. göstergeleriniz de hızla bozulduğunda daha yüksek faizle borçlanabilir hale gelirsiniz bu da günün sonunda ekonomik yapı değişmezse bir kısır döngü yaratarak oranınızı daha çok yükseltir.

    edit: imlâ

  • 15-16 yaşındaki 'çocuk' eline roketatar, uzun namlulu silah alabiliyorsa, ölümü göze almıştır zaten. askeri öldürünce kahraman, geberince çocuk oluyo değil mi bunlar?

    herkes artık dürüst olsun birbirine. acıtasyon yapmayın, sıktınız kimse yemiyor. biz 15-16 yaşında top peşindeydik, gelip bana coğrafya şartlarından bahsetme, her insanda vicdan duygusu var beyin var. eline silah alıp, adam öldürmeye dağa çıkanın gözümde beş paralık değeri yok.

    şu da gözden kaçmasın,

    şu valiliğin açıklaması; ''12 ağustos 2015 günü saat 21.00 sıralarında bölücü terör örgütü pkk mensupları tarafından diyadin ilçe jandarma komutanlığı'na roketatarlı ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlenmiştir.''

    şu da pekaka yanlısı bir ajansın; ''ağrı'nın diyadin ilçesinde dün gece saatlerinde ilçe jandarma komutanlığı'na yapılan saldırının ardından özel harekat timleri, jandarma komutanlığı'nın karşısındaki bölgeyi rastgele taradı.''

    kimi kandırıyosunuz?