hesabın var mı? giriş yap

  • bi keresinde biriyle tanışmıştım sabun işi yapıyordu çok acaip bi herifti...

  • alt çenem önde ve asimetri vardı.
    ekim 2016'da karar verdim, aralık 2016'da tel taktırdım ve bu sürecin sonunda 29 ocak 2019'da çift çene(üst ileri-alt geri alındı.) ameliyatım gerçekleşti.

    ameliyat öncesi süreç;
    ameliyata kadar ki süreç uzun ve özetlenecek gibi değil ama illa özetle derseniz;
    -sizin için uğraşacak işi bilen bir ordotondist seçin. (bu işte egolu cerrahla ugrasabilecek ve sizin için bir çok doktorla koordinasyon sağlayacak bir ortodontist bulmak kolay değil.)
    -ameliyatı yapacak doktor seçimi kritik bir iş; dişçiler(ortodontistten tutun da diş hekiminize kadar) kesinlikle çene cerrahı tercih edin diyecek bunun sebebi daha fazla bu ameliyatı yapmaları ve tek alanda uzmanlaşmış olmaları bir diğer yandan plastik cerrah seçecekseniz de bu alanda uzmanlaşmış ve elinden çok fazla bu ameliyat çıkmış bir plastik cerrah tercih etmelisiniz. ben uzmanlık alanı ağız-çene cerrahisi olan güvendiğim bir plastik cerraha ameliyat oldum.

    ameliyat süreci;
    -9'da ameliyata alındım. 13:30'da odadaydım. doktorum ameliyatta kendi işinin 2 saat 35 dakika sürdüğünü problemsiz ve çok çabuk hallolduğunu söyledi.
    -narkozun etkisi geçerken direk istifrah ederek uyanıyorsunuz. ilk gün ameliyat sırasında yuttuğun kandan dolayı sürekli istifrah ediyorsunuz bu kaçınılmaz ve ciddi zor olan tek kısım.
    -ameliyattan çıkışla birlikte yüz bir hayli şişiyor 3.günden itibaren inmeye başlıyor. benim şuan 5.gün yavaş yavaş iniyor.
    -normalde benim bildiğim hastalarda ve araştırırken edindiğim bilgi en geç hastane çıkışı ağız lastiklerle kapatılıyordu. benim doktorum dişlerin kapanmasının iyi olduğunu ve ilk kontrole kadar kapatmaya gerek olmadığını söyledi. şuan üst dişlerime bağlı plak var ama ağzım serbest.
    -çiğneme yasak. ağzım henüz tam kapalı olmadıgı için çiğnenmeyecek şeyleri kaşıkla, pipetle ve beslenme şırıngasıyla yiyebiliyorum.
    -ağrı sızı hastanedeyken neredeyse 0. hastaneden çıkınca doğal olarak ilaçlar damardan alınan ağrı kesici gibi olmuyor. biraz ağrı ve baş ağrısı olabiliyor ara ara ama rahatsız edici boyutta değil.
    -görüntü olarak aldığım ilk tepkiler çok iyi. çene yapımın ve yüzümün çok değiştiğini söylüyor herkes, şişlikler henüz inmemesine rağmen. bende memnun ama henüz beklemedeyim:)

    -yarın ilk kontrolüm var başka birşey aklıma gelirse ekleme yapacağım.

  • kaybolan kadınlar için aklımızda tecavüz edilip, bir köşeye öldürülüp atılması dışında başka bir şeyin gelemiyor olması bilinçli bir tutumun örneğidir. kadın cinayetleri politiktir, görmezden gelmeyin!

  • tarihi binalarla kaplı, çok büyük olmayan, yine de çok büyük bir şehre yakın mesafede olan, orta büyüklükte herhangi bir avrupa şehri.

    (bkz: brugge)
    (bkz: gent)
    orta büyüklükteler, birer alışveriş merkezleri var. etrafta kafeteryalar var. birkaç gece klübü de var. kolayca yeşil alan bulunabiliyor. şehir sıkıcı gelince hafta sonu kolayca brüksel'e veya amsterdam'a günü birlik geziler yapabiliyorsun. hatta biraz kasarsan paris'e, köln'e falan da gidebilirsin. şehirde trafik yok, banliyöden şehir merkezine otobüsle 20 dakika, otobüste de kolayca oturacak yer bulunuyor; mis.

    not: fiziksel olarak 20 yaşındayım; ruhum emekli amca kafasında.

  • (bkz: barkın'a o konuda ben de çok kırgınım)

    olum neyin kafasını yaşıyorsunuz ya? tamam ülkemiz bu konuda bir latin ülkeleriyle, iskandinav ülkeriyle yarışamaz belki ama erkekler konusunda da diğer ülkelere çok bir fark attığımız söylenemez. ne kızlar görüyoruz dibimiz düşüyor.* mağara da mı yaşıyorsunuz anlamıyorum ki. sokaklarda her şeyin olduğu gibi kadının da güzeli var çirkini var. siz görmek istediğinizi görüyorsunuz bence. bu yaptığınıza algıda seçicilik, seçicilikte kavga çıkarıcılık derler.*

  • çoğu zaman bana nasıl bu kadar sabırlı, sakin, tahammüllü olduğum soruluyor. sanıyorum bunun sebeplerinden biri üniversite okumamış olmam. türkiye'de sarsılmaz ast üst ilişkisiyle, statükocu yapısıyla, kraldan çok kralcılığı ile, kayırmalarıyla, kaydırmalarıyla, entrikalarıyla tam bir ortaçağ derebeyliği zihniyetiyle yönetilen bu kurumlarda örselenmediğimden cebimde bolca tahammül kaldı diye tahmin ediyorum.

    savcılığa verdiğim her 10 ifadeden 7'si öğretim üyelerinin şikayetleri üzerine oluyor. asker değil, adnan hoca değil, milletvekili değil. bu öğretim görevlileri "eleştirel düşünce", "fikir ifade özgürlüğü", "mantıksal çözümleme" öğretecekler.

    siz kimsiniz yahu? kendinizi ne zannediyorsunuz? kim sizi bu kadar havalara çıkardı? paper'larınızı alsam, önce intihalleri ayıklasam, sonra da yerel, ucuz, parayla makale yayınlayan mecralardaki yayınlarınızı elesem, h-index'inizi hesaplasam bir avuç düzgün insan kalırsınız. onlar da zaten öğrenciyi düşmanıymış zannetmeyenler çıkar. geri kalanınız hayata daha iyi bir akademisyen, daha iyi bir eğitim adamı, daha iyi bir insan olarak tutunmak yerine zamanında bedelini biat ederek ödediğinizi düşündüğünüzden aynı bedeli ödetmeyi hak gördüğünüz o çürük sistemin boktan çarklarını yağlamaktan başka bir iş yapmıyorsunuz.

    o çarkın içinde onunla beraber kül olup gideceksiniz. yerinize yepyeni aklı beyni açık bir nesil gelecek. sizi ne kimse hatırlayacak ne de kimse size minnet duyacak. tarih sizi ufak puntoyla ufak utanç dolu bir paragrafa sıkıştırdığıyla kalacak.

    sizin vereceğiniz eğitimin bende eksik olmasından dolayı da son derece memnunum. gelecekteki tercihlerimi de sizin gibilerin olmadığı bir dünyadan yana yapmaya devam edeceğim.