hesabın var mı? giriş yap

  • doğum günü şerefine bir anısını anlatmak istiyorum.

    bizim sofa içmiş ankara'da arkadaşlarıyla bir gece. hesabı ödemişler, yeni mekanlara sekecekler, çıkarken biraz geride kalmış bu. arkadan çıkmış, bakmış arkadaşlarının hepsi az ötede bi dolmuşun başında dikiliyor. bizim sarhoş çözmüş hemen olayı, arkadaşları dolmuşu durdurmuş bunu bekliyorlar diye koşmuş dolmuşa, bakmış ön taraf boş, atlamış şöförün yanına ve "kızılay'dan geçiyor mu?" diye sormuş. adam buna bakmış bakmış "abla, bu köfte ekmek arabası yalnız" demiş. bi inmiş aşağıya arkadaşları köfte ekmek yiyor arabanın başında. "arabanın lastikleri bile yoktu lan, takozun üstünde duruyordu" diyor.

  • hakkında mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi devlet konservatuvarı, istanbul üniversitesi devlet konservatuvarı, haliç üniversitesi konservatuvarı opera bölümü öğrencileri ve mezunları tarafından şöyle bir mektup yazılmış olan rezillik.

    genç seslerden açık mektup;

    uzun ve zorlu bir opera eğitim sürecini alabilmek için birden fazla eleme sınavından geçip bu alanda öğrenim görmeye hak kazanan bizler; konservatuvar çatısı altında şan, müzik teorisi, mimik rol, opera oyunculuğu, koro gibi temel dersleri alarak ve üzerine ağır psikolojik süreçler geçirerek eğitimimizi tamamlıyoruz.

    üniversiteye girdiğimiz ilk günden itibaren gelecek ve meslek kaygısına düşen bizler, hükümetin sanat politikaları nedeniyle iyice daralmış olan iş sahamızda varlığımızı korumak ve meslek etiklerini oluşturmak üzere mücadele veriyoruz. sahnede var olma isteğimizden dolayı kurum yönetimlerinin insan sesini ve eğitimini küçümseyen hatta maddi açıdan hiçe sayan tutumlarını çoğunlukla görmezden geldik.

    artık emek sömürüsüne dur demenin vakti geldi.!!!!

    ülkemizin her alanında olduğu gibi özelleştirme politikalarıyla beraber sanatta da ucuz, sosyal güvencesiz, niteliksiz istihdam yapılmakta ve son aşamada "taşeron sistemi ile" sanat adı altında eserler sergilenmek istenmektedir.

    "zorlu performans sanatları merkezi'nde" yapılacak olan "royal opera house" prodüksiyonu "la bohéme" operası bunu bizlere bir kez daha göstermiştir. anlaşılan o ki yapımcılar, bütçe kalemleri içerisinde "la bohéme" operasında önemli bir yer teşkil eden koroya bütçe ayırmamış ve bu işi ücretsiz yapma ya da kabul edilemeyecek az bir ücret karşılığında yaptırılma yoluna gidilmiştir.

    bu "taşeron koro" teklifini profesyonel seslerden oluşan korolar emeğinin karşılığını almadan iş yapmayacaklarını belirtip reddetmiş ve bazı amatör korolar da opera uzmanlık alanı olmadığı için kabul etmemiştir.
    ancak, bu prodüksiyon için sayın masis aram gözbek aracılığı ve yönetimiyle oluşturulan amatör bir koro ile anlaşılmıştır.

    amatör korolar genellikle farklı meslek gruplarından bir araya gelmiş ve bu işi hobi olarak yapan kişilerden oluşur. amatör koroların varlığı ülkemizde müzik ve çok seslilik kavramının gelişimi açısından önemlidir ve desteklenmelidir. amatör korolar, farklı müzik türleri ve farklı söyleme biçimleriyle bir birlerinden ayrılır ve kendi koro tınılarını yaratırlar. opera koroları ise operadan bağımsız olarak düşünülemez. çünkü opera koroları, solistlerle oyunculuk ve sahne eğitimleri konusunda ayrışmaz ve aldıkları eğitimi sahnede uygularlar.
    amatör korolarda söyleyen farklı meslek gruplarından kişilerin sadece müzik yapma iyi niyetlerini kullanarak profesyonel oldukları şeklinde lanse etmek ve yüksek bilet fiyatları ile satışa sunulan bir opera eserinde söylemeleri sağlamak ne kadar etiktir? bu aynı zamanda izleyiciyi yanıltmak değil midir?

    bu durum bu işi meslek olarak seçen ve geleceklerini bu alana adayan bizlerin zaten kısıtlı olan iş alanlarının varlığını yok etmekte ve prodüksiyon firmalarının emek sömürüsü yapmasına zemin hazırlamaktadır.
    gelişmiş ülkelerin hiçbirinde (sosyal sorumluluk projeleri dışında) bilet satışı yapılan, işletme karı güdülen bir prodüksiyonda para almadan ve sosyal güvenceye bağlanmadan insan emeği kullanılamaz.
    ne acı ki durum, tüsak yasa tasarısıyla örtüşmektedir. özel sektörde sanatın taşeronlaşmasıyla beraber sanatçıların haklarını alamamalarına neden olacaktır.

    bizler insan sesine ve emeğine değer verilmesi için genç sesler olarak ses çıkartıyoruz.
    ülkemizde;

    tübitak kurumunun başında hayvanat bahçesi müdürünün olmasına,

    şehir tiyatroları başında eski güreş hakeminin görev almasına,

    opera, tiyatro, bale , resim,heykel gibi tüm sanat dallarında; sanatın profesyonellik gerektirmediği algısını oluşturmaya yönelik yapılan atamaları, yasal düzenlemelerini kabul etmiyoruz.

    ses çıkartıyoruz !!!!

    ekleme: metinde geçen topluluklardan birisine dahil olup, olmadığım sorulmuş. hayır, değilim. hiçbiriyle bağlantım yoktur. ben eğitimi sanat, işi sosyal medya olan bir insan olarak bu metnin zorlu center psm sayfasında opera sanatçıları ve öğrencileri tarafından yorumlara yazıldığını ve her yorumun kısa sürede silindiğini gördüğüm için, hem kalıcı olması hem de ekşisözlük'ün gücünden destek alması adına metni buraya taşıdım. bu kadar ses getirmesinden de gurur duydum. umarım dostlarımızın bu haykırışı hak ettikleri sonuçları doğurur.

  • yoğun kar yağışı sebebiyle kapanan adana-gaziantep otoyolunda akşam 18:00 dan beri burada mahsur kalmış durumdayız. karayolları jandarma vs kimseye ulaşamıyoruz. binlerce insan burada mahsur kaldık yakıtı biten araçlar var. donmak üzere olan, hasta olan yüzlerce insanlar var. allah'ını seven acil bişeyler yapsın nerede bu devlet!!

    edit: bakın sevgili yazar arkadaşlar sesimizi hiç bi mecradan duyuramıyoruz lütfen destek verin. çocuğu karnında öldü kadının burada. şeker hastası yaşlı insanlar var, bunların düzenli yemek ihtiyaçları var. yüzlerce çocuk yüzlerce insan donmak üzere, araçların yakıtı bitti.

    edit-2: saat şu an 02:00 ve bu saate kadar devlet kanadından veya gönüllü kuruluşlardan herhangi bir yardım ulaşmadı. 159 karayolları telefonlara cevap vermiyor. insanlar birbirine yardım ederek geceyi atlatmaya çalışıyor. çoğu araba rölantide çalışır vaziyette araç içi ısıtmasını yapamıyor insanlar donmak üzere ve maalesef çığlık sesimizi duyan yok. acil müdahale gelmezse bu büyük yüklü araçların tamamı sabaha kara gömülecektir. eşim ve kirazla(kedimiz) biz bu geceyi atlatırız fakat durumu vahim olan yüzlerce aile var. 2022 yılında bu rezaleti bizlere yaşatan devletimize allah zeval vermesin!

    edit-3: saat 04:25 öncelikle sevgili sözlük yazarları hepinize ilginiz için teşekkür ederim. maalesef bu saat oldu hala herhangi bi yardım veya ilerleme yok. instagramdan canlı yayın yaptık birebir insanlarla konuştuk. çocuğu kalp ameliyatından çıkıp burada saatlerdir mahsur kalan insanlara şahit olduk. ambulansın, içinde hastasıyla beraber mahsur kaldığına şahit olduk. çocuk dolusu yolcu otobüslerine şahit olduk. şuan herkes sadece çaresiz bir şekilde gelecek yardımı gözlüyor.

    edit-4: saat 07:50 emrah yıldız adında biri valilik adına saat 05:54 te aradı yardım gelmek üzere diye aciliyetimizi sordu fakat hala gelen giden yok. maalesef tam 14 saattir burada mahsur kalmış durumdayız. açlığı bi kenara bıraktık tüm gece donduk soğuktan. bi insan evladı yok mu şu memlekette allah rızası için burada kendimi ölüme terkedilmiş gibi hissediyorum. lütfen yardım edin lütfen birileri sesimiz olsun donmak üzereyiz.

    edit-5: saat 14:40 kömürler-nurdağı-bahçe kısmı otoyol hala kapalı maalesef. yer yer gaziantep'e yakın kısımlarda insanlara yardımlar ulaştı bilgisini aldık fakat bu kısımlara herhangi bi yardım ulaşmış değil. bizde tamamen kendi imkanlarımızla otoyoldan çıkıp alternatif eski yoldan gitmeye çalışıyoruz şuan fakat burada inanılmaz bi trafik var yaklaşık 2 saatte 20 km yol alabildik. otoyol açılmadan bu çile maalesef bitmeyecek.

    edit-6: dün ailecek çıktığımız bu yolculuk normalde 9 saat sürmesi gerekirken an itibariyle 33 saat ile çok şükür bitirdik. öncelikle gelen mesajlara ithafen şunları söylemek istiyorum. bugün saat 11:30 a kadar bahçe-nurdağ mevkiindeydim yaklaşık olarak 18 saat mahsur kaldık. bu süre zarfında kendi adıma, devlet kanadıyla yaptığım tüm görüşmeler maalesef sonuçsuz kaldı hepsinin arama kayıtları mevcut. ya gelen olmadı ya da sallayan olmadı. hiç bir kurtarma çalışması, yol açma çalışması veya herhangi bir ihtiyaç desteği ne aldım ne alana şahit oldum. sadece bugün saat 14:00 sıralarında 1 adet helikopter çalışmasına şahit oldum. öğleden sonra gaziantep'in 20 km mesafelik alanında kumanya dağıtıldığını duydum. ama bahsettiğimiz alan yaklaşık 140 km. maalesef devletimiz bütün afetlerde olduğu gibi yine sınıfta kaldı. ben şahsım olarak 11:30 a kadar yolun açılmayınca, kendi imkanlarımla otoyoldan çıkıp alternatif eski yoldan yoluma devam etmeye çalıştım ve çok uzun araç kuyruklarına rağmen çok şükür varış noktasındayım. ama maalesef hala otoyol kapalı ve hala mahsur insanlar var. şimdi sadece şunu söylemek istiyorum eğer otoyolun tv lerde söylenildiği gibi açıldığını teyit etmek istiyorsanız gaziantep bölgesinden 156 jandarmayı arayıp, otoyolu kullanarak gaziantep'ten adana istikametine veya gaziantep'ten şanlıurfa istikametine gitmek istediğinizi bundan mütevellit yolun açık olup olmadığını sorun. her şey bu kadar basit. ne bana, ne sosyal medyaya, ne propagandacı diye itham ettiklerine ne de havuz medyasına inan. at gözlüklerini çıkar ve bunu kendi kendine yap ve gerçekleri kendin öğren.

  • her sabah metroda şahit olduğum olay.
    metronun kapısı açılıyor. önden bir kaç kişi 100 metre koşucusu gibi fırlıyorlar.
    önceden bunların geç kalan insanlar olduğunu sanmıştım, sonra fark ettim ki asansöre koşuyorlar.
    hani öyle bir koşuyorlar ki o hızla merdiven çıksalar asansörden daha önce çıkarlar yukarı zaten.
    yaşlılar engelliler falan da bunların işinin bitmesini bekliyorlar asansöre binebilmek için.

    engelli asansörüne binebilmek için bile hızlı koşmak gerekiyor bu ülkede.

  • muhtemelen eliyle evlenen bir yobaz için normal bir harekettir.

    yok bu seviyede bir malla evlenen bir kadın varsa ona da az biledir.

  • bu adam büyük adam be. geçenlerde iz tv de bir belgesel izliyorum, yeşilçam ile ilgili.. röportaj yapıyorlar yeşilçam'ın emektarlarıyla, tarık akan'a sıra geldi, ben hayatımda böyle mütevazı bir adam görmedim. konuşması şu şekildeydi;

    komedi oyuncusu olmak çok zor, ben hiçbir zaman bir komedi oyuncusu olamadım, etrafımdakiler, kadroda bulunan arkadaşlarım iyi birer komedi oyuncusuydu, kemal sunal, zeki alasya, metin akpınar, adile naşit, münir özkul. ben onların sayesinde bu kadrolarda parladım.
    yani adam demiyor ki ben olmasam bunlar hikaye, ben başrol oyuncusuyum, benim egom tavan vs. tarık akan'ın oynadığı yüzlerce başrol filmi vardır ama adamdaki saygıya bakarmısın, eski devrin filmleri bir başka olduğu gibi, oyuncuları da çok kıymetli ve çok efendi. tarık akan hala yaşıyor ve yaşıyorken bu adamın kıymetini bilelim.