hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • 16-17 yaşlarındayken yaşının 30 olduğunu öğrendiğim insanlara "ohaaa 30 mu yuuhhh" diyordum. 30 yaşındaki insanlar bana 70 yaşında gibi geliyordu. şu an 32 yaşındayım ve hala kendimi çok genç hissediyorum. içimde hala bir çocuk var çünkü hamileyim :((( şaka lan şaka erkeğim ben.

    neyse konudan uzaklaşmayalım, 32 yaş çok değil evlen gitsin.

  • o yazdıklarının yarısını yapsaydı o yazdıklarını yazma ihtiyacı duymazdı. hayat böyle bir şeydir kabul etmek istemeseniz de. iç huzur, tatmin gösterilmek istenen bir şey değildir, tam tersine göstermek zaten bunların eksikliğidir, hepimizde olduğu gibi tıpkı.

  • evet sayın romalılar türk polisi ne kadar çöp toplayici, mavi saçlı kadın varsa hepsine çatır maske cezası yazdı.

    1 haftadır antalya kemerdeyim gelen rus, ukraynalı, sırp gibi bilimum yabancılar hiç biri ne sokakta ne de otelde maske takmamaktadir.

    yargı sadece türk vatandaşına mi işlemektedir. yazık ulan kendi vatanımızda yabancıyız.

  • ''faruk hızlı ve nazik bir servis elemanı...''

    böyle bir kullanıcı yorumuna yer veren site. abi adam geliyor paketinizi veriyor parasını bir şekilde ödüyorsunuz ve gidiyor. bu samimiyet bu duygular ne zaman oluşuyor hiç anlamıyorum. ayrıca şu an ben de aynı restorandan sipariş verdim buyursun gelsin bakalım kimmiş bu faruk.

    edit: sipariş vereli 1 saat 40 dakika oldu hala ortada yok. hele bi gel faruk.

  • 90 lı yıllarda bu şarkıları dinlerken, büyüklerimiz bu şarkılara burun kıvırır, asıl güzel şarkıların 70 li ve 80 li yıllarda olduğundan dem vururdu. sezen aksular, nilüferler, ajdalar.. daha nice şarkıcıların parçaları hatırlatılır, "şimdikiler de şarkı mı yaa, unutulup gidilecek bunlar" derlerdi. ben de o zaman "bundan 20 yıl sonra acaba bu 90 lı yılların pop şarkılarına mı özlem duyulacak?" diye düşünürdüm. bir taraftan da çelik/meyhaneci ile mustafa sandal/beni ağlatma dinliyordum.

    cidden düşündüğüm gerçekleşti. 90 lı yılların popuna bir özlem var. o şarkılar bize daha güzel geliyor. çünkü şimdiki şarkılardan farklı. ama hatırlatmakta yarar görüyorum: 90 lı yıllardaki çoğu pop şarkısı o zaman çöp muamelesi görüyordu.. millet "her gün yeni bir popçu çıkıyor, bu ne yaa" diyordu. şimdi büyük bir zevkle dinlediğimiz 90 lar pop şarkıları, ilk çıktığı zaman o kadar da olay olmamıştı.

    aradan 20 yıl geçti.

    şimdi bu şarkıları sevme nedenimiz nostalji mi? yoksa şimdiki şarkılara göre düzenleme ve beste farklılığından dolayı bize sempatik gelmesi mi? belki de günümüz şarkılarının kötü olmasındandır..acaba 20 yıl sonra bu sefer de şimdiki şarkılara mı özlem duyacağız?

  • istanbul erkek lisesi'nde bir almanca sınavı: kağıdın bir yüzünde bir hikaye, diğer yüzünde "hikayenin içeriğini özetleyiniz" şeklimde bir soru (inhaltsangabe). kağıdın hikaye olan yüzüne bakmak zahmetine katlanmayan bir arkadaşım, kafasından hayali bir hikayenin özetini yazıp, sonra da bize "yaa siz nasıl bir hikaye uydurup yazdınız" diye sormuştur. sonuç: içerik notu:1, gramer notu:2 (10 üzerinden)

    (edit: entry kötülenmiş. serdar? sözlükte misin lan, sen mi kötüledin oğlum, ne kızıyorsun lan komikti işte yazmayalım mı?)

  • turk erkeginin yagsiz ve imkanlar sayesinde daha iyi giyineni (daha iyi gelir dagilimi, ve marka olmus tekstil sektoru sayesinde). baska numaralari yok, 1 sene italya'da yasayinca anliyorsunuz. 35 yasinda anasiyla yasayan adam dolu roma'da.. bizimkiler hic olmazsa ev araba alma cilesinde.. hor gorulen turk erkeginden daha seviyesizce espriler yapilan erkek muhabbetleri var.. ayrica en az (hatta daha fazla) turk erkegi kadar abazalar.. pardon turk erkegi abaza tabi italyan erkegi "yatakta bir harika canim hic durmadan kadinligimi hissettirdi"..

    komplimani italyan yapinca "ayh cok zarif, kelimelerle adeta bedenimi yaladi", turk yapinca "ne diyosun sen be pis sapik!?" oldugundan kalani geciniz. yabanci hayranligi sagolsun, turk erkegi en son size iltifat ettiginde 3. sinif hollywood filminde bayat komiklikler yapip bardan hatun kaldirmaya calisan ezik bir loser kafaniza yer etti ve oyle kaldi, gelin itiraf edin.

    is yerine surekli yemek icin gelen turk erkegi birden (birden kismi onemli bak) "bu güzellik nerden geliyor hep aynısın bu tempoda" dese adami dogduguna pisman edersiniz. hicbirsey olmasa oyle soguk bi bakis atar yalandan gulersiniz ki adam kadinlardan sogur.

    "valla o an ne diyim bilemedim "pezzo di merda!" dedim ve yanındaki arkadaşı döndü "italyancada iyiymiş" dedi güldük vs."

  • kırmızı ışıkta bekliyorum, saçımla falan oynuyorum. neyse gözüm yandaki araca daldı. siyah bir arabanın arkasındaki adamla göz göze geldik. adam elini çenesine dayamış mutsuz mutsuz bakıyor. 5 saniye bakıştık öyle sonra kafamı çevirdim çevirir çevirmez aaaa abdullah gül dedim. umutsuzca bana bakan adam abdullah gül'dü. o kadar boş bakmışım ki adamın kim olduğunu algılamadım. sonra hemen kafamı çevirdim hala bana bakıyordu ama alınmış belli bir saniye sonra kafasını çevirdi. yani öyle karşılıklı trip attık. hayat ne tuhaf lan. bir kaç ay önce yolları kapatan, konvoyla gezen adamla kırmızı ışıkta birbirimize trip attık. ışte bunlar hep akp'nin oyunu.

  • istanbul'da otel odasında hakkın rahmetine kavuşmuş kişi. gerçek ismi nihat özpolat'dır.

    hayır, istanbul'da evin var, "evlerin" var, mekanın var şeklin var acaba neden otel odasındaydın? yapmayacaktın sefa, o son cigarayı içmeyecektin, o son kokoyu çekmeyecektin. kuruyu suluyu karıştırınca olmadı sefa.

    "arkandan bağıran bunca kardeşin aşık sana sefa reis." o arkadan bağıran kardeşler, ibrahim'in, sahibi cezaevinden çıkınca kaçıp bıraktığı otoparkında bedava bilet alanlar değil mi? geçmiş zamanın parası, ceplerine 20 milyon koyup yanlarına da birer tane roj* verip ellerinde döner bıçakları ile doğubank'a yolladıkların değil mi?

    maç çıkışlarında, altıyoldaki lokalin arkasına çektirdiğin adamları dövenler değil mi kardeşlerin? tribünde davul tokmağı ile karısının, kızının, manitasının yanında dövdüğün çocuklar sana ne yapıyorsun dediğinde ağzını yüzünü dağıtanlar değil mi kardeşlerin?

    iş bilmez gün görmez çoluk çombalağın kalkıp da, karşı tribünden bile severlerdi, herkes saygı duyardı, adamdı reisti fenerbahçenin başı sağolsun dediği kişidir.

    sefa, beşiktaş inönü stadında, açık tribünde amigo yancılığı yapardı. bizim tribünlerdeki amigo adnan'ın yanındaki erkan gibi. daha sonra adı nam-ı diğer arap erkan olur. sonra arap erkan'ın yanındaki yücel gibi. sonra yücel geçti tribünün başına. işte sefa da yol yordam bilmeden beşiktaş tribününde daha yancıyken başa geçmeye çalıştı. bunu tribünden döve döve döve atıp kovdular.

    sonra, sefa'nın babası fenerbahçe'de kulüp üyesidir. bu sebeple sefa bir şekilde kapağı fenerbahçe tribünlerine atar. babadan sebep yönetimi destekler ve bu sebeple yönetim tarafından da semirilir.

    kendisi efsane, lider, tribünlerin saygı duyduğu, büyük amigo falan değildir. kendisi falandır filandır.

    "arkandan bağıran bunca kardeşin" bestesi bile çalıntıdır. ama sefa reis diyen yeni yetmeler bilmezler. kayda geçsin yazıyorum orjinalini ki öğrensin gençler de.

    "arkandan bağıran bunca kardeşin / aşık sana pepe metin"

    efsane tribün liderleri arıyorsan fenerbahçe'de; pepe metin, arap erkan, caymaz, menderes. bunların pislik işleri yokmuydu? vardı. sadece arap erkan hariç. arap en son taksimde kağıt topluyordu. temizdi çünkü. on numara adamdı. zaten tribünden uzaklaştırmışlardı onu.

    velhasılı kelam, çocuk çocuğa göre efsane, gerçek tribüne göre hikaye.

  • özeti eeaaaaaoooooooo olan program. izlemeyenler için aktarayım:

    abdulkerim: şimdi hocccam falan filan yani
    sinan engin: eamaa aaeeooo
    ahmet çakar: aeeaeeeeeeee
    rok: haydaaaaaeeeeaaaaaa
    ertem: arkadaşlar herkes aynı anda konuşmasın!