hesabın var mı? giriş yap

  • sabah yediğim yulaflı kahvaltılık. paketinde lifalif yazıyor.
    ince ince rendelenmiş çiğ yulaf taneleri sanırım. sütle karıştırıyorsun yine küspe; içine şeker, bal vs. koyuyorsun biraz daha tatlı ama yine küspe.

    hanım sağolsun sağlıklı yaşıyoruz, at gibi...

  • az önce biri 50 metre ötemde diğeri üzermde olan patlamalardır. güncelleyeceğim.

    edit 3: arkadaşlar ne diyeceğimi bilemiyorum. allah hepinizden razı olsun. izmir'de ankara'da istanbul'da evin var diyenler, neredesin yardım lazım mı gelelim, yapabileceğimiz ne varsa söyle diyenler, adamın, hatunun dibisiniz. terapi gibi oldu mesajlarınızı cevaplamak. seviyorum sizi.

    edit 2: arkadaşın biri atatürk yazamadığım için eleştirmiş. aratürk yazmışım şimdi gelen mesajla gördüm. kusura bakma dostum, aşağıyı okursan nasıl bir kafayla yazdığımı anlarsın. artık idare et.

    edit: arkadaşlar mesajlarınız için çok sağolun, ben iyiyim. hala inanamıyorum bir tane çizik bile yok. sırayla anlatayım.

    uçuşa gitmek için havaalanına dış hatlar terminali güvenlik kontrol noktasından girdim. kontrolden sonra eşyalarımı toplayıp çantama koydum ve ekip odasına doğru yürümeye başladım. 15-20 metre gitmiştim ki insanların iç hatlar terminalinden bana doğru koştuklarını gördüm. öncesinde silah ya da bomba sesi duymadım. kavga oluyor sanırım diye düşündüm ama koşan insan sayısı o kadar fazlaydı ki silah ihtimalini düşünmeye başladım. derken dış hatlar araç kiralama kiosklarının olduğu çıkış kapısında bir patlama oldu. 20-25 metre kadar önümde. burada gördüklerimi yazmak istemiyorum. sonrasında giriş yaptığım güvenlik noktasına doğru koşarken bi ara gözüm dışarı kaydı ve yerde yatan 5-6 kişi görebildim. bu sadece benim kısıtlı görüş alanımda görebildiğim kadarı. koşarken kendimi atacak bir yer aradım, çünkü bu tip saldırılarda bir tane bomba patlamaz. bir kaç yerde eş zamanlı ya da arka arkaya bomba patlatılır. bunu düşünürken o binada her yerin bomba ile tuzaklanmış olabileceğine artık o sersem kafayla karar verip geldiğim yerden çıkmaya karar verdim. ama dışarıda yatan insanları görünce dışarısının da güvenli olmadığına karar verip kendime en çok nerede korunak sağlayabilirim diye düşünerek xray cihazlarının oradaki polis kulübesine girmeye karar verdim. sonra xray cihazlarının oraya vardığımda orada kolu bacağı yaralanmış insanları gördüm ve hemen oradaki polis kulübesine sığındık. içinde polis yoktu. güvenlik görevlileri zaten fena halde panik, ağlayanları mı ararsınız, amaçsızca koşuşanları mı... sırtımızı kulübeye dayadıktan sonra herkesin bavullarını ve çantalarını toplayıp önümüze yığınak yaptım olası bir diğer patlamada kalkan vazifesi görmesi için. hemen sonra bir kabin memuru arkadaşımı daha gördüm bacağından yaralanmış. siper aldığım yerden çıktım onu getirmek için, iyi olup olmadığını sordum, kocam almaya geliyor dedi. iyi hadi gel geçelim kocan gelene kadar şuraya diyecektim ki cümlemi bitiremeden bir bomba daha patladı dibimizde. tam patlama yerini kestiremiyorum, ya 4-5 metre arkamızdaki xray cihazında ya da sırtımızı dayadığımız polis kulübesinin duvarının arkasında oldu ama dibimde patladığını iliklerime kadar hissettim. ortalık birden toz duman oldu zaten, kulübedeki bütün sandalyeler xray cihazı ve etrafındaki bütün edevat darmadağın bir şekilde etrafa saçıldı.

    bakın arkadaşlar, bu kısmı açıklamakta gerçekten zorlanıyorum. orada bulunan bütün insanlar yara almadan sağlam bir şekilde dışarı attık kendimizi. kimseye bir şey olmadı hala inanamıyorum. bende bir tane çizik bile yok. yemin ederim, bombanın patlamasının değil, benim oradan sağ salimi de geçtim çiziksiz kurtulmama inanamıyorum. dışarı çıktığımda yerde yatan insanları gördüm ve kapalı otoparka attım kendimi. bu entryi de orada yazdım alelacele. sonrasında da geçen bir arabayı durdurup atladım (çok teşekkür ediyorum o duran arkadaşa da, allah razı olsun) ve havaalanından çıktım. şimdi evdeyim.

    mesaj atan tüm arkadaşlara çok teşekkür ediyorum, hepinize cevap yazacağım. kusura bakmayın, kendime gelmem biraz zaman aldı, güncelleme o yüzden bu kadar geç geldi.

  • gidecek başka zaman dilimi bulamamış mı? gelmeseydi, zahmet etmeseydi. biz zaten 19 gün sonra gelecektik. *

  • mantıklıdır. tek maskeyi en başından beri saçma buluyordum. maskeyi bi koluna takıyosun öbür kolda maske yok. tabi yayılır virüs.

  • olay hijyen konusu degil de, bu capta bir firmanin 21. yuzyilda otomasyona gecmemis olmasi beni sasirtiyor. nasil olurda manuel operasyon otomasyondan ucuza gelebilir inanilir gibi degil. tahminim sudur ki. bu uretilen urun satis adetleri cok dusuk olan bir urundur ya da yeni devreye alinan bir urun olabilir. bu nedenle otomatik paketleme hatti yatirimi yapmamis olabilirler. baska mantikli aciklamasi yok.

    edit: az once aklima gelmeyen diger bir ihtimal de bu urunu fason bir tedarikciye urettiriyor olma ihtimali. bence bu cok yuksek bir ihtimal. yani burasi dardanel'in kendi fabrikasi olmayabilir. biraz daha dikkatli bakinca hatta baliklari olceklendiren her hangi bir aparat yok. hattin basindaki iki kadin baliklari olcusuz bir sekilde pakete koyuyor. yan masadaki iki kadin ise her posedi tek tek tartip icine gerekirse balik ekliyor ya da paketten balik cikartiyor. hattin sonunda ise iki kadin pakedin icine iki tane sivi ekliyor. sanirim yag ve su. hattin basindaki ve sonundaki diger islemleri de eklersek ortalama bir hatta 10-12 kisi calisiyor ve dakika da cikan urun sayisi. ortalama 8-10 paket. full otomatik bir uretim hattindan dakika da 40-60 adet urun cok rahat cikar. hem kalite, hem de hijyen le ilgili sikintilar ortandan kalkar. ayrica personelle ilgili sikintilar da biter.

  • şöyle de bir sözü varmış güzide insanın:
    "aldanma insanların samimiyetine, menfaatleri için gelirler vecde
    vaad etmeseydi allah cenneti, o'na bile etmezlerdi secde"
    çok takdir ettim şahsen.

  • gideceginiz sehri ve kalacaginiz gun sayisini belirtiyorsunuz, bu site de size super bir program hazirliyor.

    baslayacaginiz noktadan, orda gecireceginiz sureye kadar gunu en verimli kullanmak icin gerekli hersey gorsel ve yazili olarak hazir. (indirme secenegi de sunmuslar). tabi isterseniz rotada keyfinize gore degisiklikler de yapabiliyorsunuz. baslangic saatinizi vs. belirleyebiliyorsunuz.

    ayrica rotanin maliyetini de kisi sayisina gore hesapliyor. (muze varsa muze girisi, atraksiyon varsa onun ucreti gibi)

    web sitesi : http://www.visitacity.com/

    ornek 1 gunde paris rehberi : http://www.visitacity.com/…y--top-attractions-day-1

  • milli eğitim bakanı mahmut özer’in emriyle, 11. sınıfta okula hiç gelmeyen veya uyuşturucu, bıçakla yaralama dahil disiplin suçundan sınıfta kalan 22 bin öğrenci, hiçbir şart aranmadan 12. sınıfa geçirildi.

    devlet, hapishaneleri okula çevirmeye çalışırken meb okulları hapishaneye çevirmeye çalışıyor.

    uyuşturucudan ve adam yaralamadan atılan adam okula nasıl geri alınır aklım almıyor.
    ondan sonra ekşi sözlükte “öğretmenler fazla maaş alıyor , yazın taş ocaklarında çalışsınlar” demeyi biliyorsunuz. gelin de bu tiplerle uğraşın bakalım okulda.

    kaynak

    edit: ya arkadaş siz gerçekten kafayı yemişsiniz. sistem çökmüş, müfredat desen içi bomboş. müdürler, yöneticiler desen hepsi torpilli, işten anlamıyorlar, despotlar. hepinizin çocuğu einsten… öğretmenler milyon lira maaş alıyor(!) (ki ben 11.000 lira maaşla 6.500 lira kira ödüyorum)
    ama bir tek öğretmenler suçlu öyle mi?

  • sabah erkenden geldi. gece uyku tutmamış, o da yola çıkmaya karar vermiş.

    birlikte kahvaltı yaptık. konuştuk. düğünde takılan altınlardan kalanları falan pay ettik.

    pırlantaları bozdurmak için aldığımız kuyumcuya gittik.

    birlikte aldığımız evin kredisini kapatmış, ipoteğini kaldırmamıştık. bankaya gittik, ipotek fekki için başvurduk.

    adliyeye gittik sonra. 1. aile mahkemesinin önünde yan yana oturduk.

    avukatın kızı rahatsızlanmış, ortağı geldi. "karşı taraf burada mı?" diye sordu bana. "yanımda ya işte," dedim. şaşırdı.

    dava 15 dakika falan sürdü. her ne kadar sakin olmaya çalışsak da şaşkınlığımızdan temyizden feragat etmeyi unuttuk, o yüzden ilamı ancak 15 gün içinde alabileceğiz. avukat da şaşırmış olacak ki o da böyle bir talebimiz olup olmadığını sormayı akıl edemedi. adliyeden çıkarken hala, "sizi, nasıl ayrıldığınızı sağda solda anlatıcam haberiniz olsun," diyordu.

    emlakçıya gidip evin anahtarlarını verdik evi satsın diye.

    şimdi ben ona "karşı taraf" diyorum, o da bana "davacı"...

    hayırlısı olsun...

  • devamında her osuranın yaptığı gibi bülent hanım'ın salağa yatmaya çalıştığı biyolojik felakettir. kendisi etrafa öyle masum masum bakmıştır ki ben izlerken kendimden şüphelendim acaba ben mi osurdum diye.

  • evladin hayirlisini ver denecek durum.
    ya rab sen besle büyüt okut hayata hazirla. o sabahin köründe senin hayat boyu biriktirdiğin parayla taşak kebabi yapma planlari yapsin.
    bunu hesaplayana kadar anami babami gezmeye dunyayi gormeye tesvik edeyim ömür boyunca çalıştınız diyeceğine.
    ayrıca yaşın kaç dostum senin. ana babanin emekli maasiyla geciniyoruz rahatca diyorsun. hic mi iki emekli parasinin ustunde hayalin yok.