ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yeğen sevgisini abartan facebook kızları
-
çoğunun da yeğeninin dünyalar çirkini oluşu yürek dağlayan bir detaydır.
3 bin kayıkla amerika'ya giden berberi sultanı
-
var ya sırf muhalefet etmek için saldırıyorsunuz hemen, her siki biliyorsunuz amk, yok hırçın denizmiş, yok en küçük dalga 4 metreymiş, yok kayık okyanusa dayanamazmış vırt zırt. adamlar yazın gitmiş olm yazın lan, havalar güzelken gitmiş amk. hemen konuşun anlamadan dinlemeden...
türkiye'de kitapların aşırı pahalı olması
-
kesinlikle yanlış önermedir. tabii ki ben de isterim kitaplar birkaç yayınevinin tekelinden çıksın, herkes bassın, rekabet olsun, daha çok kişi ekmek yesin bu işten. bu mutlaka fiyatları da biraz olsun düşürecektir. ama yine de şimdiki fiyatlar kabul edilemez seviyelerde değildir. açıklayayım:
kitap da bir nevi boş zamanları değerlendirme aracıdır. örneğin gidip 2 bira içseniz geçireceğiniz 3-4 saat için 30-40 lira para ödersiniz. ya da güzel bir yemek yiyeyim derseniz size yine 25-30 liraya patlar. maç izlemeye gitseniz yediğiniz içtiğiniz derken yine 20 liraya falan gelir. yani güzel zaman geçirmek gidişi gelişi derken saati 25 liradan aşağıya patlamıyor.
peki diyelim gidip 26 liraya çevirisinin de iyi olduğunu bildiğim şu kitabı aldınız. 550 sayfayı eğer inanılmaz bir okuma alışkanlığınız yoksa 10 saatten önce bitirmeniz zor. saati kaç liraya geldi? 2,6 tl. üstelik aldığınız şey tükenen bir şey de değildi. iyi bir kitap seçtiyseniz tekrar tekrar dönüp okuyabilir ya da başkalarıyla paylaşabilirsiniz. indi mi maliyet yarıya? ( ayrıca internette veya sahaflarda bu fiyatın da yarısına okunabilir ikinci el kitaplar bulmak mümkün.)
yani kısacası sevdiğiniz bir şeyin saatine 2,65 tl vermek size pahalı geliyorsa ya çok çok yoksulsunuz ya da daha yüksek ihtimalle kitap okumakla falan işiniz yok bunu temize çıkaracak bir bahane arıyorsunuz. ama bu devirde okumak istedikten sonra kitaba ulaşmak çok kolay. internette bedava lan en basitinden. bedava ve çok yeni kitaplar haricinde bulamayacağın kitap da yok. indirirsin biraz gözün yorulur ama kendin için yine de faydalı bir iş yapmış olursun. ya da basarsın televizyonunun bilgisayarının düğmesine birkaç saat takılır, uyuşmuş beyninle gider yatarsın. seçim senin.
4 milyar fidanın gerçekten de dikilmiş olması
-
lan şuna inanana acil ve zorunlu olarak matematik dersi verilmesi gerekiyor. 4 milyar sayısının kaç olduğunu bilmiyorlar.
biri gelir "biz 200 kişiyle saatte 1200 fidan diktik, neden olmasın?" der, öbürü gelir "bizim köye 10 bin tane ağaç dikildi, neden olmasın?" der.
4 milyar lan 4 milyar. o dediğin 10 bin tane ağaç var ya, onun gibi 400.000 tane daha lazım. 400 bin tane köy var mı oğlum türkiye'de? baktım 18 bin tane köy varmış. 400 bin köyün hepsine de istisnasız 10 bin ağaç dikeceksin. ya da madem 18 bin köyün var, hepsine istisnasız 220.000 ağaç dikeceksin. kafan alıyor mu?
( ha bu arada, bence şikayet et belediyeyi. sizin köye olması gerekenin 22'de biri kadar ağaç dikmişler. git belediyeye, "her köye 220 bin ağaç dikmişsiniz, bizim köye niye sadece 10 bin tane?" diye sor bakalım ne diyecekler)
ya da efendim neymiş 20 kişilik ekipler varmış. evladım 20 kişilik değil 20.000 kişilik ekip gerekiyor o 4 milyar ağacı 15 senede dikebilmek için. hem de başka hiçbir iş yapmayacak bu 20 bin kişi mesaide, sadece hiç durmadan ağaç dikecek. tüm türkiye'deki belediyelerde çalışan toplam işçi sayısı 148 bin bu arada. her 8 işçiden birisi non-stop ağaç dikiyor demek ki. vay bee.
ayrıca bu lafın ilk edildiği zaman da gezi parkı zamanı, yani 4 sene önce, yani aslında 15 değil 11 seneden bahsediyoruz. 11 senede 4 milyar ağaç dikilmiş, 15 senede yine 4 milyar. sallamasyonun boyutunu ordan anla.
ondan sonra niye akp iktidar oluyor. ya kim olacaktı çarpma bölmeyi bile bilmeyen bu seçmenle?
game of thrones'taki deli kral
-
otorite bağımlısı, çabuk öfkelenen, manyak, zalim, ruhsuz ve psikolojisi bozuk bir diktatördür.
dersten atılırken oluşan ilginç diyaloglar
-
muğla üniversitesi iibf de muhasebe dersinin 3. saati :
- sen ! adın ne senin ?
- inan hocam
- çık dışarı !
- neden hocam ?
- sen 1. saat çok konuştun çık!
- evladım senin adın ne ? arkasındaki ?
- sinan hocam
- sen de çık dışarı
- hocam kafiyeden adam atılırmı ya !
fatih'te yaşanan halk otobüsü kavgası
-
yapilan haksizliga pasif-agresif bi tutumla karsilik verilmis olaydir. motorcu aracina verilen hasarin karsilanmayacagini anladiktan sonra daha fazlasini karsi tarafa vermekten cekinmemistir. hukuk sistemi ve adalet olmayan toplumlarda sikca karsilasilan bir cesit odesme yontemidir.
lost
-
yonca evcimik'in yillar once buyuk spoiler vermis oldugu hadisedir.
(bkz: 8 15 vapuru)
(bkz: oceanic 815)
"okai yamasita kombambama kombamba".
will smith'in chris rock'ı tokatlaması
-
will smith espriye başta gülse de (alttan almaya çalışıyor) karısının yüzünün aldığı şekilden sonra gerçekten de tokadı basıyor.
karısının yüzüne dikkat, bu da reklam arasında will smith'in sakinleştirilmeye çalışıldığı anlar.
will smith'in ödül konuşması...
8 mart 2017 barcelona psg maçı
-
maçı canlı izledim. şu an da tekrarını izliyorum. dakika 87 ve maç 3-1. işin garibi hiç de barcelona 3 gol atacak gibi değil. hala maç 6-1 bitmeyecek diye düşünüyorum. çok acayip.
edit: hakikaten 6-1 bitti. neyse bu maçı zaman zaman tekrar izleyeceğim. bi tanesi eminim ki 6-1 bitmeyecek. imkanı yok çünkü bitmesinin. la maçta barcelona'nın pozisyonu yok. pozisyonu geçtim, öyle bi hava yok. 0-0 biten lecce-cagliari maçı havasında takılıyor milllet. di maria 85.dakikada karşı karşıya kalıp dalga geçiyor. nasıl 5 dakikada 3 gol olur yahu? neyse dediğim gibi izlemeye devam edeceğim. birinde mutlaka olmayacak.
stalk yaparken yanlışlıkla beğenmek
-
bunu en son yaptığımda beğeniyi geri almış, yine de bildirim almasın diye engellemiştim. üstüne hesabımı dondurdum. sonra nasılsa hesabı dondurdum diye uygulamayı sildim. server'lara el bombası da atacaktım ama bulamadım.