hesabın var mı? giriş yap

  • iç anadolu yobazı bu ülkedeki gericiliğin esas kaynağıdır, bu yobazların zihni tarafından ele geçirilmiş şehirlerde hayat akmaz, durur, yıllarca hep aynı şekilde durur. binalar değişir, yollar değişir, cep telefonları değişir ama onlar değişmez ve hayatlarını değiştirmez, üç dört kuşak sonra bile aynı bireyleri üretir ve yobazlıkları sanki genlerindedir, nesilden nesile bozulmadan aktarılır.
    ben bir iç anadoluluyum ve rahatlıkla söyleyebilirim bu ülkenin karanlığını iç anadolu yobazı üretir.

  • aslına bakarsanız, adam da o hareketi yapacağının farkında değil.

    ilk vurduğunda balona, normalde balonun uzaklaşması gerekirdi.

    balon dizine doğru gelince, röveşeta kaçınılmaz olmuş.

    bence balon suçlu.

    müzik ile daha bir güzel olmuş. buyrun!

    edit: imlâ

    edit 2: video bağlantısı ekleme.

  • - kilicini cekmek en son dusunecegin sey olmali padawan..
    - neden ustam, ne guzel renkli isik saciyor, kizlar bayiliyor..
    - radyasyon padawan..
    - gercekten mi ustam?
    - evet, efendi yoda'yi biliyor musun?
    - tabi ustam..
    - eskiden yesil degildi..

  • mesele sizin ne kadar üzüldüğünüz değil, kaybeden kişinin ne kadar üzüldüğü. giden can, kalan için ne ifade ediyorsa - evlatsa evlat , dostsa dost - yarattığı yıkım da doğru orantılı oluyor. evlat dediğiniz şey bir insan olmak zorunda değil. insan olsa, bu defa da biyolojik bağ ararsınız. hem kimin neye ne kadar üzülmesi gerektiğini belirleyecek had ve hakkı kendinizde nasıl buluyorsunuz?

    bence ıslah edilmesi gereken sizsiniz.

  • kariyerinin sonlarına doğru 6. şampiyonluk yüzüğüne ulaşmak için var gücüyle çalışan kobe bryant yaşadığı sakatlık sonrası öfkesini, hüznünü ve hayalkırıklığını facebook'taki hesabından paylaştı. bryant'ın facebook'a yazdığı mesajı şöyle:

    “bu saçmalık! yaptığım onca çalışma ve fedakarlık, daha önce milyonlarca kez yaptığım tek bir hareketle pencereden uçtu gitti. yaşadığım hayalkırıklığı katlanılamaz. kızgınlığım şiddetli bir öfke oldu. bu şey neden oldu, neden benim başıma geldi ki? hiçbir mantıklı açıklaması yok. şimdi 35 yaşımda bu sakatlıktan geri dönüp eskisi kadar veya eskisinden daha iyi bir oyuncu mu olmam gerekiyor? bunu nasıl becereceğim? hiçbir fikrim yok. bunun üstesinden gelecek sürekli bir isteğe sahip miyim? belki artık bir sallanan sandalyeye oturup kariyerimle ilgili anıları hatırlamalıyım.

    belki de benim kitabım böyle bitecek. belki zaman beni mağlup etti.... belki de mağlup edemedi.

    şu anda sabahın 3:30'u. ayağım ölü bir ağırlık gibi hissediyor, kafam aldığım ağrı kesicilerden dolayı dönüyor ve gözümde uyku yok. içimi döktüğüm için beni affedin ama eğer bunu yapamayacaksam sosyal medyanın ne anlamı var ki? içimi dökmek iyi hissettirdi. bu sakatlığın başıma gelen en kötü şey olduğunu belirtmek...çünkü tüm bu iç dökmeden sonra gerçek bir bakış açısı ortaya çıkıyor. dünyada kopuk bir aşil tendonundan daha büyük sorunlar, mücadeleler var. kendine acımaktan vazgeç, bir umut ışığı bul ve her zamanki aynı inançla aynı güdüyle ve inançla çalışmaya başla.

    bir gün yeni bir kariyer yolculuğu başlayacak. ama bugün o gün değil.

    “beni bir ayıyla kavga ederken görürsen, ayı için dua et”. bu lafı her zaman çok sevmişimdir. bu “mamba mentalitesi”dir. biz pes etmeyiz, sinmeyiz, kaçıp koşmayız. dayanırız ve fethederiz.

    uzun bir mesaj oldu biiyorum, ama facebook'ta içimi döküyorum. belki şimdi gerçekten biraz uyuyabilirim ve yeni bir mücadelenin ilk adımı olacak olan yarınki ameliyat için heyecanlanabilirim. sanırım sezonun geri kalan kısmında artık “coach vino” olacağım. takım arkadaşlarıma inancım tam. başladığımız işi başarıyla tamamlayacaklar. hepinize dualarınız ve desteğiniz için teşekkürler. her zamanki gibi kucak dolusu sevgiler.

    mamba gider...''

    totemsporda bu şekilde çevrilmiştir. gerçekten insan okurken duygulanıyor. adamın içindeki hırsı, kazanmak duygusunu, ruhunu iliklerinizide hissediyorsunuz. eğer az çok sporla uğraşıp kazanmak için birçok maça çıktıysanız onu belki biraz daha anlarsınız ki bu adamın hırsı öyle halı sahada ya da basketbol sahasında arkadaşlarınızla maç yaparken ki hırs değil. adamın amacı nba tarihinin en iyisi, en yenilmezi, en dominantı olmaktı.

    belki de kimseye söylemiyordu ama bu yıl şampiyonluğa inanan takımdaki tek insandı, hedefi kobe kim herkese göstermek ve kimsenin favoriler arasında göstermediği lakers'ı önce playoff'a sonra da şampiyonluğa taşıyacaktı. bundan 5-10 yıl sonra tıpkı jordan'ın nba geri dönüşünde efsaneleştirildiği, hasta hasta 40-50 sayılık maçlar oynadığı gibi , kobe'nin hayat hikayesi anlatılırken playoff yapamaz denen takımı 8. sıradan son anda playoff'a taşıdı ve önce batı 1.si eledi ve 8. sıradan şampiyonluğa giden takım oldu diyeceklerdi. gerçekten üzücü.

  • bir insanla tek vücut olamamak , senin paran, senin araban, seninkiler gibi kopukluklar olduğu sürece insanlar boşanır,
    evlilik tek vucut olmaktır gerçekten. insanlar internet, tv gibi nedenlerle sürekli hayali ilişkilere özeniyor ilk başlarda güzel giden ilişki, zamanla kişiler gerçek yüzlerini gösterdikçe dağılıyor.

    saçma sapan evlilik adetleri yüzünden gerek kendi özentisi, gerek ailesinin ısrarı yüzünden kızlar hep bir prens bekliyor. pahalı ev eşyaları, pahalı takılar bir kere evleniyorum saçmalığı vs borç harç ile evleniliyor. gelinler ya da damatlar eve gelen dangalak misafirlere saçma sapan eşyalarını gösterip bununla hava atmak istiyor. sosyal paylaşımda kendilerini prens ve prenses gibi gösterip çevresine bunu paylaşmak tek amaçları oluyor.

    sonradan hayatın, evliliğin başlaması ile aylar önce gelinliğiyle ya da damatlığıyla olan çiftin karşısında atletle, pijama ile oturduğunu gece horladığını gören çiftler o hayal aleminden çıkıyorlar. evet evliliği düğünden, yılışık sevgi gösterilerinden sanan çiftler en kolayından birbirlerinden vazgeçip boşanıyorlar. sonuç o artık tanıdığım kişi değildi oluyor.

  • kaldı ki kürdistandaki elektrik kesintisini neden t.c. devleti yapsın? kürdistanda elektrik kesiliyorsa kürdistan devletinin işidir.

  • off hangi birini anlatsam bilemedim... anadolu lisesi hazirliktayim... kasim sonu falan, kabanim yok incecik bir hirka ile gidip geliyorum okula. o zamanlarda benim askeriyede pilot olan kuzenim bizim memlekette calisiyo. bize gelicekmis yemege (annem babam ayri, ben annemle yasiyorum, o da yemege gelirdi arada bize ). otobusten indim, yagmur yagiyo, eve yuruyorum. bi araba durdu, sen napiyosun bu yagmurda dedi, eve gidiyorum dedim, kaskati olmusum soguktan. bin arabaya cabuk dedi. bana cok guzel bi kaban almisti, ortaligi ayaga kaldirmisti. bu cocugun nasil kabani olmaz bana nasil soylemezsiniz diye. 1-2 yil sonra diyarbakir’da sehit oldu, bana hayatimin en buyuk travmalarindan birini yasatti orasi ayri. keske gorebilseydi bugunlerimi.

  • ölüm öncesi can çekişme durumudur. yaşamsal fonksiyonların koordinasyon bozukluğu ve kişinin adım adım ex olmasına gittiği sürece verilen isim. kimilerinde birkaç dakika, kimilerinde günler sürebilen bi olaydır. nükleer patlamalar hariç bütün ölümlerde bulunur. bu süreçte solunum, dolaşım ve merkezi sinir sistemlerinde kritik değişiklikler meydana gelir.
    agoni evresindeki hasta durgundur, gözler tek noktaya odaklanmış, yüz solgundur.dudaklar morarır, alt çene düşer. kalpte ritim düzensizliği oluşur. vücut soğumaya başlar, pupiller dilatedir yani ışık refleksi kaybolmuştur. solunum yavaş ve hırıltılıdır. el ve bacaklarda istemsiz hareketler olur. bu dönemde çoğunlukla bilinç kayıptır ama bilincin açık olması da ihtimaller dahilindedir. istemli davranışlara hakimiyet sağlayan çizgili kaslar işlevselliğini kaybettiği için idrar, gaita ve erkeklerde meni sıvısı açığa çıkar.
    agoni'nin sonlarına doğru bu düzensizlikler kaybolabilir bilinç açılabilir, canlılık yeniden kazanılmış gibidir ancak bu bir yanılgıdır, bu son hareketlenme kişinin artık ölüme daha da yakın olduğunun göstergesi ve son canlılık kırıntılarıdır.