ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları
-
garsonun tam calkalamadigi ayrana pipeti saplayip onune birakmasi. hepsini izlemek bisey diyememek
sözlükçülerin instagram sayfaları
-
sözlükçü kardeşlerimizin belki karı kız düşer umuduyla son çare burada kendilerini afişe etmelerini hayretle izlediğim über bir başlık. profillere de üşenmiyorum bakıyorum ha, hepsi adeta hava ile çalışan özgüven makinaları koçlarım benim yürüyedurun.
ölen kişiden geriye kalan en hüzün verici nesne
-
babam öleli henüz 20 gün olmuştu.
babam öldüğünde hastanede yoğun bakımda yatan anneme bu durumu söylemedik.
cenazeden bir hafta sonra annemi taburcu ettiler çünkü yapacak bir şeyleri kalmamıştı.
annem evde bir hastane yatağında solunum cihazıyla yatıyor
ben, kardeşlerim ve bakıcısı hep çevresindeyiz.
bir gün ablamı çağırdı yanına büyük bir telaşla ve dedi ki
"yarın perşembe yumurtacı gelecek, yumurta alın ondan
mutfakta cüzdanım var ve içinde 20 tl para..."
oysa yarın çarşambaydı.
kimse bu siparişi dikkate almadı tabi, çünkü daha önemli kaygılarımız vardı.
artık günleri de karıştırıyor, bilinci gidiyor yavaş yavaş dedik.
"tamam sen merak etme" deyip annemi geçiştirdik.
sonra bu mevzu unutuldu haliyle...
bundan dört gün sonra bir cumartesi sabahı annemi de kaybettik.
annemin ölümü üzerinden iki ay geçmişti evdeki eşya, mobilya,
anne babama ait kıyafetleri birilerine vermek için toplamaya başladık.
işte o gün mutfaktaki bir çekmecede anneme ait
eski, siyah, annem kadar yorgun görünen o küçük el çantasını gördüm.
elim istemsizce çantaya gitti. küçük çıtçıtını açıp açmamakta tereddüt ettim
ama sonra açtım.
içi boştu, sonra çantanın içindeki küçük ceplere soktum parmaklarımı.
elime bir şey değdi. çıkarıp baktım. 4'e katlanmış bir 20 tl...
gözlerimden yaşlar boşandı.
annem 3 aya yakın hastane, yoğun bakım hastalığıyla uğraşıyordu
ve o cüzdandan uzaktı ama içindeki o 20 lirayı hatırlıyordu.
o cüzdan ve arasından çıkmış 20 tl artık benim evimde.
onu yakında çerçeveletip evimin mutena bir köşesine asacağım.
66 yıllık bir evlilikten sonra 24 gün arayla ve
babamın ölümünden haberi olmadan ölen annem gideli bugün tam 4 ay oluyor.
ve bu benim annesiz ilk anneler günüm.
canlı canlı fare yutan kız
-
umarım ev faresidir çünkü dışarda içine ne koyuyorlar belli değil.
içinde yağmur sesi olan şarkılar
koronavirüs sebebiyle istifa eden doktorlar
-
nedense çok kızamadığım doktorlardır.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
yıllar önce, evde yiyecek hiç bir şey olmadığından ve dolayısıyla acıkan küçük kızın komşuya giderek;
''ekmeğiniz yoksa ekmek alayım ayşe teyze'' demesi.
bu olay her anlatıldığında beni gözyaşlarına boğan çocukluğum.
trafikte tartıştığı kişiye arabayla çarpmak
-
mevcut şartlarda o durumda yapılabilecek en temiz hareket.
arkadaşı doğru kararından dolayı tebrik ediyorum.
rüya gördüğünü fark edince rüyasına hükmeden insan
-
çevresi tarafından "çok tuhafsın" denilerek dışlanan insandır. bir keresinde rüyada olduğumu anlayınca, kendimi 5. kattan atıp atıp tekrar uçarak yukarı çıkıyordum. "ehe ehe çok zevkli lan" deyip baya bir coşmuştum.
bir de rüyada silahla tehdit edilme sahnem vardı. tam trol işiydi. adam silahı doğrultunca "uyanıcam olum birazdan" gibi bir tepki vermiştim. adamın boş bakışları hala aklımda.
benim gibisine de yaramıyor böyle şeyler.
(bkz: kendi rüyasını trolleyen insan)
15 temmuz yunan harbinden bin kat büyüktür
-
herşeyi atatürk'e dayandıran birinin açıklaması. o kadar rahatsız ki atatürk'ten kazandığı savaşların bile kaybedilmesini istediğini daha önce duymuştuk. o yüzden bu adamı gündem yapmayı bırakın, zaten kimse hatırlamayacak kendisini.
tuvaletten çıkan kızın sıradaki kıza gülümsemesi
-
anlam veremediğim bir gülümsemedir.
eheh sıçıyodum seni de beklettim kusura bakma gülüşü galiba. yine de çok enteresan.
msn hatıraları
-
avatar kısmına ''resim mesim yok,sonra aşık oluyonuz'' şeklinde yazı bulunan fotoğraf yükleyen insanlar vardı.