hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • komşu oğludur. üniversiteyi ilk yılında kazanmıştır, bitirdiği sene askere gidip gelmiş, geldiği gibi işini bulmuştur. iş yerinden eli yüzü düzgün bir kız bulmuştur, seneye yaza da düğünleri olacaktır. sen de hala bilgisayarın başında oturdur. biz hep ellerde görürüzdür zaten böyle şeyleri. biz bu dünyaya baki değilizdir oğlum, bak yaşıtlarımız kaçıncı torunlarını seviyordur. işlerinizin yoluna girdiğini, dünya gözüyle mürüvvetinizi görmek istiyoruzdur.

    allah belanı versindir komşu oğlu. mahvettin beni komşu oğlu!!!

  • ben youtube’u televizyonumdan izliyorum.oradan nasıl engellenir acaba?

    sana soruyorum sana çok bilmiş adblock kullanan arkadaş.

  • alışıldık bir durum. şu sıralar işyerinde bulamamalarına da alışmaya çalışıyorum. güvenlik görevlimiz, kuryeyi üst kata yönlendirip diğer ziyaretçilerle ilgilenmeye başlamış. kurye kaşla göz arasında "alıcı adreste bulunamadı" etiketini yapıştırıvermiş bankoya. bereket ki güvenlik görevlisinin alnına yapıştırmamış.

  • geçtiğimiz 1 yıl sonunda ilaçla tedavi edilebildiğine emin olduğum hastalıktır.

    korkmayın, endişelenmeyin ve sabırlı olun. doktorunuzun dediklerini harfiyen uygulayın ve ilaçları alma konusunda disiplinli olun. sonunda iyileşeceksiniz.

    er ya da geç...

    kriz dönemlerinde sakin olun ve şunu unutmayın, size hiç bir şey olmayacak. istediği kadar kalbinizi sıkıştırsın, göğsünüzü ağrıtsın, başınızı döndürsün, dizlerinizi kessin. hiç bir şey olmayacak! onunla dalga geçin, vay be ne biçim şey lan bu 100 km koşmuş gibi hissediyorum diyin, hatta üzerine gidin abartın, anam ölecem lan diye geyik yapın onunla. ama ne olursa olsun şunu unutmayın sonunda size hiç bir şey olmayacak ve iyileşeceksiniz.

    er ya da geç...

  • 1756-1763 yılları arasında vuku bulmuştur. başlangıçta olay yalnızca avusturya ve prusya gibi kardeş iki milletin kurduğu farklı devletlerin arasındaki iktidar savaşı olarak başladıysa da sonradan olaya fransa, rusya ve isveç'in de dahil olmasıyla kıta avrupasındaki çıkarlarını tehlike altında gören ingiltere'nin de güç dengesini sağlayabilmek için katılım gösterdiği ve neticesinde en karlı devletin ingiltere çıktığı savaştır. prusya kralı ii. friedrich'in saldırgan tutumlarından çekinen varissiz avusturya'nın (kralın ölürken sadece kızının olmasından dolayı veraset savaşı çıkmıştır bu sırada) yanına fransa, rusya ve isveç'i çekerek kendine yer edinmeye çalışan o zamanların yeni yetme devleti prusya'ya karşı üstünlüğünü ispatlamaya çalışmak istemektedir. ancak kıta avrupasında her zaman bir güç dengesi olması gerektiği düşünen ingiltere olaya müdahil olur ve prusya'nın ağabeyliği rolünde bi görünür. savaş baştan sona ingiltere-prusya üstünlüğünde geçmiştir.
    neticesinde ingiltere-fransa arasında paris antlaşması-1763, avusturya'yla prusya arasında hubertsburg antlaşması-1763 imzalanmıştır ve şu durumlara yol açmıştır;
    1) ingiltere fransa'nın sahip olduğu sömürgeleri (kuzey amerika ve hindistan) ele geçirir. gerçi neticesinde bu sömürgelerde vergi artışı yapar ingiltere ve tepki olarak 13 koloni birleşerek ingiletere'nin sömürgesi olmaya karşı başkaldırırlar kuzey amerika'da. (bkz: versailles barış antlaşması)-1783
    2) prusya güçlü devlet arasında yerini alır ve sonradan 1871'deki bismarck'ın birleşik almanya politikasının temeli atılır.
    3) fransa güç kaybeder ve fransız devrimi'nin yolu açılır. devletin iflası açıklanır bir bakıma.

    dönemin kralları:
    prusya: ii. friedrich
    ingiltere: ii. george
    fransa: lui
    rusya: çariçe tsaritsa ve ii. petro

  • "...bi de uçlarına taramalı tüfek takarız kimse bize saldıramaz...cuv cuv cuv!" diye devam eden umut sarıkaya karikatürü.

  • birçok farklı dava kapsamında uzun süre tutuklu kalmış subayların konuk olduğu program. açıp izlemenizi tavsiye ederim. bomba gibi bir yayın olacak gibi duruyor.

    konuklar:

    emekli koramiral kadir sağdıç
    emekli tümamiral semih çetin
    emekli binbaşı levent bektaş
    emekli deniz kurmay albay ali türkşen
    emekli kurmay albay eray güçlüer
    emekli kıdemli albay prof. dr. tayfun uzbay

    özellikle semih çetin öyle şeyler anlatıyor ki, zamanında birilerinin savcılığını yaptığı davalar sayesinde kimlerin hangi görevlere nasıl getirildiğini, nerelere nasıl sızdırıldığını görmemizi sağlıyor.

    edit: hepsi adeta birer galaksi olan komutanları yayına çıkarıp 3 kuruşluk aklıyla sürekli konuşmalarını kesen ahmet hakan'ın çirkinleştirdiği yayın.

    karşındaki adam tayfun uzbay!! ve bu adam 'ben şizofreninin tedavisini buldum, milyarlarca dolarlık bir sektörü tehlikeye attım, bundan dolayı beni tutuklamış olabilirler diyor.' ahmet hakan efendi de 'sadede gelelim' diyor. yahu bu bilgi bile fetö denen şeyin yalnızca fethullah gülen'e bağlı bir grup insandan oluşmadığını, arkasında çok daha büyük küresel güçlerin olduğunu ortaya koyuyor.

    sen ne biçim gazetecisin, ne biçim televizyoncusun be adam? böyle bir bilgiyi sen nasıl geçiştirebiliyorsun? yazıklar olsun.

    edit2: 3.5 yıl yok yere tutuklu kalmış ali türkşen 'bunların bir amacı vardı bizi de onun için harcadılar, ben hakkımı helal ediyorum' diyerek noktayı koymuştur. sonrasında söylediklerini de burada yazmaya bile yürek yetmez. bu memleketi böyle adamlar kurdu, böyle adamlar yaşatacak.

    edit3: simbolmina'nın uyarısıyla linki değiştiriyorum. programın tamamı için: *

  • bir davutoğlu ifadesi. selahattin kendisine selahattin eyyubi'yi hatırlatıyormuş. selo başgan ise "kudüs musevilerin kutsal mekanıdır" demiş. ahmet'ciğim de gönül koymuş, bu yüzden artık ona selahattin demeyecekmiş.

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28894702.asp

    bu da selahattin'in sandalyeden düşüren cevabı:

    https://www.youtube.com/watch?v=xydab7ght3i

    ___
    edit: 'birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan şu günlerde' selahattin demirtaş türkiye siyasetine ilaç gibi geliyor. tüm kesimleri kucaklıyor, ezilenleri savunuyor, emeği, barışı, özgürlüğü temel alıyor. zira türkiye'nin bunlardan daha acil sorunları yok. karizması, özgüveni, espri yeteneği malum zaten. ancak bu adam ve partisi iktidar olmaya oynamak yerine barajı geçme kavgası veriyor. enteresan memleket dostlar.

  • tuzlasporlu futbolcunun ayağına basıp, bir de tükürmüş sonra da umreye gidip instagramda fotoğraf paylaşmıştır. adam ülkedeki müslümanlığı bir hafta içinde özetledi. helal olsun.

  • öğrenilebilir hayati yeti.

    bir insanın kendini her haliyle kabul edebilmesi sevebilmesi, özelliklerine başkalarının ne düşüneceği odağından değil, kendi mutluluğu odağından yaklaşabilmesi, kendiyle yüzleşmekten çekinmemesi olarak özetlenebilir.

    özsevginin öğrenilebilir olmasını da şöyle anlatabilirim, sevgi kaynağı olan anneden kendimizi sevmeyi öğreniriz. bunun sınırı da anne rahmine düşülen ilk saniyeden 6 yaşını doldurana kadardır. bu süreçte bilinçaltında koşullu ve koşulsuz sevginin ilk kayıtları tutulur. yani çocuğu "bir şeyleri yaptığı için" değil, "bir şeyleri yapmasına rağmen" ve "var olduğu için" sevmekten bahsediyorum. 6 yaşından sonra ne yazık ki zaten rekabet ortamına girdikleri için çocukların koşulsuz kabul edilmesi de zorlaşıyor, çünkü ebeveynler de yarıştalar.

    yetişkinlikte özsevgi sadece kendinle yüzleşmekle olabilecek bir şey. kendinle yüzleşmek, olduğun şeyi kabul edebilmek çok önemli basamaklar. tabii ki palaları alıp amazona dalar gibi kendinize dalmanın da alemi yok, yavaş yavaş ama objektif şekilde ilerleyebilmek önemli.

    özsevginin olmadığı yerde özşiddet var ne yazık ki, bağımlılıklar var. insanın bir şeylere tutunma isteği ve çabası, ardında sevgi olmadığında ne yazık ki sadece tutunmaya dönüştüğünden şablonlara takılıp kalıyor insan. o andan itibaren her tür bağımlılığı telaffuz edebiliriz. hatta spor ve fiziksel görünüm, sağlıklı beslenme bile bağımlılığa dönüşebilir. sevgiyle yaratılan her şey zaten bağlılıktır ve kendine ait bir gücü vardır. ne olursa olsun bağlar sonsuza dek uzasa da kopmaz. bağımlılık ise kırar, döker, şablona uymayan her kenarı kesip atar.

    özsevgi çok önemli bir sınır çizer aslında hayatımıza. hani şu anda herkes kırılıyor ya sevgisizlikten, kimsenin kimseyi gerçekten sevmediğine dair girdilerden sözlük bile infilak etmek üzere? hah işte bunların hepsi bu özsevgisizliğin sonucu. iki soru var, hayati önemi haiz:

    -kendini sevmeyen insan kimi sevebilir?
    -kendini sevmeyen, kendiyle kalamayan insanla kim kalabilir?

    bir insanın kendine beslediği sevgiden daha fazlasını alması mümkün değildir. çünkü kendini sevmeyen insana asla samimi gelmez (içerde dönen soru: ulan ben bu kadar sevilecek insan değilim, bu beni niye seviyor?). çoğunlukla insanların kendine sorduğu, hezimet sonrası sorusu da şudur: "annem bile beni sevmedi, beni kim sevsin?" ne yazık ki birçok insan bu soruyu sorduğunu bilmez; ne sesli, ne de sessiz...

    yine bir insanın kendine beslediği sevgiden fazlasını vermesi de mümkün değildir. kendini kabul eden sakin ve sevgi dolu bir insanın, kendini kabul etmeyen ve sevemeyen biri tarafından -tüm kaynaklarıyla sevse bile- sevildiğini hissetmesi mümkün değildir. çünkü sevginin sınırından sonrası şablondur. kendini çok seven insan şablona sokulmayı kabul etmez.

    en çok yaşanan şeylerden biri de özşiddetin "güvenli alan" olmasıdır. özşiddet dediğimiz şey çok sinsidir, bir hastalık gibidir ama belirti vermez. öfkeyle, şikayetle kendini göstermeye çalışsa da genelde "kendini yok etme eylemleri" denen şeylerle görünür olur: tırnak yemek, elleri kemirmek, saç yolmak, bağımlılıklar (sigara, alkol, uyuşturucu) ve dahi dövme yaptırmak. hepimizin az ya da çok yaptığı şeyler bunlar. güvenli alanınız alışık olduğunuz şeydir, kendinizi güvende hissedersiniz. yani kendinizi rahat hissettiğiniz şekilde kendinize davranırsınız. içte kendine vuran birini okşarsanız bundan asla yetinmeyecek, siz ona vurana kadar uğraşacaktır. vurursanız yürür, okşarsanız kendine vuracak başka birini bulacaktır. kendinizi bu insanın yerine koyun, çevrenizdekileri bu gözlükle bir tarayın... gördüklerinize inanamayacaksınız.

    uzun sözün özü: kendine sevgiyi bardakla veriyorsan kovayla verilen sevgiden de yalnızca bir bardak alabileceğini bilmen lazım. bardağı atıp kovayı kullanmak da bir süreç sonunda mümkün. ve hiçbirimizin annesi bizi olduğumuz gibi sevmedi, kabul edelim. yine de bizim bunu yapamayacağımız anlamına gelmez.

    sevgiler

  • freud'u mezarında ters çevirecek kadar baba düşkünü oğlumla oynarken, birden içimde aşkım kabarıyor, dağları denizleri aşıp coşuyor.
    bitter: özgür ben bu hayatta en çok seni seviyorum biliyor musun?
    özgür: teşekkür ederim anneciğim, çok iyisin. ben de en çok babamı seviyorum.

  • başlığı bir arkadaşım adına açıyorum, uzun hali ve içeriği;

    "6 yaşındaki yeğenimin ve ananesinin ölümüne sebep olan katilin suçuna itirazı

    26 haziran pazar günü saat 15:00 civarında mudanya'da alkollü araç kullanan burak ulga, aracıyla teyzem ve yeğenime çarpıp ikisinin de ölümüne sebep oldu. daha önce alkollü araç kullanımı sebebiyle iki kez ehliyetini kaptırmış olan bu şahıs, kaza sonrası iki kez alkolmetreye üfleyip 0,88 promil alkollü çıkmıştır. kendisi daha sonra alkol testine itiraz edip kan testi yaptırmak istemiş ve kan testi olaydan saatler sonra yapıldığı için temiz çıkmıştır. bu kişi bursa'daki ulga avukatlığın sahibinin oğlu olduğu için kazadaki suçundan bir şekilde sıyrılmaya çalışacağından ve ne yazık ki kurtulacağından endişe duyuyoruz. lütfen sesimizi duyun ve bu caninin alabileceği en ağır cezayı alması için girdiğimiz hukuk yarışında bize destek olun. konuyla ilgili uzmanlığı olan kişilerin yorumlarına ve tavsiyelerine de ihtiyaç duyuyoruz. "

    haber linki
    haber linki
    haber linki

    tweet

    edit: arkadaşlar destekleriniz için teşekkür ederim. aldığım mesajlarda alkol için kan testi kaç saat sonra yapılırsa o saatle orantılı olarak promile ekleme yapıldığını iletti arkadaşlar. bu bilgiyi burada da paylaşmak istedim.