hesabın var mı? giriş yap

  • arkadaslar herkese iyi gunler. kampanyanin amacini hemen belirteyim. yukarida belirttigim tarihler universite sinavlarinin olacagi tarihlerdir ve ben dahil cogu aday o gece zar zor uyuyacak , akabinde ise davulcu tarafindan uyandirilip tahminen uykusuz kalacak , bu da sinavdaki performansini dusurecek , haliyle gelecegiyle oynayacaktir. su dort gunun sabahinda ramazan davulcularinin anlayisli olmasini bekliyorum. kimsenin hayallerimizin yikilmasina sebep olmaya hakki olmamali , tesekkurler.

    edit : ikamet ettiğiniz semtin belediye başkanına ulaşarak(sosyal medya ya da yüz yüze ya da herhangi bir yöntem ile) en azından bir bilinç oluşturabilir , etkili olabiliriz. davulcularla birebir konuşmamız belki de etkili olmaz ama semtte nüfuzu olan bir ismin böyle bir duyarlılığı yayması biz semt sakinlerine göre daha kolay olacaktır. bir arkadaşımız edirne belediye başkanına sosyal medya üzerinden ulaşmış ve başkan da sağ olsun uyaracağını belirtmiş. bunun gibi örnekler çoğalırsa az da olsa insanlara faydamız dokunur diye düşünüyorum. herhangi bir şekilde yetkili isimlere ulaşma şansınız mevcutsa rica ediyorum onları bu konuda bilgilendiriniz. destek veren herkese sonsuz teşekkürler.

  • acemliğin daha ilk haftası... eğitim çalışmaları başarıyla (!) sürerken bölük çavuşu koşturarak gelir. düdüğünü çalıp bölüğü sıraya dizer, önden dokuz sıra çömelir:

    -arkadaşlaaaar! aranızda metin toç diye biri varmış. tugay komutanımız acilen onu görmek istiyor.
    430 kişilik bölükten çıt çıkmaz.
    -metin toç diye bir yok mu aranızda?
    ...
    -metin koç var mı?
    ...
    -metin diye biri var mı?
    ...
    mete koç? soyadı toç, koç ya da yoç olan biri?
    ...

    20 dakika sonra aynı çavuş elinde bu kez bir kağıtla gelir.
    -arkadaşlar, içinizde macintosh kullanmayı bilen var mı?

    tugay komutanının bilgisayarında bir sorun çıkmış, kısa dönemler arasında mac'den anlayan biri vardır deyip bizim bölüğe sordurmuştur. tabii tugay komutanının macintosh'u çavuşa ulaştığında ete kemiğe bürünüp metin toç olmuştur.

  • - oğlum gülten teyzengil geldi, bak içerde oturuyorlar, bir hoşgeldin de yavrum...

    - ya istemiyorum anne işim var ya...

    - oğlum bak, "ayten hanım'ın oğlu da ne yabaniymiş, gittik de bir hoşgeldin demedi" derler... hadi yavrum.

    - öffff ya.... demiycem hoşgeldin...

    - oğlum bak ayıptır, bi' hoşgeldiniz de sonra yine odana gelirsin... kaçmıyor ya bilgisayarın.

    - fak yu!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

    - ney?

    - fak yu!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

    - oğlum ayıp fak yu denir mi anneye?

    - ya git.... fak yu!!!!!!!!!!! fak yu!!!!!!!!!!!!!!!! fak yu!!!!!!!!!!!!!!!!!

    - hımmm.... korkarım bu haftasonu cezalısın bayım... ayrıca tam iki gün boyunca çöpü sen dışarı çıkaracaksın ve bayan vilyıms'a bahçesini düzeltmesinde yardımcı olacaksın... belki sana bu iş için küçük bir de ücret verir ve cefri'yle birlikte o çok istediğin ağaç ev projesini hayata geçirebilirsin... ne dersin?

    - aman allahım... ingilizce küfredince annem şoka girdi... anam... anam... talihi saçlarından kara çileli anam... kendine gel canım anam.... ne oldu sana?

    - dont argü vit mi, yu lidil pank!

    - ühühühühühüh....

  • belli ki kendi kendine çekmiş çocuk gerizekalının teki de bulup yaymış. ulan hanginiz ayna karşısında saçma sapan hareketler yapmadı ben 25 yaşındayım ben bile yapıyorum halen. çoğu kişi de öyle. gece 2 gibi gelen yakışıklılık hissi gibi bir şey olsa gerek.

  • niye ? çünkü devletin eksiğini oy verenlerine göstererek devleti müşkül duruma düşürdü. en ufak oy kaybına tahammülü yok tabi yönetenlerin.

  • baba - alo kızım nasılsın?
    as - iyiyim baba, sen nasılsın?
    baba: iyiyim kızım ben de
    as: valla iyi olduğuna şüphem yok annem 2 haftadır benimle çünkü
    baba: ahahaha eşşeğe bak ne yapayım kızını benden fazla seviyor demek ki
    as: baba maaşımın yarısını sana vereyim ne olur çağır artık annemi :(
    baba : mal varlığımı üstüne yapayım sende kalsın

  • 1986 yılında antalya’da bir komiseri öldürerek "katiller kulübü"ne katılan süleyman aktaş, akıl hastası olduğu gerekçesiyle beş yıllığına akıl hastanesine gönderildi. aktaş’ın tek’de elektrik teknisyenliği yaptığı dönemde 30.000 voltluk elektriğe kapılarak akli dengesini yitirdiği iddia ediliyordu.taburcu edildikten sonra memleketi denizli’nin bozkurt ilçesinin çambaşı köyüne yerleşti. aradan geçen üç yılın ardından adam öldürme dürtüleri tekrar hareket geçti ve köyden dört kişiyi öldürdü. ancak bu sefer yeni bir stil bulmuş, kurbanlarını kafalarına ve gözlerine çivi çakarak öldürmüştü. tekrar manisa ruh ve sinir hastalıkları hastanesi’ne kaldırılan çivici, yakalandıktan sonra polise verdiği ifadede "çivi görünce dayanamıyorum, insanların kafalarına çakasım geliyor" demiş ve bir süre sonra hastaneden kaçtığında köy nüfusu, korkup kaçan insanlardan dolayı bin beş yüzlerden beş yüzlere kadar düşmüştü. çambaşı halkının nüfusu ancak, süleyman aktaş’ın taburcu edileceği korkusuyla, hakkında 2000 yılında verilen "ömrünün sonuna kadar gözetim altında tutulmalıdır" raporundan sonra eski sayısına ulaştı.