hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.

  • kurnazca bir laf. öpüşmenin aslında ahlaksızca olduğunu ancak tahammül ettiklerini demeye getiriyor. o meşhur hoşgörüleri gibi bir şey, yani yaptığınız şey için aslında sizi öldürmemiz gerekir ama yaşamanıza izin veriyoruz büyüklüğü.

  • birinin çıkıp acilen yalanlaması gerekn iddia. yemin ediyorum sinirden kendimi sevicem şimdi.

    yahu bu kadın ne iş yapar? programının vasfı nedir? günde 3 saat boş muhabbet etmek için bu kadar para alabilir hale nasıl geldi bu kadın?

    komik desem değil. eğlenceli desem değil. yeri doldurulamaz desem değil. eğitici desem değil. faydalı desem değil. bir bok değil ulan! günde 50.000 lira nedir yahu?

    kriterlerin ne? e hadi siz bir çay için demek için bu kadar para nasıl kazanabilir bir insan?

    sümeyyenin maaşından sonra en çok sinirlendiğim para kazanma durumu bu oldu sanırım. bir süre atlatamam bunun şokunu.

  • bir arkadaşı mete gazoz'a soruyor.

    işte o soru ve cevap
    -zehirli bir ok'un olsa kime atmak isterdin?

    -atmak isterdim birisine de. birisi diyelim. şeklinde verdiği cevaptır.

    benim tahminim kardeşimiz o dönem kör kütük aşıktı ve o kıza atmak istiyordu oku ben öyle anladım. yoksa hepimizin aklına gelen kişi de olabilir mi acaba? kim olduğunu bilirsin sen.

  • ogrettigi dersi uygulamali bizzat yerinde yasayan vatandas. sansina sikayetci olan cikmamis. olsa direk meydanda kellesini alirlardi.

  • 5 6 yaşlarındayım, kız kardeşim yeni doğmuş, hasta ve güçsüz. istanbul'un yeni yerleşim yerlerinden birinde, çamurdan sokakları olan bir semtte yaşıyoruz. daha duvarlarındaki beton kururmamış bir kooparatif dairesinde kiradayız. duvarlar yeşil ve sürekli küflü. kardeşim sürekli hasta.

    ben de muz seviyorum. 1 kere mi ne yedim ama olmaz böyle bir lezzet abicim. kokusu, kabuklarını yana doğru açarak yeme durumu falan. böyle bir şeyin ağaçta kendiliğinden yetişmesi ibretlik yani. işte hatırlarım kardeşime güç bela muz alırlardı, annem bi parça verirdi sonra da tembihlerdi beni, "oğlum kardeşin hasta diye bunları yemesi lazım, çok pahalı alamıyoruz" diye. o evde o muz dururdu da ben gidip bir tanesini yemezdim, arada sırada kese kağıdını koklardım ama yemezdim.

    kız kardeşim evlendi şimdi, geçen gün onlara gittim, bir tabakta meyve getirmiş. dilimlenmiş muzlar... onlar öyle yenmez ki.

  • kuramın çıkış noktasını amerikalı filozof ve psikolog james mark baldwin'in keşfi oluşturur. bu keşif göstermiştir ki, insanın evrim halkasındaki en yakın akrabası olan şempanzeyle aynı yaştaki bir bebek aynanın önüne konduğunda, şempanze aynada yansıyan görüntüsüyle ilgilenmezken, bebek büyük bir zevkle görüntüyü izlemektedir. bu noktada, diğer önemli bir husus, aynanın önüne geçmesi değil, konmasıdır; zira henüz vücudunu koordine edemeyen bebek, aynanın önüne bir diğeri(anne,baba,vb) vasıtasıyla geçirilir. zaten aynada yansıyanla kurulan özdeşleşim bu sebepledir. çünkü bebek vücudunu koordine edemezken, aynada karşısında tam bir beden/imge bulur; bu ikilik, bebeğe "bölünmüş bir vücudun olduğu" gerilimini doğurur. bu gerilim, bebeğin, aynada yansıyan imgeyle özdeşleşmesiyle çözülür. bu sayede ego oluşturulur. lacan, özdeşleşme anını bir zafer anı olarak açıklar, zira yansıyan vücut, bebeğin koordinasyon problemleri yaşamasının aksine, "hareketlerinin efendisidir."

    ayna kuramı aynı zamanda, egonun, bir yanlış anlamanın ve bebeğin, kendi kendisine yabancılaşmasının ürünü olduğunu gösterir. bu nedenle, hayali düzenle tanıştırır bebeği. öte yandan, bebek kendi kendisine aynaya gidemediğinden, yani bir başkasının yardımına ihtiyaç duyduğundan; aynadaki görüntüsünü görüp o kişiye* *onaylanmak mahiyetiyle döndüğünde, ötekinin varlığıyla da tanışarak simgesel düzene şöyle bir göz kırpar.

  • tek cümlelik bir tanım ile, gelmiş geçmiş en güzel oyundur planescape : torment.
    kendi tanımı ile "hafızasını kaybetmiş, ölümsüz bir adam"ın ana karakter olduğu, hikaye ve diyalogların nakış gibi işlendiği, npc'lerin çoğu oyundaki pc'lerden daha detaylı anlatıldığı, oyun yapmaya kalkışan çoğu zevzeğe ders olarak okutulması gereken bir oyundur. "bilgisayar oyunu" tanımlamasının basit bir eğlence unsurundan bir sanat eserine doğru attığı büyük bir adımdır. bir sanat eseridir.
    muhtemelen söylediğim şeyleri hiç tekrarlamadan günler boyunca övebilirim bu oyunu. bu övgülerin çoğu da yapılmış başka oyunların sahip olduğu özelliklerden farklı olmayacaktır. fakat torment'in bir özelliği var ki, sırf o bile kendi adıma da olsa ona verdiğim ünvanı haketmesini sağlıyor: bir şeyleri değiştirebilme gücü.
    ister mourns-for-trees'in ağaçları için paylaşılan bir parça şefkat olsun, ister criers-of-es-annon'ın ağıtları için bir mezar taşında ufak bir isim, ister ölen kızını son kez görmek isteyen bir baba, ister sonunda huzura kavuşturulmuş acı çeken ruhlar, bir araya getirilen aşıklar, yardıma muhtaç olanlar için yapılan "ufak" iyilikler. onlar için önemi "ufak" olmasa da. her seferinde "böyle olmak zorunda değil, bir şeyler yapabilirim" hissi.

    yıllar sonra tekrar oynadım, nameless one'ın karşısına çıkan sorunlarda çözümleri hep "ben olsam ne yapardım" diye düşünerek buldum. yaşlı mebbeth ile son kez konuştuğumda, deionarra'nın çektiği acıyı anladığımda, ve "maze of reflections" da bronze sphere'i kullandığımda yine gözlerim doldu. nameless one sonunda çoktan unuttuğu suçların cezasını çekmeye gittiğinde lawful good idi. belki benim gibi, belki de benim olmak istediğim gibi, ama her insanın yaptıklarından sorumlu olduğunu, ve bu sorumluluktan asla kaçamayacağını öğretmişti bana. yaşayacağı süre sınırlı olan bir insana verilebilecek en büyük ders belki de. ve bir de soru, hala kendime sorduğum:

    bir insanın doğasını ne değiştirebilir ki?

  • yardım kampanyasını ciddiye alacak saflıkta birinin insanların beyniyle ilgili endişelendiğini de öğrendiğimiz beyan. vergi kaçakçılığının da es geçilmesi için laf salatası yapılmış. arsızlık ve aptallık örneği bir açıklama.