hesabın var mı? giriş yap

  • kabe bile selde yıkılıyor neyin masalını anlatıyorsunuz.
    ayrıca buna göre doğal afette mezarı zarar gören şehitlere hakaret etmiş sayılırsınız.
    zira bu mantığa göre gerçek şehit ile kofti şehit buradan anlaşılır gibi bir sonuç çıkıyor.

  • "ama kullanabileceği vicdansızlığın %100'ünü kullandı" şeklinde devam etmesi gereken cümle.

  • çocuk merkezli aileler tarafından üretilen bir model.

    * doğum yeri, kütük şeysi, vatandaşlık vs. gibi detayları planlanır mümkünse yurtdışında falan doğurulur.
    * sonra yurda dönülür, boyu posu eksik kalmasın diye doktorlarla, diyetisyenlerle, hizmetçilerle, dadılarla büyütülür.
    * namı almış yürümüş kolejlerden birine kreşten sokulur, liseden çıkarılır.
    * namı almış yürümüş özel üniversitelerden en birincisine sokulur. zira diğerleri ona layık değildir. hele devlet üniversitelerinin hiç şansı yok.
    * asla yurtta falan okutulmaz.
    * mecburi hizmet, tayin gerektiren meslekleri tercih etmesine izin verilmez. doğuya falan asla gidemez.
    * koca arama yaşları gelene kadar saraydan ayrılmaz.
    * saray sabittir. kız eşşek kadar oluncaya dek şehir değiştirilmez, mümkünse hiç taşınılmaz. küçük yaşta sık sık okul değiştirmek, genç yaşta arkadaş çevresi değiştirmek vb. şeyler psikolojik minik travmalar yaratabilir diye prensesimiz korunur bu tip olaylardan.
    * çünkü "bizim kızımız biraz şeydir, o öyle şeyleri beceremez, yapamaz"... (evet, prenses yetiştiren bir aileden ben bunu duydum)
    * namı almış yürümüş şirketlerden birine sokulur. modaya uymak, kariyer havasına bürünmek lazım tabii...
    * yurtdışında masterla falan avunmak istiyorsa ona izin verilebilir. çünkü zaten orada yerleşik bi amca, bi teyze, bi kuzen, bi bişii vardır. ama prensesimiz sanki sap sap yaşıyormuş, kimseleri tanımıyormuş, kendi ayaklarının üstünde duruyormuş gibi havalara bürünür. (bkz: çaktırma pampa)
    * yaşadığı steril ortamda, yine prens gibi yetiştirilmiş bir erkekle tanışır ve evlenir. (ya da arkadaş vasıtası, aile çevresi ayaklarına bildiğin modern görücü usulü tanıştırılır, evlendirilir)
    * çocuk da yapar kariyer de... ama arada çocuklarını yetiştirmek için uzun molalar verir.
    * yeni prensler ve prensesler yetiştirir.
    vatana millete hayırlı olsun...

  • bolu'da her yere izzet baysal dendiğini öğretmiş olay. habaerden bi bok anlamadım. şimdi izzet baysal meslek liseli öğrenciler izzet baysal caddesinde diğer izzet baysal meslek lisesine doğru yürümüşler. sloganlar atıp izzet baysal dondurmacısının önünden geçip izzet baysal kaldırımlarına basmışlar.

  • yıl 1976...
    tıraş bıçağı firmasının (gilette) tüm dünyada yayınlanacak reklam teklifini reddeden tarık akan'ın kapısı bu kez otomobil reklamında oynaması için çalındı.
    yanıtı yine "hayır" oldu.
    daha sonra döneminde şampuan, diş macunu, banka ve bir çok önemli firmanın reklam tekliflerine de yanıtı her zamanki gibi "hayır" oldu.
    bu astronomik reklam tekliflerini hiç düşünmeden reddeden tarık akan, bunun sebebini o dönem şöyle açıklamıştı.
    "bu teklifler tarık akan olduğum için yapılıyor. bu adı ben kimden aldım? sinema seyircisinden aldım. onlar beni tarık akan yaptılar. şimdi bu tekliflere "evet" dersem onlardan aldığım bu adı onlara tekrar satmış olurum. dünyada her şey para değildir."
    (ses dergisi röportajı)

    tarık akan, zirvede olduğu 45 yıl boyunca, kendisine gelen reklam filmi tekliflerini geri çevirdi. hiçbir reklam filminde oynamadı. duruşundan ve çizgisinden asla taviz vermedi.

    senin gibi onurlu birisi bir daha gelmedi.. büyük usta.

  • kafa dengi beraber saçmalanacak arkadaş gibisi yoktur bu dünyada.

    marlon brando'nun çocukluğundan beri beraber olduğu çok yakın bir arkadaşı varmış. wally cox. ikisinin de mizah anlayışı ortak olduğu için yani frekanslar tuttuğu için yıllar boyunca farklı yollara gitseler de dostlukları ömür boyu sürmüş.

    illinois'de 8-9 yaşında başlayan arkadaşlıkları, wally cox'un ailesi new york'a taşındıktan ve yıllar sonra brando ailesi de oraya taşındıktan sonra da devam etmiş.

    iki arkadaş, hayata atılınca new york'ta ev arkadaşı olmuşlar. brando uzun ve güçlü, cox sıska ve gözlüklüymüş. brando'ya göre daha narin. ancak her ikisi de akıllı ve komikmiş. wally çok ince ve gözlüklü olmasına rağmen şaşırtıcı derecede atletikmiş ve brando'ya karşı kendini koruyabilirmiş, brando sürekli el şakası vs derken dövermiş wally'yi. ikisinin birbirine uymayan fiziksel özelliklerine rağmen bu kadar iyi anlaşabilmelerine aileleri dahil herkes şaşırırmış.

    brando sinemada yavaş yavaş yükselirken, cox tv dünyasında yükseliş yapmaya çabalamış. önce özel partilerde, sonra da halka açık stand-up komedisi sergilemiş ve gösteri dünyasına komedyen olarak girmiş. sonra brando'nun kendisi kadar çılgın olan annesi oğluna rakun hediye etmiş. new york'taki bir apartman dairesinde russell adında bir evcil rakunları olmuş. wally cox, "sen ne değişik bir insansın, hiç evde rakun beslenir mi" dedikten sonra rakunun kokusuna ve davranışlarına dayanamayarak evden taşınmış.

    brando, arkadaşı wally'yi desteğini hiç esirgememiş. cox'u oyunculuk eğitmeni stella adler'den oyunculuk dersleri almaya ikna etmiş. ve böylece wally cox aktif oyunculuk kariyerine devam edebilmiş. brando bir film yıldızı olurken cox da televizyon'a giriş yaparak 1950'lerin başında ünlü olmuşlar.

    sonra marlon brando ve wally cox kaliforniya'da yaşamaya başlamış ve sık sık birbirlerinin evlerinde görüşmeye devam etmişler. çoğu zaman ikisi beraber ölüm vadisi'ne yürüyüşe gidermiş. wally cox 3 kere evlenmiş ve eşleri, brando'nun kızgın ruh halleri ve tuhaf davranışları nedeniyle ona katlanamazmış ama wally, brando'ya çoğu kişiden daha iyi tahammül ve idare edermiş.

    1973'de brando'nun kariyeri the godfather ile geri dönüş yaparken, wally cox 48 yaşında aniden kalp yetmezliğinden ölmüş. bu kayıp brando'yu epey yıkmış tabi. anma törenine katılmamış ve yasını kişisel olarak gizli tutmuş. cox'un cenazesi yakılmış ve dul eşi brando'dan külleri özel bir yerde dağıtmasını istemiş. bir nevi vasiyet gibi bir şeymiş bu. brando bunun yerine, arkadaşının kalıntılarını savurmak yerine yıllarca saklamış. hatta yıllar sonra brando bir röportajda wally'nin külleriyle konuştuğunu bile söylemiş. marlon brando öldükten sonra onun da cenazesi yakılmış ve ailesi her iki adamın da küllerini yürüyüş yaptıkları ölüm vadisi'ne saçmış.

    marlon brando time dergisine verdiği bir röportajda, wally cox'u kardeşi olarak gördüğünü ve "o adamı ne kadar özlediğimi ve sevdiğimi anlatamam" demiş.

    ölümüne kadar arkadaşı hep yanındaymış, brando da öldükten sonra beraber savrulup gitmişler. rip.