hesabın var mı? giriş yap

  • güzel şiirlerin sahibi... vakitsiz gidenlerden...

    "...
    bu yaşa geldim içimde bir çocuk hala
    sevgiler bekliyor sürekli senden
    insanın bir yarısı nedense hep eksik
    ve o eksiği tamamlayayım derken
    var olan aşınıyor zamanla
    anamın bıraktığı yerden sarıl bana
    anılarım kar topluyor inceden
    bir yaşam gibi geçmişin üstüne
    ama yine de bir unutuş değil bu
    sızlatıyor sensizliği tersine
    senin kim olduğunu bile bilmezken
    sevgiden caydığım yerde darıl bana
    ..."

  • korku değil de merak ettiğim bir şey var ; yolda duran güvercinin araba neredeyse üstünden geçecek kadar yaklaşmasına rağmen uçmaması . sonra bende oluşan acaba üstünden mi geçtim ,uçabildi mi telaşı ? kuşlar sanırım adrenalin bağımlısı.

  • köpektaparlar kötü insanlardır.

    bütün insanlardan hatta kendilerinden bile nefret eden, aslında köpekleri hastalıklı egolarını tatmin etmek için kullanan kötü kalpli kişilerdir.

  • benim mecidiyeköydeki ev sahibimde bu hırsızlardandı, adamın banka hesabı bile yoktu, hayatında bir gün düzgün iş yapmadığını, övünerek anlatır, her fırsatta bizim gibi sabah 8 akşam 8 çalışan kiracılarına laf sokardı. bütün gün evinde oturur 5 dairesinden aldığı kirayı yerdi. istanbulda zar zor krediyle aldım evimi, ama ömrüm boyunca çalışıp biriktirsem bu hırsız ve benzerlerinin tek vurgunla yaptığı servetin yarısına sahip olamayacağım, bizim gibi namuslu insanların çocukları bu avam hırsızların sülalesine çalışacak.

    burada da doluşmuş bu gerçeği eleştiren hırsız çocukları , duygusal duygusal güzellemeler yapmışlar, tabi türkiyede bu hırsızlıktan vurgun yapmış zengin çok , evlatlarıda hırsız soylarını savunuyor, ama onlarda emekçiydi cart curt diye, hatta hırsıza hırsız olduğunu söyleyenlere rantçı diyen mal bile gelmiş.

  • bebekliklerinden bu yana hayatlarına dair tüm detayları neredeyse bildiğim iki çocuğumla alakalı düşündüğüm şeyleri belki de ilk defa dile getirmeme vesile olacak sanırım bu başlık...

    büyük oğlum hep kolay algılayan, henüz küçücükken bile sayısal zekasıyla beni kendisine hayran bırakan bir çocuktu. zeki olduğunun farkında olmanın verdiği öz güvenden midir bilmiyorum, çalışmayı hiç sevmedi. 18 yıllık hayatında birçok şeye heveslenip hiçbirinde sebat edemedi. basketi tam güzel bi noktaya getirmişken bıraktı, gitara heves etti iki ders sonra ''elektro olsa sıkılmazdım'' demeye çoktan başlamıştı. ee bass gitar da deneyip gitar faslını “müzik yeteneği olmadığı” noktasına varmak suretiyle kapattı. ilköğretimde güzel bir ingilizce eğitimi almış olmasına rağmen, hiç öyle bir eğitim almamış çocuktan çok farklı bir noktaya maalesef ulaşamadı, sadece sınavlarda kendisine yetecek kadarıyla yetindi. bilgisayar oyunları ve ps'dan arta kalan zamanlarında çalışarak prestijli bir devlet lisesini kazandı ve bu sene yine aynı şekilde çalışarak üniversite sınavına girecek, muhtemelen yine beni şaşırtacak bir sınav sonucu alacaktır ama bir şey hep eksik ve o eksikliğin sebebi, '' ben onu zaten hallederim'' diye düşünerek her şeyi mütemadiyen ötelemesinden kaynaklanıyor.

    abisiyle aralarında bir yaş bulunan küçük oğlumun çok geç konuşması, ''acaba'' demelere başlamama sebep olan ilk şeydi. okula başladığındaysa abisinde hiç rastlamadığım şeylerle karşılaştım. çok zor algılıyordu, ''işte şimdi oldu'' diyebilmek için, bir şeyi tekrar tekrar anlatmam gerekiyordu ama neyse ki ben pes etsem bile o asla pes etmiyor, tam anlamıyla öğrendiğini düşünmeden o sayfayı asla kapatmıyordu. 1. ve 2. sınıfta bir de böbreklerinde yaşadığı bir problemin nüksetmesinden kaynaklı yoğun kortizon tedavisi de eklenince ağır aksak ilerleyen bir öğrencilik hayatı geçirdi. ama bu süreçte de abisiyle birlikte basketbol antrenmanlarına hiç aksatmaksızın devam etti. bebekliğinden beri yoğun kortizona maruz kalmış olmasından dolayı aldığı aşırı kilolardan dolayı, bulunduğu grubun hayli gerisinde olup zaman zaman alay konusu da olmasına rağmen, bu alanda kendisine oranla oldukça yetenekli olan abisi,''ben artık gitmeyeceğim'' dese de o hep devam etti antrenmanlara. yıllar geçtikçe okuldaki derslerde başarısı hızlı bir ivme gösterdi. her geçen gün daha iyi bir noktaya geldi. tabii tüm bu anlattığım sürece şimdi keyifle ara ara açıp okuduğumuz günlüğünü, iki eli kanda da olsa yazdıran ve yine her gün bir kitap okuyup, okuduğu kitabın özetini çıkarmasını isteyen ilkokul öğretmeninin katkısı da yadsınamaz. yine aynı öğretmenin yönlendirmeleriyle çok yetenekli görünmese de resim ve keman konusunda da güzel şeyler başardı. ingilizcesini, okulda öğrendiğine sürekli bir şeyler katarak çok ilerletip, kendi yaşıtlarının türkçe konuşmakta zorlanacağı birçok konuya dair ingilizce tartışmalara katıldı. tüm bunları yaparken hep çok çalıştı ve hep en iyisi olmayı hedef seçti kendine. hiçbir diyetisyen yardımı almadan çocukluğu boyunca aldığı tüm kilolardan kendi iradesiyle henüz 13 yaşında bir çocukken kurtuldu. kendi doktorunun dahi, ''ilaçlarını düzenli kullanmıyor mu yoksa?'' diye sormasına sebep olacak kadar dikkatli geçirdi bundan sonraki tedavi süreçlerini, ilaçlardan kaynaklı yan etkilerin neredeyse hiçbirini gözlemlemeden tamamladık.

    biri çok zeki diğeri çok çalışan iki çocuğumla ilgili öngörüm şu; çok zeki olduğunu düşündüğüm kendisinin de buna inancı tam olan oğlum, hayatında karşısına çıkan olumsuzluklarda çok çabuk pes edecek ya da farklı bir alana yönlenecek. çok çalışan, çalışmasa başaramayacağını bilen oğlum ise, çalışarak her tuttuğunu koparacak ve yanında duran kimseye ihtiyaç duymadan ayakları üzerinde duracak.

    edit: bu başlık çocuklarıma dair paylaşmadığım şeyleri paylaşmış olmam dışında da bir ilk yaşattı bana; 40 yaşında baba oldum.[https://seyler.eksisozluk.com/…k-yaptigi-tespitleri

  • gazi ünvanı; çanakkale'de, sakarya'da, kore'de, dağlarda pkk ile savaşanlara verilir. sen nasıl gazi oldun? polisin ve askerin yapması gereken görevi neden üstlendin? kimin dost, kimin düşman olduğunu bilmeden kendini nasıl sokağa attın? salak mısın sen? yoksa önceden kurgulanan bir şeye alet mi oldun? çok soru var kafamda sözlük. bir insan doğduğu, aşık olduğu ülkesinden bıkar mı? evet sözlük bıkar.! bıktık.! bıktırdılar.!

    edit: imla

  • kısa ama güzel bir video.
    şimdi gidip ofiste, evde, okulda vb. ortamda gidip birinin tepesinde şeftali yiyip üzerine suyunu sıçratın. bakın bakalım nasıl tepkiler alacaksınız? üstelik bu kişi başbakan vb. olmadığı halde nasıl tepki verecek acaba? veya tersini düşünelim. ben burada çalışırken biri tam da tepemde yapsın aynı şeyi. ben nasıl bir tepki veririm? deminden beri bunu düşünüyorum.
    sondaki tebessüm müthiş.

  • bozulmuş olan bir şarabı tespit önemlidir. özellikle ülkemizde şarap yıllandırma konusundaki yanlış bilgiler sebebi ile sık sık şaraplar bozulmakta, ziyan olmaktadır. (bkz: #25009677)

    bir şarabın nasıl bozulabileceğini konuşursak; genellikle güneş alan bir yerde ve hava sıcaksa bir şarap bir ay içerisinde bozulabilmekte. ayrıca yıllandırmaya uygun olmayan bir şarabı uzun bir süre bekletmek de en yaygın olarak kullanılan şarap bozma metodlarından.

    peki şarabın bozulup bozulmadığını nasıl anlayabiliriz? genellikle kırmızı şaraplar ile münasebetim olması sebebiyle sadece onlardan bahsetmem daha doğru olur; önce kadehe sadece bir parmak kadar şarap koyun, iyi ışıklandırılmış düz beyaz zemin üzerinde kadehi yatırarak şarabın rengine bakın (bu işlem şarabın yaşını tahmin etmede de kullanılır ama bu başka bir yazının konusu), nasıl bir şarap olursa olsun renk parlak canlı kırmızı olmalıdır. eğer renkte hafif bir kiremit kahverengiliği algılıyorsanız, ve şarabın rengi biraz donuklaşmışsa, şarap muhtemelen bozulmuştur. ayrıca şarabın içerisinde bozulma durumunda parçacıklar da görürsünüz fakat dikkat, normal sağlıklı şaraplarda da üzümün muhteviyatı sebebiyle bu çökeltiler olabilir. ayrıca şarabı kokladığınızda burnunuz hafif bozulmuş bir koku algılayabilir, ama burası biraz tecrübe gerektirebilir. ve elbette son test, şarabın tadına bakmaktır! bozulmuş bir şarabı bozuk tadıyla da algılayabilirsiniz.

  • 40 güvenlik

    35 temizlikçi

    dini partiyi bir kenara koy. bugün çoğu avm de o görevleri yapan bu sayıda personel yok.

    iti kopuğu bekçi yaptılar, gönder 10 tanesini, temizliğe de görev bölgesindeki belediye baksın mantıklı makul olan budur.