ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ali koç'un okan buruk'un oğluna laf atması
-
ulan 55 yaşında adam 15 yaşında çocukla sidik yarıştırıyor. bu ali koç’tan hiç bir şey olmaz.1000 sene fenerin başında kalsın 1000 sene başarısız olacaktır.
beşli çeteye ödenecek 153 milyar dolar rezaleti
-
2045 yılına kadar "bu milletin a. koyacağız" diyen adamlara 153 milyar dolar ödenecek.
kaynak
milli gelirin %22 sine karşılık gelen bu borç şu an doğmamış çocuğun bile sırtına yüklenmiştir.
koca türkiye cumhuriyeti bir takım onun bunun çocuklarına 2045 yılına kadar ipotek edilmiştir..
"vatan hainliği nedir" in tanımı budur!
bu projeleri tanıtırken "cebimizden bir kuruş çıkmayacak" diyenler;
devran döndüğünde gözünüzün yaşına bakanın da amk.
bir mekanın kazıkçı olduğunu gösteren detaylar
-
1930-40-50 den beri olması..
bunun ikinci kuşakları da var 1980-90 dan beri olanlar.
sanırsın bana tarihi baştan yazıyor.
şu ana kadar en az 6 ay ikamet edilen iller
-
bu başlığa alınması yetersiz. bence öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler başlığına yazılmalıydı. bu kadar elzem bir konu nasıl atlanılır aklım almıyor.
(bkz: hayırlı forumlar)
steam
-
indirim yapti diye eleştirilen platform. sonunda eksicilerden bunu da gördük.
şato sahibi olunsa yapılacak ilk şey
-
kilere gidip, ekmek arası domates peynir yapıp, gözetleme kulesine çıkar, manzaraya karşı yerdim.
hayata dair iç burkan detaylar
-
turkiye'den yunan adalarindan birine gelen kacak motordan inerken sirilsiklam olan bir aileyi calistigimiz odaya aldilar dun. birisi yasli bir anne, uc genc kadin, iki cocuk, ve bir genc adam, sonradan anlattilar, o da evin tek oglu, cocuklar buyuk ablasinin. adam uyusturucu bagimlisi oldugu icin bosanmislar.
coculklar 5 ve 6 yaslarinda, bir kiz bir oglan, tir tir titriyorlar. hepsine ic camasirina kadar giysi bulmamiz gerekiyor. cocuklar coraplarini ayakkabilarimi cikariyorlar, cocuklara giysi ve ayakkabi hemen buluyoruz, sorun kadinlarda ozellikle yasli annede. elbise gonderenlerin arasinda onlarin giyinme stilini dusunen olmamis. yasli kadina pembe pelus bir palto buluyoruz. evet cirkin ama en azindan biraz uzun ve bol. onlari giydirmemiz cok uzun suruyor, ama sonunda eski islak elbiserini odanin artasina birakip gidiyorlar.
ama daha sonra teker teker gelip eski islak elbiseri geri istiyorlar, elbiselerin birinin cebinde kalan bir seye ihtiyaclari var ve onu bulmalari gerekiyor. bizler bu arada nijerjali bir gurup kadin ve erkegi giydirmege calisiyoruz, oda kucuk, gelen gurup buyuk, erkeklerin ayaklarina ayakkabi bulamiyoruz, elimizdeki erkek ceketleri de onlara gore kucuk. afganistanli kadinlar aglamakli, kocaman nijerjalilarin arasindan suzuluyor, odanin arkasindaki elbiselini biraktiklari bolgeye girmeye calisiyorlar. fransiz gonullu franchie onlara kiziyor, onlari bagirarak disariya cikariyor. boyunlarini bukup geri gidiyorlar, ama bir muddet sonra gene geliyorlar. dillerini bildigim icin olmali benimle konusmak istiyorlar. yok, bulamiyoruz eski elbiselerinizi, atmis olmalilar burada degil, diyorum ama, sesim tiz mi cikiyor yoksa? kadinin yuzundeki ifade icime kaziniyor, ama yapacak birsey yok, odada bir suru islak nijeryali var, onlara kuru elbise bulmak lazim.
herkes giydirilip gittikten sonra gene stoklama isimize donuyoruz, gelen kutulari acmak ve elbiseleri kadin, erkek, cocuk ve beden olarak ayirmak bizim isimiz. kutulardan birinden islak bir naylon torba cikiyor. ufacik. ıcinde birkac madeni para, yesil plastik bir tespih, siilerin namaz kilarken alinlarini dayadigi, kerbaladan geldigine inanilan kirmizimsi toprakla yapilan ufak, kenari kirik bir namaz tasi (muhur). arkadasim bu ne diyor. hemen anliyorum, o kadinlarin aradiklari bu olsa gerek diyorum. kadin herhalde giyinirken sonra alirim diye onu oraya koydu, veya baska birisi islak elbiseleri toplarken onu oraya dusurdu. aile hala disarda bekliyor, endiseli. islak plastik torbayi kapiyorum onlara gosteriyorum. bu mu kaybettiginiz? diyorum. baslarini salliyorlar, gozleri doluyor, bana sariliyorlar, sanki onlara amerika vizesi vermisim gibi mutlular. ama anliyorum, yaban ellerinde bir daha kimbilir ne zaman ellerine gececek namaz tasi ve tesbih onlari birakip gittikleri topraklara baglayan seylerin su anda en onemlisi. ve o kucucuk torbanin ne oldugunu bildigimiz, onlari anladigimiz, ve hatirladigimiz icin minnetarlar.
bazen birilerinin seni dinlemis olmasi hayattaki en onemli sey olabiliyor.
debe'ye girdigimi sayesinde ogrendigim yardim kampanyasina cagri.
(bkz: güvendik ilk-orta okulu yardım kampanyası)
kafayı sıfıra vurma akımı
-
akım değil mecburiyettir o. oğlanın (9 yaş) saç iyice uzadı, kaptım makineyi bi giriştim sağlı sollu, sonuç?
savaş suçlusu sırp keskin nişancı gibi oldu çocuk..
gravity
-
cnn international'da bir çok kez uzay görevlerinde bulunmuş bir astronotla (bir nevi filmde clooney'in oynadığı karakter gibi biri) yapılan bir bağlantıda, sunucunun ısrarla buradaki süserler gibi "ama şurası burası gerçekçi değildi diyolaa" şeklindeki sorularına şöyle yanıt vermiştir:
"filmde gerçekçi olmayan bir yer arıyorsanız, o da uzayda iki nokta arasında mesafe katetmek o kadar kolay değil, bunu da senaryonu akışı açısından olduğunu sanıyorum, onun dışında yaşanılmayacak, gerçekçi olmayan pek bir şey göremedim..."
uzaya henüz çıkamamış ama tüm olaylara ve fiziğini hatim etmiş arkadaşlara duyurulur.
katlanır kamp sandalyesi terörü
-
zihniyetini gondiklediğim mekan sahibi kodamanları ve/veya çakal esnafları kudurtan on numara şeydir kamp sandalyesi.
kendi halinde, arkadaşları ile ya da tek başına sandalyesini atıp oturan insanlar nerenizi rahatsız ettiyse o sandalye de oranıza girsin.
terörmüş, hadi lan bakın işinize.
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
geçmiş zaman...mahalle bakkalının önü...orta yaşlı bi amca tık nefes bakkala girer:
- benim karı buraya geldi mi?
-- yoo?
- hah iyi, ekmek falan alırsa bana yazma!
-- niye?
- karı başkasına kaçmış...
:))) (tek derdin bu olsun be amcam)