hesabın var mı? giriş yap

  • kreşler kapatılacaksa eğer devlet anne ya da babaya ücretli izin vermek zorundadır.
    burada herkes atıp tutuyor " yok doğurduysan bakacaksın", yok bilmem ne.

    bok gibi, iki yüzlü bir topluluksunuz.

    anne çalışmasa çocuk baksa onu eleştirirsiniz,
    anne-baba birlikte çalışsa çocuğa bakacak bir yer arasa onu da eleştirirsiniz.

    size göre kimse çocuk yapmasın. sonra insanlık bir noktadan sonra yok olsun.

    gerçekten katıksız malsınız. size göre şartları iyileştirmenin tek yolu "vazgeçmek ya da yapmamak" ama hayvan gibi vergi ödediğiniz devletinizin sizin için şartları kolaylaştırması bir seçenek değil.

    sorsan hepsi sistem karşıtı, devlet politikalarını eleştiren, avrupa, amerika medeniyetine sahip olmak isteyen insanlar.

    avrupa, amerika, japonya gibi gelişmiş ülkelerde, böyle bir kriz anında tek seçeneğin "bakamayacaksanız o çocuğu yapmayacaksınız" fikri olsa, 10 sene içinde nijeryadan beter olurlar.

    bir araba alırken üç araba parası ödüyorsan,
    dünyanın en pahalı benzinini kullanıyorsan,
    aldığın en uyduruk bir şey için kdv, ötv, öiv, gibi saçma sapan vergiler ödüyorsan
    ve bunu da en uzun ve acımasız mesai saatleriyle, en boktan maaşı alarak karşılıyorsan, devlet afet, salgın gibi durumlarda sana "bakacak" arkadaş.

    b a k a c a k. bakmıyorsa devletten bunu isteyeceksin. kreşleri kapatıyorsan anneye ya da babaya maaşını verip izine yollayacaksın.

  • 13 yaşındaydım. yaz tatili için anneannem ve dedemle köyde kalıyordum. bir sabah dedem erkenden kalkmış, güzelce giyinmiş kokulanmış beni uyandırdı. "ben şehre iniyorum kızım bir şey istiyor musun" diye sordu. ben de sabahın köründe beni uyandırdığı için sinirlenip dünyanın en gereksiz atarını yaptım. aşırı huysuz bir şekilde "falım sakız al, buranın bakkalındaki sakızları beğenmiyorum" deyip kıçımı dönüp geri yattım.

    dedem şehre gittiğinde karşıdan karşıya geçerken bir dolmuşun kendisine çarpması yüzünden birkaç gün hastanede yatıp sonra da öldü. şehir merkezinde işleri olduğunda hep elinde taşıdığı içine evraklarını koyduğu küçük kahverengi bir çantası vardı. hastane, cenaze vs süreçleri geçtikten sonra annemle çantasını açtık. içinden 10'a yakın falım sakız çıktı. günlerce o sakızlara bakıp bakıp ağladım. şımarıklığıma, domuzluğuma öfkelendim. o sakızlar bana bazen çok basit olarak görebileceğin bir nezaketsizliğin nasıl ömürlük bir pişmanlığa dönüşeceğini öğretti.

    hatırladıkça hala burnumun direği sızlar. hiç geçmeyeceğini bildiğim bir hüzne kapılırım.

  • - bosver ya zaten karaktersizin tekiydi, siz beraberken de seni aldatıyordu da uzulmeyesin diye sana soylemiyorduk
    - bohuuu, bohuuu!!!

  • 24/25 şubat 1942 gecesinde los angeles'da bulunan hava savunma bataryalarının bir anlık gaz sonucu "orada olmayan" bir düşmana karşı sergilediği anlamsız savunmadır.

    her bilinmeyeni ufolara bağlamak bir yana, abd ordusunun ciddi şekilde kendisini rezil ettiği olaylar zincirinin bir halkasıdır. olası bir japon hava saldırısı* için hazır bekleyen los angeles hava savunma askerleri ve gönüllü sivilleri 24 şubat günü los angeles hava sahasının 120 mil batısında bir grup uçak görüldüğünün ve 10 saat içinde hava saldırısı olabileceğinin açıklanmasıyla hazır hale getirildiler.
    buraya kadar normal gelişen olaylar radarla takip edilen "cisimlerin" radar menzilinden çıkmış ve los angeles hava sahasında bulunmamış olmasına rağmen 24/25 şubat gecesi radara yakalanan tek bir cisim koca bir japon uçak filosu yerine konmuş, emir verilmiş, şehir karartma altına alınmış ve bataryalara ateş serbest emiri verilmişti.

    o tek cisimin ufo olduğunu düşünmek, olmayan bir düşmana karşı şehiri savunmaya çalışıp 12.8 kalibrelik 1440 mermi atan amerikan ordusunun imajını biraz kurtarıp bu hatada payı olanları biraz temize çıkartır. sadece "biraz".

    radar alanı içinde bulunan ancak uçaksavar bataryalarının attığı 12.8 mm uçaksavar mermisi menzili dışında uçmaya devam eden hava tahmin balonu olayı daha da karıştırmaya devam etti. radarlardan çelişkili bilgiler geldikçe bir saldırı olduğu düşüncesi devam etti ve boş hava sahası yerden atılan mermi ve toplar ile dövülmeye devam edildi. yer bataryaları dumandan birşey göremez hale geldiğinden bir süre sonra da olay şansa güvenerek yapılan atışlar halini aldı. bu sırada çoğu sivil ise evinin çatısından veya tepelerden bu olayı izlemeye devam etti.

    birçok radardan gelen yüzlerce, onlarca ve hatta birkaç japon uçağının 2000 ve 20000 feet arası yükseklikte uçtuğu bilgileri heyecanın devam etmesini sağladı. bu değişik bilgiler o an yerden atılan uçaksavar mühimmatın havada patlayan parçalarının radara yakalanmasından başka birşey değildi ancak o sırada bunu kimse değerlendirmedi.

    "yüzlerce" japon uçağının varolma ihtimaline karşı şehire düşen bir bomba bile olmadığı farkedildiğinde atışlar yavaşladı ne nihayet kesildi. olaydan birkaç gün sonra ise açıklamalar yapılmaya başlandı.

    "savaşın gerginliği içerisinde yapılan bir hata" olarak özetlenen bu olay geride dost uçaksavar ateşinin yere düşen parçaları ile hayatını kaybeden 3 sivil, karartma sırasında trafik kazası yaşanması sonucu 1 can kaybı, o heyecana dayanamayıp kalp krizi geçirip hayatını kaybeden 3 sivil bırakarak ve adına "los angeles çarpışması" gibi afili bir isim verilerek tarihte yerini aldı.

    olayın sonrasında savaşın ciddiyeti içerisinde, amerikan ana karasının hava savunma bataryalarının beceriksizliği, olası düşman uçaklarını karşılamak için amerikan uçaklarının kaldırılmayışı, savaş sanayi bölgesinin kıyıda açık hedef olması gibi konular çok konuşuldu ve eleştirildi.

    sonuç olarak; amerika birleşik devletleri sınırları içinde sivillerin ikinci dünya savaşı sırasında ilk defa savaşı gördüğü ve dahil olduğu olaydır. 2.000.000 sivil üzerinde bir etki yaratmış, moral ve motivasyon üzerinde olumlu* ve olumsuz* etkisi olmuştur.

    not: savaşın sonunda japon yetkililer los angeles'a bir hava saldırısı yapmadıklarını, hatta oraya uçak bile göndermediklerini sadece seattle civarında denizaltılardan fırlatılan uçakların sıklıkla kullanıldığını açıkladılar.

  • "benim soyumda aslan kaplan, seninkinde maymun var arkada$im.. herkes yerini bilsin lutfen" tavrinda, nev i $ahsina munhasir canli.

  • gece gece okudum. özet geçiyorum

    bunlar 5 metreymiş. insanı yaratmış. dünyaya gelme sebepleri ise altınmış. (bakın burası çok ilginç) çünkü merkez bankası rezervleri tükenmek üzereymiş. borçları varmış. sonra dünyaya inip piramitlerin müteahhitliğini yaparak inşaat sektörünü canlandırmışlar. ekonomiyi düzeltmişler. piramitleri bize bırakıp altınlarımızı aldıktan sonra o güzel uzay gemiciklerine binip gitmişler :/

  • hollanda seçim sonuçlarına bakıyorum % 65 akp.
    adam orda esrarını tüttürüyor, kokainini çekiyor bana da akp'yi laik görüyor amk keşi.

  • her fırsatta sandık, seçilmişler, milli irade diye haykıranların yine her fırsatta kendilerine bu seçme hakkını verenlere sayıp sövmesi kadar büyük bir mantık hatası barındırmaz.