hesabın var mı? giriş yap

  • yıllar önceydi, sanırım 2010 yılıydı, erciyes üniversitesi bahar şenliklerinde kayseri'ye athena gelmişti ve o gün hava gerçekten de berbattı, seyirci de doğal olarak diğer günlere nazaran azdı, en öndeydim, kısa bir süre sonra yağmur bastırdı ancak gökhan ve arkadaşları bu harika konsere devam ettiler, bir kaç dakika sonra yetkili birisi çıktı ve gokhanla konuşmaya başladı, yıldırım yaklaşıyor gibi bir şeyler söyledi, gokhan da ısrarla son bir şarkı dedi, adam zor bela tamam deyince bize dönüp durumu anlattı ve mecbur olduğunu filan söyledi ve son şarkıyı delice beraber söyledikten sonra vedalaştık. bu gerçek bir sanatçıyla olan anımdı, yukarı da ise bahsi geçtiği gibi sanatçı değil sadece sıradan şarkıcı olan birisi.
    edit: gökhan yerine oğuz yazmışım, kimse de farketmemiş :) uyaran @pheno ya teşekkürler.

  • tokushima eyaletindeki bir kasaba olan kamikatsu, japonya'nın sıfır atık üreten ilk kasabasıdır. kasabanın nüfusu ortalama olarak 1.500 kişidir. kasabanın nüfusunu genel olarak 65 yaş üstü kişiler oluşturmaktadır.

    kasabada oluşan tüm atıklar 45 farklı kategoriye ayrılarak değerlendirilmektedir. özellikle öyle şahane bir sıfır atık merkezleri var ki gerçekten oldukça başarılı bir tasarıma sahip.

    sıfır atık merkezi soru işareti şeklinde tasarlanmıştır. bu şahane tasarım ise mimar hiroshi nakamura tarafından gerçekleştirilmiştir. ayrıca burası yalnızca bir sıfır atık merkezi değildir. içerisinde kütüphane, öğrenme merkezi, otel ve ikinci el mağazası da barındırmaktadır. planı soru işaretinin başından sıralayacak olursak; geri dönüştürülebilir atık alanı ve stok bölümü , hediye dükkanı, ortak alan ve öğrenme alanı, çamaşırhane, ortak laboratuvar ve otelden oluşmaktadır.

    merkezin yapımında kullanılan malzemeler ise yine bölge sakinlerinin bağışladığı, artık kullanmadığı pek çok eşyanın ve malzemenin bir araya gelmesi ile oluşmuştur. özellikle 700'ü aşkın pencere camı bağışlanmış ve merkezin tüm dış cephesinde şahane bir patchwork etkisi yaratılmıştır. merkezin temel yapı malzemesi ise bölgenin ormancılık faaliyetlerinden yararlanılarak 350 sedir ağacı kütüğünden sağlanmıştır.

    merkezin sonunda bulunan soru işaretinin noktası olarak tasarlanan otelde ise yeniden kullanılmış malzemeler tercih edilmiştir. konaklamak için gelen misafirlere atıklarını kategorize etmeleri için 6 ayrı kap verilmektedir. otel, "ihtiyacınız olanı kullanın" vurgusu ile misafirlerin check-in sırasında sabun ve kahve gibi kullanacakları ürünleri yalnızca ihtiyaç duydukları miktar kadar vererek israf olmasının önüne geçmektedir.

    kaynaklar:
    1 2

  • benimdir.

    edit: yuh amk!
    benimdir derken...
    "ben o kadınım" demedim.
    "o kadın bana aittir" demek istedim.
    5 dakikada 7 mesaj?
    eliniz şeyinizde mi geziyosunuz, neyin refleksi bu anlamadım ki.

  • muhiti merkeze alıp 2 km çapında bir daire çizin eğer
    o dairenin içinde tavuk döner satan bir dükkan yoksa
    kaliteli bir muhittesinizdir.

  • insanlarin barut ficisi seklinde dolanmalari. herkesin para yok,ekonomi kotu derken her evde 2011 2 adet arabaya sahip olmasi. hersey daha pahali olmasina ragmen herkesten once herseye sahip olmaya calisan bir suru insan gormek.
    kimsenin sira bekleme huyunun olmamasi, aptala yatip onunuze gecmeye calisanlar. 2 seritlik yolun aslinda 3 araba icin yapildigi, 27-28 yasin evde kalma yasi oldugu, finansal ozgurluk daha yokken 50bin liraya dugun yapma hevesi. asiri derecede ve acik irkcilik. acik acik baska kultur ve kokenden gelen hakkinda tanimadan konusmak. sifir tolerans.

    ama bunun disinda hizmet sektorunde paraniz oldugunda dunyanin hicbir yerinde alamayacaginiz seviyede hizmet verilmesi, is gucunun inanilmaz ucuza satilmasi, baska ulkelerde yilda yuzbin dolar kazanilan islerin burda asgari ucretin biraz ustunde degerlendirilmesi.

  • zarife'nin 18 çikolatası var. 4'ünü yedi. 8 tanesini geri verip yerine 10 tane bisküvi aldı. 6 tanesini satıp parasıyla 3 tane lahmacun aldı.

    soru: zarife neden tayt giyiyor?

  • paranın nasıl kazanıldığıyla değil, nasıl harcandığıyla ilgili olan bir durumdur. toplumsal açıdan oldukça önemlidir, weber (bkz: max weber) toplumsal tabakalaşmadan bahsederken sadece sınıfsal değil, statüsel bir hiyerarşi de olduğunu (ayrıca bir de siyasal partiler hiyerarşisi vardır ama kurumsal parti anlamında değil, daha çok baskı çıkar grupları gibi) söyler (toplumsal statüler hiyerarşisi).

    statü grupları sınıflardan farklıdır, girmek için nesnel koşullar (marx'da sınıfın nesnel ölçütü gibi) yeterli değildir. mesela sonradan çok para kazanmış kırsal kökenli ve eğitimsiz biri istese de jet set'e giremez, ama hiç parası olmayan ama kökleri önceki dönemlerin aristokratlara dayanan biri en üst statü grubuna kabul edilebilir. her statü grubunun kendine ait norm ve değerleri vardır, bu açıdan her birini bir alt kültür grubu olarak görmek mümkündür.

    not: sosyolojik anlamda alt kültürün doğru tanımı için (bkz: #13217137)