hesabın var mı? giriş yap

  • 17-18 yaşımdayken birgün gazeteden nöbetçi eczaneler listesini kesip çekmecemde saklamaya kalkmıştım birgün lazım olur diye. ta ki ebeveynim gelip "oğlum o liste hergün güncelleniyor" diyene kadar. bir tokat gibi vurmuştu suratıma.

  • su sevmedikleri yanılgısı yaygın olan bitkiler.
    altı delikli terracotta saksılarda -sırsız çömlek kaplarda- oldukça sağlıklı yetişir.
    sulama rutini; toprak tamamen kuruyunca (bir kürdan parçasını saksının dibine doğru batırıp çektiğinizde toprak parçaları kürdana yapışmıyorsa ve kürdan topraktan rahatça çıkıyorsa) toprağın tamamını ıslatacak şekilde olmalıdır.
    saksı altındaki deliklerden su çıkıncaya kadar dikkatli ve yavaş bir şekilde sulamaya devam edilmelidir. ilk su damlacıkları saksının altından çıkmaya başlayınca sulama işlemi sonlandırılmalı ve on onbeş dakika sonra saksı altında biriken su süzülmelidir.

  • persona filmi hakkında (yukarıda bir kısmı alıntılanmış) şöyle bir itirafta bulunmuştur:

    "persona, yaratıcısını kurtaran bir yaratıdır. iki kez zatürree ve antibiyotik zehirlenmesinden mustarip bir hastaydım. kelimenin tam anlamıyla üç ay boyunca dengemi kaybettim... hastanedeki yatağımda oturup tam önümdeki kara bir lekeye baktığımı hatırlıyorum çünkü kafamı kıpırdatsam bütün oda dönmeye başlıyordu. artık hiçbir şey yaratamayacağımı düşündüm. bomboştum, neredeyse ölüydüm... bir gün birden, iki kadının yan yana oturup ellerini karşılaştırdıklarını düşünmeye başladım. bu tek sahneyi muazzam bir güç sarfederek not edebildim. sonra, birinin konuştuğu ötekinin sustuğu iki kadın hakkında çok küçük bir film yapabilsem -belki 16 mm- benim için o kadar zor olmayacağını düşündüm. her gün biraz biraz yazdım. öyle hastaydım ki uzun metrajlı bir film yapmak henüz aklımdan geçmiyordu. ama kendimi buna alıştırdım. her sabah onda, yataktan kalkıp masaya geçtim, oturdum, bazen yazdım, bazen yazamadım. hastaneden çıktıktan sonra, deniz kıyısına gittim. hâlâ hasta olduğum halde senaryoyu bitirebildim ve planı gerçekleştirmeye karar verdik. yapımcı çok anlayışlıydı. sürdürmemi, pahalı bir proje olmadığı için kötü olsa bile her an bırakabileceğimizi söyleyip durdu. temmuzun ortasında filmi çekmeye başladım. hâlâ hastaydım, ayağa kalktığımda başım dönüyordu (…) bir gerçeklik krizi beni düşüncemi açıklamaya yöneltti. gerçek nedir ve kişi ne zaman gerçeği söylemelidir? cevabı o denli güç geldi ki sonunda gerçekliğin tek biçiminin sessizlik olduğunu düşündüm. sonunda, bir adım daha ileri giderek, bunun da bir rol, bir cins maske olduğunu keşfettim. ihtiyaç duyulan şey bir adım ötesini bulmaktır."

    edit: güncelleme

  • rivayete gore base noktalar vardir, ondan baseball denmektedir.

    oyun hakkinda: top firlatici topa vurani suzerken, topu yakalayacak olan maskeli karde$imiz de bacaklarini acar ve ortaya eliyle bir dizi rakamlar ve i$aretler olu$turur ki aticiya taktik versin. zira 3 out olmasinin di$inda normal ati$ hakki vardir. $oyle ki: topa vuracak ki$i her zaman sopasini sallamaz cunku eger sopa yay cizerek goguse tam dik pozisyona gelirse bu "topa hamle yaptin ama vuramadin" olur ve 1 out sayilir. eger atici topu vuranin arkasindaki takim arkada$inin gogsune topu atar, tutucu da gogusde bunu yakalarsa "goguse ati$ta ba$ari" dan dolayi 1 out sayilir, ancak i$te her zaman bunu yapmazlar atici ve tutucular, zira vurucu tam da bu hamleyi beklemektedir; o yuzden zaman zaman yere cok yakin ya da saga sola ati$ yaparlar ki konsantrasyon dagilsin, gerekirse vurucunun hamlesi bo$a gitsin. i$te bu goguse atilmayan vuru$lar out sayilmaz, onlardan ya 3 ya da 4 hak taninmi$tir her out yapmadan once. boku cikmasin diye de bu normal ati$tan 4ten fazla yapilirsa direk bir base ceza verilir atici takima. 4 kere normal atmi$ bir aticinin artik tutucunun gogsune topu atacagini bilen er vurucu da ona gore pozisyon alir. tutucu topu tutamaz ve du$ururse vurucu topa vurmami$ olsa bile ko$ma hakkina sahiptir ve base'e ula$ip ilerleyebilir. bazen de vurucular abanmazlar gelen topa ve sadece blok koyarlar, yerde tingir tingir yuvarlanarak aksi yone ilerleyen bu tur vuru$lar da taktiksel ve puansal acidan yararlidir.

    izlemesi zevkli, ancak kurallari onceden bilinmiyorsa seyrederek ogrenmesi zor bir oyun. bunlari seyrederken tuketilen sosisli sayisina hastayim.

  • çocuklarımdan biri, yılda 1000 lirayı ailesi denkleyemeyeceği için çok istediği bir bölümün (normal öğrenim kazanması da muhtemel ama risk var) ikinci öğretimini yazamıyor ve istemediği bir bölümü yazmak zorunda kalıyorken, onun yarısı kadar puan alan bir başka çocuğum "özel yazalım hocam, sorun değil" diyor. öğrencimin başı düşüyor...

    sıçayım böyle adalete.

  • azalarak bitmesini dilediğim izlerken utandığım reklam serileridir.

    komik desen komik değil oyunculuk var desen alakası yok. şu reklamları çeken adam biz ne yapıyoruz diye kendine sormadı mi acaba?

  • hep geçerken çok merak etmişimdir. bu insanlar ne yapıyor zamanlarını nasıl geçiriyorlar diye. minik minik yerler, belli az hane olduğu. nasıl geçiyor tüm zamanları? orada nasıl yaşar ben gibi biri? tüm hareketlilik sadece o yolda mı oluyor?

    bir gün gerçekten çekip kenara gidip tanışmak istiyorum. inşallah sonum yakup kadri'nin yaban'ına benzemez.

  • kişi başına yaklaşık 90 tl yapar. 5 kişilik bir ailenin yıllık 450 tl ödemesi demektir. bir yıllık lig tv için pahalı diyerek almaktan vazgeçen kişi, bu diyanet payını ödemiyor olsaydı evinde 1 yıl lig tv izleyebilirdi.

    90 tl verdiğime değiyor mu diye bir fiyat/performans değerlendirmesi yaparsanız; her hafta 1 kez cuma'ya yılda iki kez de bayram namazına gitseniz 54 namaz yapar. bu da namaz başına 1.75 tl falan eder. eğer vakit namazlarına da camiye gidiyorsanız namaz başına maliyetiniz 10 kuruşun bile altına iner ki bu devirde bu fiyata bulunmaz bence.

    vakit namazlarına gitmiyorsanız biraz pahalı bi hizmet oluyor. (bkz: kombine boşa gitmesin diye maça gitmek)

    (bkz: donanımhaber sıcak fırsatlar)

  • şu an için oy çokluğuyla iptal ettiği söyleniyor. kararın doğruluğu yanlışlığı ayrı bir tartışma konusu belki. ama diğer kararların önünü açması adına umut verici olabilir. önce danıştay'ın saraya iptal kararı, şimdi de bu. selçuk şahin'in gidişi, akp'nin gidişi, yarın da van persie imza atıyor. 2015'i sevmeye başladım.
    (bkz: winter is coming)