hesabın var mı? giriş yap

  • bak dostum. bir isin yetkisini alan onun sorumlulugunu da alir.

    enkazi ben kendim kepceyle kazayim siz yetisemiyorsunuz deyince ne diyor olmaz diyor bu benim isim. o zaman yapacak. yapamiyorsa insanlari magdur etmeyecek.

    ben yemek dagitirim cadir dagitirim, esya dagitirim, su dagitirim deyince olmaz ben dagitirim diyorsa onu duzgun dagitacak.

    kime hesap soracagiz peki aksakliklardan dolayi cehape'ye mi kizalim.

    kapasitesi yoksa ki yok. biz yetisemiyoruz herkes basinin caresine baksin diyecek. 48 saat enkaza mudahale etmeyip edilmesine de izin vermiyorsa ne dememizi bekliyorsunuz.

  • "her akşam yatmadan önce tanri' ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. bir gün tanri'nin çalişma tarzinin bu olmadiğini anladim. ertesi gün gittim ve kendime yeni bir bisiklet çaldim ve her akşam yatmadan önce tanri'ya günahlarimi affetmesi için dua ettim".

    al capone...

  • ordu ve giresun sehirlerinin ortasina yapilan havaalanina devlet buyuklerimizin uygun gordugu isim. koca devlet erkaninda ingilizcenin slangindan anlayan bir kisinin bulunup da durumdan killanmamasi asil enteresan olan.

    kullanima acilmasini takiben sahane diaoglara meze olacaktir..

    - nedesin hafiz?
    - usta orgiye gidiyorum yoldayim, ordan ucacagim..
    - e orgi bu ucurur tabi ehehe

  • tarihin belki de ilk burjuva devrimcisi (1490-1525)

    bir imparatorluk şövalyesinin oğlu olarak 1490'da giebelstadt/ochsenburg'da dünyaya gelen florian, kısa zamanda askeri liderlik yeteneğini göstererek önemli derebeylerinin yanında savaşa giren bir genç oldu. özellikle, 1519 schwaben birliği - württemberg savaşında württemberg kontu ulrich'e karşı pek çok başarıya imza atarak üne kavuştu. savaşın ardından prusya tacının hizmetinde diplomatik görevlere atanarak avrupa'yı dolaşan florian geyer, bu sırada luther'in öğretisinden çok etkilenerek, inançlı bir protestan oldu. alman topraklarına dönüşünde, pek çok konuda görüşleri değişmiş, bambaşka bir adama dönüşmüştü sanki.

    florian'ın yeni dünyasında derebeylere ve asaletin sömürü düzenine yer yoktu. amacı, burjuva ve köylülerin iktidarına dayanan yepyeni bir devlet düzeni kurmaktı. bunun için, 1525 yılında derebeylerine karşı ayaklanan bir çiftçi hareketini örgütleyerek başlarına geçti. aynı yıl içinde, ayaklanma birçok başarılar kazandı. başlangıçta her şey iyi giderken, rothenburg'un da aralarında olduğu pek çok kasaba işgal edildi. manastırlar ve derebeylerine ait pek çok mülk yakıldı, yağmalandı. başında bulunduğu ayaklanmacılar "geyers schwarze haufen" (geyer'in kara sürüsü) olarak anılmaktaydı. bu ad, sonraları bir şiire ve şarkıya esin kaynağı olmuştur.
    (bkz: wir sind des geyers schwarze haufen)

    kazanılan başarılar, florian'a, derebeyleriyle pazarlık masasına oturma şansını açmıştı. würzburg kenti ile ve brandenburg dükü casimir ile yürütülen pazarlıklarda, talepleri arasında asalet ve din kökenli bütün ayrıcalıkların kaldırılması yer alıyordu.

    fakat, yürüttüğü pazarlıklar belki de başarıya ulaşabilecekken, kendi idaresindeki çiftçi hareketinin ihanetine uğradı. sabırsızlanan ve florian'ın uzlaşmacı tavrından hazzetmeyen elebaşları, florian'ın desteği olmadan ingolstadt'a saldırıp yenligiye uğradılar. florian ise, 10 haziran 1525'te eniştesi wilhelm von grumbach'ın emrindeki bir uşak tarafından würzburg yakınlarında öldürüldüğünde henüz 35 yaşındaydı.

    florian, hem zamanının çok ötesinde bir görüşe, hem de diplomatik deneyimlerinin getirdiği birikime sahipti. almanlar tarafından özellikle almanya'nın birleşmesinden sonra kahramanlaştırılmış ve yüceltilmiştir.

    tarihsel karşılaştırmalar için
    (bkz: otuz yıl savaşları)
    (bkz: hugenotten)
    (bkz: 1789 fransız devrimi)

  • ekonomik zorluk yaşayan ve uçuşları bir ay durduran bir firmanın basın açıklaması yaparken bile yalakalık peşinde koşması. neymiş darbe girişiminden olumsuz etkilenmişler.
    tabii başka ne olacak yoksa kriz falan yok, ekonomi tıkırında.

    edit: açıklamanın odağına darbe girişimini koyarsanız, sadece bir cümlede yeni havalimanına değinirseniz, sadece bir cümlede dalgalanma oldu falan derseniz kimilerinin aklında ve manşetlerinde neden olarak sadece darbe konusu kalır. firma hükümete yakın olduğu için bu şekilde bir açıklama yapılmış, paralel bir dil kullanılmış; eleştirdiğim nokta bu.

  • ne kadar karakterli siyasetçilerimiz olduğunu bir kez daha gözler önüne seren örnekli bir anlatım olmuş.
    ama iyi olmuş...



    ab'ye paralel

    brüksel’e giden tayyip erdoğan, avrupa birliği’ne “paralel devleti” anlatmış, avrupa birliği de dinleyip, ikna olmuş.

    *

    ne anlatmıştır acaba derseniz?

    *

    almanya’da mesela” demiştir...
    hani, alt tarafı 700 euroluk tatil masrafını arkadaşına ödettiği ortaya çıkan almanya cumhurbaşkanı utanıp istifa etti ya... biz öyle yapmadık, ayakkabı kutuları ortaya çıktı, para sayma makineleri ortaya çıktı, dört bakanım hakkında rüşvetten fezleke var, beşinci bakanımın bacanağını yakaladılar, bu satırlar kaleme alınırken adalet bakanım hakkında da fezleke ortaya çıktı, hiç istifimi bozmadım, üstüme bile alınmadım, koçlar gibi oturuyorum koltuğumda demiştir.

    *

    fransa’da mesela” demiştir...
    hani, isviçre’de banka hesabı olduğu ortaya çıkan bütçe bakanı, yemin billah inkâr etmek varken, anında itiraf edip, içinde bulunduğum ahlaki çöküntü nedeniyle özür diliyorum deyip, milletvekilliğinden bile istifa etti ya... biz öyle yapmadık, fezlekelere göre 63 milyon dolar avanta almakla suçlanan bakanlarım bile hâlâ meclis’te oturuyor, allah sizi inandırsın, oğulları tutuklanan bakanlarım bile hâlâ milletvekili demiştir.

    *

    italya’da mesela” demiştir...
    hani, benim canım arkadaşım silvio’nun hırsızlıkları ayyuka çıkmıştı, buna rağmen istifa etmiyordu da, milyonlarca italyan sokaklara dökülüp, benim canım arkadaşımı istifa ettirene kadar protesto eylemi yaptılar ya... biz öyle yapmadık, çünkü benim milletim, soyuyorsa beni soyuyor, sana ne diye bizi savunuyor, hırsız varrr diye protesto gösterisi yapanlarla kavga ediyor demiştir.

    *

    yunanistan’da mesela” demiştir...
    hani, atina’da bir öğrenci polis kurşunuyla öldürüldü de, ülke ayağa kalktı, önce içişleri bakanı, sonra hükümet istifa etti ya... biz öyle yapmadık, kurşunla öldürdük, sopalarla döve döve öldürdük, gözlerini çıkardık, içişleri bakanımız destan yazan polislerimize ikramiye verdi, bizde böyle, biz işimize gelen polise ikramiye veririz, işimize gelmeyen polisin kellesini alırız demiştir.

    *

    ingiltere’de mesela” demiştir...
    hani, özel otomobilini kullanırken hız yaptığı için radara yakalanan enerji bakanı, ehliyetine el konmasın diye, direksiyonda ben yoktum, eşim kullanıyordu dedi de, bu yalan beyanı ortaya çıkınca bakanlıktan istifa etti ya... biz öyle yapmayız, çünkü bu örneği benim milletime izah edebilmem bile mümkün değil, nasıl yani falan derler, istifaya akıl erdiremezler, benim memleketimde benim bakanlarım kırmızı ışıkta geçip adam bile ezse, ehliyetine el konmaz, aksine, ezilen ayıplanır, böyle incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler yüzünden istifa edilir mi birader, salak mısınız siz demiştir.

    *

    lüksemburg’ta mesela” demiştir...
    hani, telekulak skandalı ortaya çıkıp, siyasilerin telefonlarının dinlendiği anlaşılınca, lüksemburg başbakanı ahaliden özür diledi ve bostan korkuluğu olmadığıma göre, bu hukuksuzluğun bir numaralı sorumlusu benim diyerek istifa etti ya... biz öyle yapmadık, benim telefonum bile dinleniyor, odama böcek yerleştirmişler dedim, çıktım işin içinden, bırak sorumlusu olmayı, mağdur bile oldum demiştir.

    *

    ispanya’da mesela” demiştir...
    hani, ispanya kralı’nın damadını yolsuzluktan sanık yapıp, malvarlığına el koydular, kralın kızını, prenses’i ifadeye çağırdılar, tıpış tıpış gidip ifade verecek ya... yok öyle! bizde monarşi yok, ileri demokrasi var. o yüzden, oğlumu ifadeye çağıranların alayını görevden aldım, savcıları vatana ihanetle suçladım, ne savcı bıraktım ne polis, darmadağın ettim, muhalefet milletvekili oğlumun mevzusunu meclis’te dile getirmeye kalktı, benimkiler saldırdı, bana dil uzatanın ağzını yüzünü patlattılar, kızımın telefon konuşmaları internete düştü, gazetede-televizyonda yayınlayan medya patronunu oyarım, burda krallık yok, milli irade var, hsyk’yı değiştirdim, gene değiştiriyorum, yarın canım isterse gene değiştiririm, ister asarım ister keserim demiştir.

    *

    e bu kadar izahattan sonra... avrupa birliği anlamıştır mutlaka “paralel devlet”in ne olduğunu, ikna olmuşlardır!

  • büyük iskender'in m.ö. 329 senesinde siri derya'nın güney tarafında kurduğu ve sözlük anlamı "aşırı uzaktaki iskenderiye" manasına gelmekte olan, helenistik medeniyetin en doğudaki merkezi halini almış olup m.ö. 2'nci yüzyılda altın çağını yaşamak suretiyle dönemin meşhur kentleri roma, kartaca, antakya, bergama ve iskenderiye ile birlikte nüfusunun bir dönem 500 bini aştığı tahmin edilen ve ipek yolu'nun ortaya çıkmasında hem coğrafi konumu hem de göksel atlar savaşı'na sebep olmuş baktria krallığı'na ev sahipliği yapması hasebiyle mühim katkı vermiş antik kent.

    meşhur fergana atları'nın kentin en mühim ticaret kaynağı olduğunu söylemek gerekiyor ve zaten bu atlar sebebiyle han hanedanı ile girişilen bir savaş da aslında bu kentin, daha doğrusu bu kentteki ve bölgedeki helenistik uygarlığın sonunu hazırlamıştır.

    (bkz: göksel atlar savaşı/@ncpzbsn)

    romalılar, bir dönem bu kente alexandria ultima, yani "en sondaki/en uçtaki iskenderiye" adını vermişse de m.ö. 20'lerden sonra kent hakkında uzunca bir süre herhangi bir kayıt mevcut değildir. önce yüeçi, sonra da saka akınlarının kenti büyük ölçüde yok ettiği ya da yok etme noktasına getirdiği varsayılmaktadır.

    günümüzde tacikistan'ın en önemli ticari merkezlerinden birisi olan hucend kenti, bu antik kentin kalıntılarının yanı başında kurulmuştur.

  • abiden gelen mesajda acık ev adresi yazılmış, kendi evimin adresi. mesaj okunduktan sonra tarafımdan aranır;
    -abi birşey anlamadım? yanlışlıkla gönderdin heralde.
    -yoo doğru, evin yolunu unuttun da onu tarif edeyim dedim.

  • kayınçosu cem yılmaz sahneye eşofmanla çıkınca neden kovmadığını merak ettiğim kişi. cem yılmaz'ın 19 yaşındaki bir çocuktan ne gibi bir üstünlüğü varmış ki sahnede eşofman giyebilme hakkına sahip olabiliyormuş acaba, anlatsın da dinleyelim.

    edit: geç gelen imla

  • tamamen dolandırcılıktır. ebru gündeş ve reza tam film çeviriyorlar şu anda karşılarında aptal var tabi.

    senelerce amerikaya git sin gelsin ebru gündeş talimatları alsın reza beyden. sonra seneler sonra biz ayrılcaz! yok ya. buna gerizekalılar inanır anca. ne hesaplar kitaplar yapıldı kim bilir!

    aynı demet akalın okan kurt olayındaki gibi. okan kurt iflas ediyor. bunlar tutuşuyor avukatlarla görüşmeler vs. yalandan ayrıldık falan ki demet akalın a icra gelmesin. sonrasında tekrar beraberiz ayaklarına evlenmiyorlar birlikte yaşıyorlar. evlensenize lan dolandırıcılar.

    bu ebru gündeş dahil savcılık soruşturma açması lazım kocası vatan hainliği ile suçlanıyor. ebru gündeş in yardım yatakliktan çoktan tutuklanması gerekli ama nerde işte. bu mal mülk nerde reza efendinin? ne yaptın onları ebru hanım? bunların hesabını ver önce!