hesabın var mı? giriş yap

  • "tsukuru tazaki, üniversite ikinci sınıftayken, temmuz ayından ertesi senenin ocak ayına kadar neredeyse sadece ölmeyi düşünerek yaşadı."

    bu ilk cümlesiyle yakalıyor okuyucuyu, bitinceye kadar da bırakmıyor. tsukuru niçin renksiz, hac yolculuğunu nereye yapıyor, anlayınca, uzun zamandır üstüne düşündüğü şeyi hatırlamış gibi oluyor insan.

    okurken niyeyse, yağmurlu, nemli, ılık ve yeşil hissettirdi murakami bu kitabıyla.

  • ben esenyurtta yasiyorum ve bu yavsak, kansiz suruleri yuzunden milli bayramlarda bile evime bayrak asamiyorum. cunku ne devletin polisine ne de askerine, beni koruyacagina dair zerre guvenmiuorum. evimin dibinde aponun cocuklari, gunesin cocuklari diye sikimsonik sarkilar falan caliyorlar. polisin sikinde degil tabi.

  • " üç gün önce kaybettiğimiz meral okay'ın vasiyeti yakılmaktı... küllerinin denize savrulmasını, böylece toprağa değil suya karışmayı istiyordu.
    üstelik araştırmıştı, hem bir yasal engeli yoktu bunun, hem de iktidarda dini özgürlükler adına mücadele ettiğini söyleyen bir parti vardı....
    ama olmadı...
    meral okay'ın vasiyeti yok sayıldı.
    neden biliyor musunuz?
    bu ülkede aydının ölüsü değil, dirisi yakılır da ondan...
    tıpkı sivasta olduğu gibi..."

    mustafa mutlu
    gazete vatan

  • muhalifiz diye gerzekçe şeyler üzerinden rte'ye yürüyecek değiliz. türkiye’de ne kürtlere ne de ermeni halkına yönelik devlet menşeili bir katliam gerçekleşmemiştir. türkiye'nin böyle bir devlet politikası olmamıştır. aksine kendisi teröristleri kırmızı halılar açarak ülkeye almış, bir zaman aynı yolda yürümüştür.

    edit: imla.

  • iç burkan anne söylemlerindendir.
    maddi durumunuz kötüdür ama siz farkında değilsinizdir. çarşıda pazarda gördüğünüz pasta, kurabiye gibi yiyecekleri tutturmanıza rağmen, anneniz *almaz. "onların neylerle yapıldığı belli değil, ben evde sana aynısını yaparım temiz temiz" der. büyüyünce anlarsınız bu cümlenin anlamını..