hesabın var mı? giriş yap

  • yağlı kafayla gezmeyi sevmiyordu. pis kokmak istemiyordur. ayakkabıyı çıkarınca etrafı kokudan bayıltan, uyarıldığında da yok yav benim ayaklarım kokmaz diyen pişkin leş adamlardan olmak istemiyordur. ailesinden öyle görmüştür, standardı budur. sabahları tertemiz güne başlamayı seviyordur. vücudu ıslanmadan uykusu açılmıyordur. kirli vücuda temiz kıyafetler giymeyi sevmiyordur. yakın temas halinde olduğu insanlara saygı duyuyordur. yanında oturan, aynı odayı paylaşan, aynı araçta yolculuk eden insanları rahatsız etmek istemiyordur. uykudan 5 dakika daha erken uyanmaya üşenmiyordur. zamanında uyanıp duş alır, saçlarını kurutursa hasta olmayacağını biliyordur bünyesi zayıfsa akşamdan giriyordur suyun altına.

  • cocukken ben buyuyunce diye refere edilen yaslardir bu 30lu yaslar... ama o yaslara geldikce, cocuklugunuzda kendinizde olmasini beklediginiz 'buyume'nin gerceklesmedigini gorur, ruhen hala gelinecek bir 30 yas siniri varmis gibi hissedersiniz[en azindan bende oyle oldu]
    bu bunalimin esas nedeni , kendinizi 30 yasinda gormek istediginiz yerin hayali ile 30 yasinda bulundugunuz yer karsilastiginda ortaya cikan farktir*.
    o hayalin olusmasinda sizin yasadiginiza benzer hayatlarin izledigi yolun buyuk onemi vardir. siz de kendinizi o yollari izlemek zorunda hissedersiniz. ruhen buna hazir olmasaniz da. isin ilginc tarafi bu yaslara yaklastikca sizi icine alan surec ayni zamanda sizi surec icinde karsilasacaginiz seylere***hazirlar. bu nedenle, bir anlamda bunalim demek cok dogru olmaz. bunalim, sizden beklenenle[kendinizin ve baskalarinin beklentileri] yapmak istediginiz taban tabana zit olmasi durumunda ortaya cikar. bu durumda surecin sizi hazirlamasi da soz konusu olamaz.
    bu yaslarda hayatin kalan kismini nasil yasamak istedigini sorgulayan kisi, birseyleri kaciriyormus hissiyati ve yanliz kalmak korkusu kisitlari altinda acele verilmis [yada radikal] kararlari uygulamaya kalkarsa,30 yas bunalimini hayatinin geneline yayabilir. serinkanli olmak gerekir**.

  • "güllere, kurbağalara, sanata inanırız.biliriz ki kurtuluş ancak bu yoldadır.siyasal alanda bulmayız kurtuluşu.çünkü seçtiğimiz kötüler arasında en iyi olandır.böylece aklımızı zedelemeden yurtsever oluruz." sözünün de sahibidir.türkiye gündemine paralel giden konuları işlediği kitapları, her dönem açıp bir kez daha okunmalıdır.

  • son zamanlarda sıklıkla yaptığım eylemdir. iki paragraf yazıyorum, sonra "bana ne lan?" deyip göndermeden siliyorum. hatta bu entryi de silecektim, zor tuttum kendimi. harbiden, bana ne lan?

  • doğrusu, bütün türkiye'nin yanlış telaffuz ettiği kelime olacak olan başlık. "tüm türkiyeliler" de olur. "tüm" ve "bütün" kelimeleri eş anlamlı değildir, arkadaşlar. "tüm", birden fazla olanların beraberliğini, "bütün"se yekpare bir yapının tamamlığını betimler. "tüm" hepsi, "bütün" tamamı anlamındadır. bütün orman veya tüm ağaçlar gibi, bütün bilgisayar veya tüm bileşenler gibi, bütün toplum veya tüm vatandaşlar gibi.

    düzeltim: krater82'nin uyarısı üzerine ya da'ları veya ile değiştirdim. böylesi daha doğru.

  • mansur yavaş'ın seçimi kazanması halinde faturalarımızı pkk'nın getireceğini söyleyen bir tipin sözüdür.

  • birisi ikinci el araç diğeri 0 kilometre araç . böyle bir örnek vermek yakışmamış.

  • altmış bin kişinin bir saniyede yok olduğu bu felaketin dinsel inançlarını nasıl sarstığını johann wolfgang von goethe şöyle anlatır:

    “almış olduğu ilk din derslerinde o kadar düşünceli ve merhametli olarak tasvir edilen, yerle göğü yaratan tanrı, kötülerle birlikte iyileri de aynı felakete maruz bırakmakla, hiç de bir baba gibi hareket etmemişti. çocuğun genç ruhu, bu tesirlerden kurtulmak için, boş yere uğraşıp duruyordu; zira böyle bir hadisenin nasıl telakki edilmesi gerektiği hususunda, bilgelerle fıkıh alimleri bile anlaşamadıklarından, bu âdeta imkânsızdı.”

    kaynak: salah birsel (goethe) broy yayınları

  • said nursinin kor atlari iyilestirdigi, kisir kadinlari iyi ettigi vesaire pehlivan tefrikalarina benzeyen hikayeleri vardir.
    en meshuru da cumhuriyetin kurulus yillarinda ataturk un karsisina gecip, ayar vermesi, ukteden ukteye kosturma hikayeleridir.bu hikayeleri yazan tarihci artik nasil bir gozlem firsati bulduysa hadiseleri su sekilde nakleder.

    "...pasa'nin alninda nohut nohut terler belirmisti, said nursi beiuzaaman radiyallahu anh hazretlerinin karsisinda hazan yapragi gibi titriyordu.cogu zaman emir erlerine ismet pasalara hakaret ve emirler yagdirdigi makaminda kuculup kalmis, ayaginin altindaki halinin puskulunu ecnepi potinlerinin kenariyla kah o yana kah bu yana salliyordu.
    radiyallahu anh ve la illa abidune kadesallahu siirahul aziz hasmetli hazretleri said i nursi (topragi bol, duacisi cok olsun) delici bakislariyla pasanin icinden gecenleri okuyordu.
    pasanin tuzagina dusmemis onu kundye getirmisti.
    - efendi diyecegin bir sey yoksa izninle ben selametle gidiyorum dedi.
    pasaya bogmaca salgini olmuscasina bir ates kapladi bogazi sisti, garip sesler cikararak vesaire vesaire biy biy biy..."

    "ilimli"(kulahima anlat sen onu) said nursinin "ilimli" tebasindan birisi hadiseyi boyle nakletmeyi uygun bulmus.
    bulmus da sormazlar mi, neye dayanarak ayaginda potinle hali puskulu deprestiren ataturk imaji naklediyorsun?
    radiyalluhu anh seviyesinde bir bediuzzaman atanin odasindan cikip cami de abdest alirken kankalarina
    "ya bi gorseniz nasi maymun ettim herifi, boyle bogmaca oldu sanki girk mirk sesler cikariyodu ekikiki" diye anlatmis olabilir mi?
    ataturk hadiseyi sagda solda verdi ayari verdi ayari giydim ukteyi ddiyerek baloda, mitingde anlatmis olabilir mi?
    bu hikayeyi gotunden sallamis ilimli tarikat mensubu garfield gibi makamin camina yapisip olayi gozlemlemis olabilir mi?
    bu ne ya?