hesabın var mı? giriş yap

  • şampiyon kokoreç'in mecidiyeköy şubesinin yemeksepeti'nde gelen olumsuz yorumlara verdiği inanılmaz samimi ve bir o kadar da efsanevi ayarlardır.

    örnek:

    müşteri: hayatımda yediğim en kotu kokorectı bı daha asla.
    şk: birincisi, hayatınızda yediğiniz en kötü kokoreç olmasının sebebini yazmamışsınız. ikincisi, gerekli kontrolleri yaptığımızda gördük ki, siparişiniz normal sürenin de altında ulaştırılmış sizlere. buna rağmen hızımıza da en düşük puanı vermişsiniz. aynı zamanda bu siparişten hemen 2 gün sonra tekrar sipariş verip tekrardan ürünler hızlı ulaşmasına rağmen 2-2-2 şeklinde paunlama yapmışsınız. sebep olarak da kokoreçin domatesli olmasını göstermişsiniz. ama domatessiz olsun diye not bile yazmamışsınız.

    -----------

    sayın müşterimiz; "kokoreçine güvenmeyen domatesle sunar" gibi bir özlü söz yazmışsınız fakat şampiyon kokoreç'in bütün şubelerinin kokoreçi domates ve biber ile pişirerek sunduğunu bilmiyorsunuz muhtemelen. bu, kokoreçimize güvenmediğimiz değil, bizim tarzımızın bu olduğunu gösterir. ki, hemen her kokoreççi de bu şekilde yapar. sadece ege bölgesinde, özellikle izmir'de kokoreç yalnızca kimyon ile sunulur. ayrıca bu bizden ilk siparişiniz değil. domates istemediğinizi belirtebilirdiniz.

    -------------

    çok daha fazlası için: http://istanbul.yemeksepeti.com/…&categoryname=4574

    (bkz: domates istemediğinizi belirtebilirdiniz)

  • şükran günü, amerika birleşik devletleri ve kanada'da geçen yılın hasat ve diğer nimetlerinin kutlandığı yıllık ulusal bayram.

    ülkemizdeyse genelde özenti tiplerin sosyal medya paylaşımı yapıp hindi pişirmesi ile bilinir.

    amerikalılar genellikle şükran günü'nün 1621 yılında plymouth'taki ingiliz koloniciler (pilgrimler) ve wampanoag halkı tarafından paylaşılan hasat ziyafetine dayandığına inanırlar. amerikan bayramı özellikle efsane ve sembolizm açısından zengindir ve geleneksel şükran günü yemeği tipik olarak hindi, ekmek dolması, patates, kızılcık ve balkabağı turtasını içerir. aile üyelerinin birbirleriyle bir araya geldiği bu tatil, araçla seyahat açısından genellikle yılın en yoğun dönemidir.

    plymouth'un şükran günü, birkaç kolonistin "avlanmaya" çıkmasıyla başladı; muhtemelen hindi avlıyorlardı ama daha çok kaz ve ördek gibi daha kolay avları hedefliyorlardı, çünkü "bir günde... şirkete neredeyse bir hafta yetecek kadar" avladılar.

    ardından, 90 kadar wampanoag yerleşim yerinin kapısında sürpriz bir şekilde ortaya çıkarak 50 kadar koloniciyi şüphesiz tedirgin etti. yine de sonraki birkaç gün boyunca iki grup olaysız bir şekilde sosyalleşti. wampanoaglar ziyafete geyik eti ve muhtemelen balık, yılan balığı, kabuklu deniz ürünleri, güveç, sebze ve birayla katkıda bulundu.

    plymouth'ta az sayıda bina ve mamul mal bulunduğundan, çoğu insan dışarıda yere oturarak ya da kucaklarında tabaklarla fıçıların üzerinde yemek yerdi. erkekler kırık dökük ingilizce ve wampanoag dilinde konuşmaya çalışarak silah atıyor, yarış yapıyor ve içki içiyorlardı.

    bu oldukça düzensiz bir olaydı, ancak iki grup arasında kral philip savaşı'na (1675-76) kadar süren ve yüzlerce sömürgecinin ve binlerce amerikan yerlisinin hayatını kaybettiği bir anlaşmanın imzalanmasını sağladı.

    new england sömürgecileri, askeri zafer ya da kuraklığın sona ermesi gibi nimetler için tanrı'ya şükredilen dua günleri olan "şükran günleri "ni düzenli olarak kutlamaya alışkındı.

    örneğin abd kıta kongresi, anayasa'nın yürürlüğe girmesinin ardından ulusal bir şükran günü ilan etti.

    ancak 1798'den sonra yeni abd kongresi şükran günü ilanlarını eyaletlere bıraktı; bazıları ulusal hükümetin dini bir kutlamaya karışmasına itiraz etti, güneyliler new england geleneğini benimsemekte yavaş davrandı ve diğerleri de günün partizan konuşmalar ve geçit törenleri için kullanılmasından rahatsız oldu.

    ulusal bir şükran günü, birleştirici bir güçten ziyade tartışmalar için bir paratoner gibi görünüyordu.

    şükran günü, kuzeyliler federal hükümete hakim olana kadar resmi bir tatil haline gelmedi. 19'uncu yüzyılın ortalarında bölgesel gerilimler sürerken, popüler godey's lady's book dergisinin editörü sarah josepha hale, birliği teşvik etmek amacıyla ulusal bir şükran günü için kampanya yürüttü.

    sonunda başkan abraham lincoln'ün desteğini kazandı. iç savaş sırasında 3 ekim 1863'te lincoln, 26 kasım perşembe günü kutlanmak üzere ulusal bir şükran günü ilan etti.

    bu tatil daha sonra her başkan tarafından yıllık olarak ilan edildi ve birkaç istisna dışında seçilen tarih kasım ayının son perşembe günü oldu.

    ancak başkan franklin d. roosevelt, genellikle şükran günü tatili ile başlayan noel alışveriş sezonunu uzatmak ve ekonomiyi canlandırmak için tarihi bir hafta geriye, kasım ayının üçüncü haftasına çekmeye çalıştı.

    ancak tüm eyaletler buna uymadı ve 1941'de kongre'nin ortak kararının ardından roosevelt 1942'de kasım ayının dördüncü perşembe gününü (ki bu her zaman son perşembe değildir) şükran günü olarak belirleyen bir bildiri yayınladı.

    ülke kentleştikçe ve aile üyeleri birbirinden uzakta yaşamaya başladıkça, şükran günü bir araya gelme zamanı haline geldi.

    tatil, her kökenden göçmenin ortak bir geleneğe katılmasını sağlamak için dini köklerinden uzaklaştı.

    1876'da yale ile princeton arasında başlayan şükran günü futbol maçları, taraftarların bayrama biraz şamata katmasını sağladı. 1800'lerin sonlarında kostümlü eğlence tutkunlarının geçit törenleri yaygınlaştı.

    1920'de philadelphia'daki gimbel's mağazası yaklaşık 50 kişilik bir geçit töreni düzenledi ve noel baba da kortejin en arkasında yer aldı.

    new york'ta her yıl düzenlenen macy's geçit töreni 1924'ten bu yana, 1927'den beri de dev balonlarla bu geleneği sürdürmektedir. pilgrimler ve amerikan yerlileri ile ilişkilendirilen bu bayram, kültürler arası barışı, amerika'nın yeni gelenlere sunduğu fırsatları ve ev ile ailenin kutsallığını sembolize eder hale gelmiştir.

    kanada'daki şükran günleri de sömürge döneminde, güvenli yolculuklar, barış ve bol hasat için duyulan şükranla aynı avrupa geleneklerinden doğmuştur. en eski kutlama 1578 yılında martin frobisher liderliğindeki bir keşif filosunun güvenliği için şükranlarını sunmak üzere bugünkü nunavut'ta bir tören düzenlediğinde yapılmıştır.

    1879'da parlamento 6 kasım'da ulusal bir şükran günü oluşturdu; tarih yıllar içinde değişti. şükran günü 1957 yılından bu yana kanada'da ekim ayının ikinci pazartesi günü kutlanmaktadır.

  • kürt bölgelerinde gün içerisinde yalnızca gözleri açık yerel kıyafetler giyen kürdo-ninjaların yaşadığını öğrenmemize vesile olan çocuk.
    ayrıca ak-47 de yerel kıyafeti harikulade kombinlemiş.

  • bu denklem esasinda olabilecegi kadar kesin bi denklem.. sorun parametrelerin bilinmemesinde.. o zaman ne anladim bu isten deniyordur eminim.. ama amcam kendimize ya da cevremize bakarak tahmin yurutebilecegimiz kucuk problemlere bolmus bunu (bkz: divide and conquer) ki sonucta bu seti arastirmalarinda kullanilan birsey.. denklemin tek kotu yani iste belirsizlikler.. ama sonucta ne bekliyoduk ki; birinin cikip "evrende 375 dene akilli uygarlik var, hadi dagilin gidin basimdan" demesini mi?.. neyse denklemi aciklayip anlam kazandirmaya calisalim bari:

    n = r* fp ne fl fi fc l

    n : haberlesebilen uygarlik sayisi (number)

    r*: uygun yildizlarin (gunes benzeri) olusma hizi (rate of star)
    samanyolunda bu cins 10 milyar yildiz olsa 10 milyar yildan yaklasik 1 verir (toplam 200 milyar yildiz oldugundan 20ye kadar yolu var)..

    fp: o yildizlardan cevresinde gezegen olanlarin orani (fraction of planet)
    son yillarda kesfedilen gezegen sistemleri babinda 0.1'den, bu cins yildizlarin cevresinde gezegen zaten olusur seklinde 1'e kadar gidiyor..

    ne: bu gezegen sistemlerindeki yasama elverisli gezegen sayisi (number of earthlike?)
    buna 1-2 deniyor genelde.. gunes sisteminde misal bi bilinen dunya var..
    bir de sunu aciklayalim.. bu sayiyi suyla havayla iliskilendirmek denklemi cozen insanin zevkine kalmis birseydir.. bu sayi olabilecek tum olasiliklari icerir.. eger venusun +300 derecesinde, ya da marsin -50 derecesinde de yasam olusabilir diyorsaniz misal +2 ekleyin..

    fl: bu gezegenlerden uzerinde canli olusanlarinin orani (fraction of life)
    genel gorus yasamin olusma ihtimali varsa eninde sonunda olusacagi seklinde, yani oran 1..

    fi: bu canlilardan akilli olanlarinin gelisebilme orani (fraction of intelligent)
    ayni sekilde (darwin mi demis bunu?) "canli varsa eninde sonunda bu noktaya evrimlesir"den dolayi 1..

    fc: bunlardan haberlesenlerin orani (fraction that communicate)
    benzer sekilde akilli varliklarin sonucta haberlesmeye gececekleri mantigiyla 1 yada 1e yakin..

    l : haberlesebilir uygarliklarin yasam suresi (longevity)
    denklemin en sakat noktasi.. kendi uygarligimizin bile ne zaman ne olacagini bilmedigimizden biraz atmasyonla kaliyor bu.. sonucta insanoglu haberlesmeye (bu kelimeyi konusarak haberlesmekten ziyade gezegen disiyla haberlesmek manasinda kullaniyoruz burda) baslayali sadece 100 yil oldu desek yeridir.. ne olacagimizi kestirmek de guc.. 100den milyonlara kadar gidebilir..

    simdi bunlari toplayip bi tahmin yapsak; sirayla (1, 0.1, 1, 1, 1, 1, 10bin) kullansak bu bize samanyolunda 1000 uygarlik var der..
    samanyolunu yaklasik 50bin isik yili yaricapinda bir disk olarak dusunsek (3. boyutu sallayalim), bu her uygarlik icin ortalama yaklasik 1500 isik yili yaricapinda bir alana tekabul eder.. simdilik cok heveslenmemek icin bir neden ama umudu yitirmemek icin bir sebep..

  • 20 yıl kadar önceydi. internet falan yok, bizim dünyadan haberimiz yok. amerika'da iyi koşullarda yaşayan işi nedeni ile dünya'yı gezen bir arkadaşımız vardı. bir gün bir sohbette türkiye'de sitelerin olmamasının çok güzel bir şey olduğundan falan bahsetti. anlamadık biz ne demek istediğini.

    şöyle açıkladı, toplumda fakirlik arttıkça site yaşamı çoğalıyor. sen insanlar seni görmesin, görüp de kıskanmasın, kıskanıp da sana zarar vermesin diye yüksek duvarların arkasına saklanmak kendini diğerlerinden soyutlamak zorunda kalıyorsun. o parayı son derece legal ya da illegal bir şekilde kazanmış olabilirsin. bu önemli değil önemli olan birileri açlık sınırındayken senin yaşamının onlara batma ihtimali. hindistan, güney afrika gibi örnekler verdi yanlış hatırlamıyorsam. sonra gelişmiş ülkelerden örnekler verdi. ne kadar az site olduğunu insanların cadde binalarında yaşadığını anlattı. bu yüzden de türkiye'nin gelişmiş ülkelere benzediğini bunun da daha kaliteli bir yaşam olduğunu anlattı.

    biz tabi o zaman henüz burnumuzun ucunu görmemiştik. geldiğimiz noktada dedikleri çok daha anlamlı geliyor. her gün yükselen siteler ülkedeki gelirler arasındaki uçurumun göstergelerinden biri aslında. sen ekmeğini hakkınla da kazansan, yoksulluğun artması onlarla arana duvar örmek zorunda bırakıyor.

    ne kadar yoksulluk o kadar duvar.

  • üst edit; adam troll, okumayın bosyere...

    türkiye'de olsa kesin çıkardı ama amerika olunca işler farklı olmuş.
    ölen kıza üzüldüm.
    eğitimli olduğunu belirtiyorsunuz ama alkollü araç sürüyor...
    ortada bir kaza/ölüm var sonuçta...
    cezasının burada çekilmesini istemenin sebebi 2 yıla kalmadan serbest kalacağını bilmelerinden. dededen avukat olan aile, ne yapar ne eder ölen kızdan tazminat bile koparabilir.
    " oz " dizisinin çekildiği hapishaneyemi düşmüş, çeteler adam bicaklamalar felan. müslüman tayfaya yanassin ama alkol aldığını söylemesin.
    (bkz: engelle)
    (bkz: başlıklarını engelle)

  • feminazi bazı yazarlar kadının tarafında. yemedim falan diyor. parayı vermediğinin görüntüsünü istiyor. ulan videodaki kadın bile parayı verdiğini iddia etmiyor sen burada kadını savunuyorsun.

    10/10 rezalettir. kadının kendi çevresinde kesinlikle linç edilmesi gerekir. gecenin 11 inde ekmek parası için çalışan adamı sen nasıl kullanırsın ya?