hesabın var mı? giriş yap

  • saruman: alo? ha anne naber.
    deniz the brutal: iyiyim bak kuzenin baba olacak bi ara tebrik et.
    s: ha? ne zaman ?
    dtb: karısı bir aylık hamileymiş.
    s: e doğursun ederiz daha kutlanacak bişi yok ki?
    dtb: oğlum saçmalama ara çabuk.
    s: iyi iyi. lan ne diyces ki şimdi herife?

    kuzen: alo
    s: alo naber kuzen?
    k: iyilik senden, nası gidiyo
    s: iyi iyi ya şey diycektim...
    k: ne?
    s: eeeaa komuşun çocuğu..?
    k: ???!!!!

  • dün yaşanmış olmasına (23 haziran 2014) rağmen hala sözlükte bıkmadan usanmadan internet bağlatmışsın kardeş esprisi kasmaya çalışanları gördüğümüz olay. bitmediniz la.

  • kendi tarihini, kendi benliğini bir kenara bırakan ve başka bir milletin dini değerlerini ve hayat tarzını yücelten bir milletin evlatlarının, özendikleri milletin fertleri tarafından aşağılanması durumudur.

  • vergiler devlete gidiyor, hırsızlık süpermarketten yapılıyor. devlet vergisini süpermarket tedarikçisinden aldığı zaman yine alıyor. bunu savunan evinde hırsızlık yapıldığında hırsızın ben gelir adaletsizliğine karşı başkaldırı yapıyorum dediğinde, haklısın demesini gerektirir. suçtur, hatta suça teşviktir.

  • 28 yil hayatimin askini bulucam diye dolandim durdum. sonunda buldum da. yaklasik iki yil ciktiktan sonra evlendik. ayaklarim yere degmiyordu. karninda kelebeklerin ucusmasi ne demek ogrenmistim. sonra bir gun bana baba olacaksin dedi. dedim ki ben bu hayatta hic yasamamisim. nasil bir mutluluk anlatamam. yasayanlar zaten bilir, yasamayanlar da umarim ogrenir. neyse uzatmayalim, gebeligin 24. haftasinda ogrendik ki bebekte gelisim geriligi var. sonuc husran tabi, 26 haftalikken kaybettik bebegimizi. arastirdik cocukta hic bir sorun yokmus. meger annesi, esim losemiymis. olsun dedik tedavisi var. mix tip cikti iyi mi(aml+all). 2.5 yil tedavi gordu, denenmedik kemoterapi kalmadi, 56 kilo olan esim 39 kiloya kadar dustu. habloid kemik iligi nakli yapildi. son alti ay esimden cok cocugum gibiydi. bebekler gibi her seyi icin yardima ihtiyac duyuyordu. annesi dahil herkes ya olsun ya iyilessin derken ben hep allahim her seyimi al ama esimi alma diye dua ettim. sonuc yine husran. 32 yasinda kaybettim. yaklasik 4 yil olacak. benim ic burkan detayim bu. bunu buraya niye yazdim onu da bilmiyorum.....
    edit: gelen mesajlar icin herkese cok tesekkur ediyorum. belki de bunun icin yazdim, belki cevremde anlaticak kimse kalmadi o yuzden onu bilemicem ama yazdigim icin memmunum.
    edit2: beni benden daha iyi anlayan yazar arkadaslarima cok tesekkurler. ozellikle "okurken sanki hayattan hep almak istedikleriniz varmış da bir türlü alamamışsınız, hep kursağınızda kalmış hevesleriniz gibi hissettim" diyen yazar arkadasa ayri bir tesekkur etmek istedim.

  • günün en sevmediğim saati.. halbuki 3 sayısını çok severim.. ama iş sabahın 3'ü ise, işler değişir o zaman, devrelerim yanar.. yalnızsam şayet ve de farkına varmışsam ki saat 03 00, işte o anda sanki dünyanın en gergin insanı ben olurum.. sebeplerim var elbet..

    * 17 ağustos 1999 - 03.02
    bir deprem.. babamla el eleydik o anda.. "ölüyoruz herhalde" dedik, ölmedik..

    * 11 ağustos 2004 - 03.05
    bir kalp krizi.. yine el eleydik.. "ölmüyorsun baba" dedim, öldük..

    babamın köstekli saatleri vardı, kimisi 3 kuşak öteden kalma.. tik tak seslerini çok sevmişimdir hep.. bugün aklıma geldiler, "bir bakayım durumlarına" dedim, bir bir kapaklarını açtım.. "nasıl yani?" dedim.. 3 saatin 3'ü de mi 3'te durur kardeşim? durmuşlar işte.. biri tam 3'te, ikisi 5 geçmiş..

    "üç vakte kadar korkularının üzerine gideceksin" demek istediler bana, aldım mesajı..

  • ablanın maskesi olmaması ve aşı olduğuna dair kulağında küpesi olmaması dikkatlerden kaçmıyor. yetkililerin hemen bu işletmeyi denetlemesi gerekiyor, turistlerimiz için tehlikeli bir durum.

  • şirketin ne kadar para kazandığını kalem kalem hesaplamanıza gerek yok. şirket halihazirda halka açık olduğu ve borsada işlem gördüğü için tüm bilançoları zaten her çeyrekte paylaşılıyor. mesela son çeyrekte 2.3 milyar euro ciro elde etmelerine rağmen çeyreği 20 milyon euro zararla kapamışlar.

    son ceyregin rakamlari

    gelmis gecmis tum ceyreklerin verileri

    yalnız bakkal hesabı yapar gibi "şarkı başına 5 cent ödeyip 8 cent alsalar şarkı başı 3 cent kar ediyorlar" demek yalnış oluyor çünkü kurumsal bir şirketin tüm masrafları şarkılara ödediği paradan ibaret değil. bunun server masrafı var, data masrafı var, teknoloji masrafı var, algoritma geliştirme masrafı var, şirketin içinde çalışan beyaz yakalıların maaşı var, marketing var, insan kaynakları var, hukuk departmanı var....var oğlu var.

  • yüksek hızlı bağlantı teknolojisi. her jenerasyon bir önceki jenerasyona göre farklı yeteneklerle geldi; temelde frekans başına düşen bit sayısı arttı denebilir(1g'de sadece ses ve mesajlaşma vardı, 2g ile daha çok bilgi taşınabilir oldu ve wap geldi, sonra 3g'de daha fazla kapasite ile video izleme mümkün oldu vs..). böylece daha yüksek bantgenişlikleri taşınabilir hale geldi.
    ancak tek başına daha yüksek kapasite bir işe yaramıyor. kapasiteyi sağlayan operatörün erişimden para kazanabilmesi için erişimin üzerine katma değerli hizmetler sunabilmesi gerekiyor. bugüne kadar youtube'dan kesintisiz 1k* video izleyebilmek en büyük katmadeğerdi. kurumsal müşteriler için e-mail erişimi vs gibi konular sadece erişim gerektirdiği için kurumsal çözümler yoğunluklu olarak hacim bazlı tüketim paketlerinin önüne geçemedi.
    4g'de operatörlerin hizmet verdiği frekanslar dolmaya başladıkça da yeni frekanslar ve frekans başına taşınabilecek bilginin artması gerekliliği çıktı ortaya.
    5g'de bireysel kullanıcıları yakalayan teknoloji yine video olacak gibi gözüküyor. sadece video'nun uygulama alanları genişleyecek; sanal gerçeklik veya arttırılmış gerçeklik bugün 5g'yi kurup çalıştıran ülkelerde ilk örnekler olarak piyasaya çıktı. sanal marketlerde almak istediğimiz ürünleri evin içinde koymak istediğimiz yerde gerçek boyutu ile görüp yakışıp yakışmayacağını anlayabileceğiz mesela. böylece marketlerde iade üründen kaynaklanan ek işler ortadan kalkmış olacak.
    bireysel kullanımda çok önemli bir senaryo da oyunlar; telefonda oynanan oyunlar bugün çok yüksek görüntü işleme kapasitelerine ihtiyaç duyuyor. bu da terminallerin** pil ömründen yiyor. oyun oynarken ihtiyaç duyulan kullanıcı girdilerini merkezi bir işlemcide çalıştırıp terminale cevap olarak hareketli video gönderebildiğimiz durumda uçtaki işlemci ihtiyacı azalıyor ve bulut bilişimin en başından beri vaad ettiği, sadece hızlı erişim sağlayan ucuz terminalleri mümkün kılıyor*.
    yukarıda bahsettiğim bütün video senaryoları düşük gecikmeli bir altyapı gerektiriyor; bu da 5g mimarisinde edge computing olarak beden buluyor.
    katmadeğer yaratabilmek için bireysel müşteri dışında farklı dikeylere de dokunabilmek gerekiyor. dikeylerin operasyonel teknolojilerinden* anlamak önemli. ancak bugün zaten ulaşım, finans ve diğer dikeylerde bu firmaların ihtiyaçlarını anlayan firmalar mevcut. bu firmaların da dahil olduğu bir ekosistem yaratmak, farklı hizmetler sağlayan firmalarla ortaklıklar kurmak gerekiyor. bu ortaklıkları da ancak açık arabağlantılar* mümkün kılıyor (bu ortaklıklar sadece ticari değil yani). open api'larda, sinyalleşme için kullanılan ve telekomünikasyon dünyası dışında bilişim dünyasının da anlayabileceği protokollerin kullanılabilmesi önemli**(yoksa open olmuyor zaten).
    işte 5g bütün bu katma değerli hizmetleri ile birlikte geliyor. sektörde dile pelesenk olmuş uzaktan ameliyatlar ve sürücüsüz arabalar için öncesinde cevaplamamız gereken çok fazla etik ve felsefi soru var. bunları günümüz filozoflarına bırakalım irdelesinler. biz gelecekte insanların nasıl daha mutlu olacağını konuşalım.