hesabın var mı? giriş yap

  • bu konuda türkiye'de herhangi bir yasa yönetmelik vs. var mı bilmiyorum ancak amerika'daki en yüksek mahkeme supreme court'un insan geni doğa'nın bir parçasıdır ve üzerinde fikri mülkiyet hakkı iddia edilemez, herhangi bir patent işlemi yapılamaz şeklinde bir kararı mevcut. ancak firmaların yapay olarak sentezledikleri gen dizilimleri için patent almaları yönünde engel yok. (kaynak

    genetik mühendisliğiyle elde ettikleri gen dizilimlerine patent alıp, insan embriyosuna eklenmek istenen özellikler için ücret talep etmenin hukuki yolunu arayan firmalara kanunlar mani oluyor. zigot üzerinde gen modifikasyonu gibi şeyler şimdilik yasadışı. ancak bunun gelecekte böyle olup olmayacağı tartışmaya açık bir konu. örneğin bebeğinizdeki bir sağlık ya da doğuştan rahatsızlık crispr vs. gibi metodlarla tedavi edilebilir ancak buradaki etik çizgisinde sınırın da nereden çizileceği de önemli.

    örneğin bebeğinizin gelecekte kansere yakalanma riskini 10 kat azaltan geni ekletmek isterseniz 10000 dolar, boyu en az 190cm olsun isterseniz 10000 dolar, renkli gözlü 5000 dolar, jawline sahibi olsun diyorsanız 7000 dolar gibi ücretler karşılığında bebeğinizin genlerine müdahale ettirmek mümkün olabilir. tabii bu genler patentli olursa fiyatları muhtemelen daha da pahalı olacaktır. yabancıların designer baby dedikleri husus şimdilik pratikte yasak olduğu için uygulanmıyor. amerika'da sadece bilimsel çalışmalar için buna izin veriliyor. gerçekten bebek sahibi olmak ise mümkün değil. (kaynak)

    bu olayın bir diğer boyutu da sizlerin mahremiyeti, mevcut yasalara göre dna'nızdan bazı genlerin kopyalanmasını ve başkaları tarafından kullanılmasını engelleyen, bunu yasaklayan bir düzenleme de yok. bu durumunda yine aynı mahkeme kararından ötürü sizin üstün genleriniz gelecekte bazı hastalıkların tedavisi ya da kozmetik nedenler için kullanılırsa bu genlerin orijinal sahibi olarak üzerinde maddi manevi herhangi bir hak iddia edemiyorsunuz.

    bu konuyu sanatçı larry miller http://www.onlyonelarrymiller.com/ adresinde dile getirmiş. hatta sitesinde konuyla ilgili esprili bir sertifika şablonu da yayınlamış. görsel
    neticede çok karışık ve etik açıdan gelecekte uzun tartışmalara neden olabilecek bir konu. kürtajın bile tartışıldığı ortamda ise henüz toplumlar bu kadarına hazır değil.

  • yapılan bir yaramazlık sonrası atakan(5,5) azarlanıyor..

    boba: aynı yaramazlığı tekrar yaparsan kulaklarından tavana asarım seni..
    atakan: aynı yaramazlığı tekrar yapamam ki..
    boba: nasıl yani? nedenmiş??
    atakan: o başka bir yaramazlık olur.. aynısı olmaz..
    boba: !!!???

    (bkz: herakleitos)

  • birinci sorgu ekranında benden iki tane gösteren hizmet. biri evlenmeden önce, biri evlendikten sonra.

    evlilik insanı çok değiştiriyor :(

  • bu modayı ilk kim çıkardıysa, o başlıklara kim prim verdiyse, hangi moderatör bahsi geçen başlıkları taşınması gereken yerlere taşımadıysa yatacak yeri yok. arkadaş ekşi sözlük ölüyor başlık kirliliğinden diyoruz, anasını sikip foruma çevirdi ergenler güzel yeri diyoruz kimse siklemiyor. böyle bir saçmalık olabilir mi?

    ibrahim tatlıses deninde akla ilk gelenler diye başlık mı olur allasen? ibrahim tatlıses denince akla ne geliyorsa açar onun başlığına yazarsın. bıyık mı geliyor misal;

    ''bu adamı görünce akla ilk gelen şey bıyıktır'' yazarsın.

    gaziantep denince akla ilk gelenler'miş? bu neyin ezikliği biliyor musunuz? gaziantep başlığı açıldığında, orası ile ilgili yazılması gereken her şey başlığına yazıldığında sperm olan ya da kısa pantolonla gezen neslin o dönem yazar olamamasının ezikliği. o zamanlar yazamamışlar, şimdi yazmak istiyorlar ama yazmak istediklerinin hepsi o başlığa yazılmış. hoppa yeni başlık açayım, oraya sıçayım.

    bu sikko akım ile yeni başlayanlar için x akımı aynı bokun laciverdi esasında..

  • flört dönemindeki bireylerin karşılıklı olarak ellerini birleştirmesiyle yapılan eylem. bu eşik flört dönemindeki önemli eşiklerden biridir ve sonucu %99.98 erkek tarafının elinin büyük olmasıyla sonuçlansa da hep bir şaşırma durumuyla karşılanır. buradaki asıl amaç pek tabii ellerin birbiriyle buluşması, birbirlerine bağlanmak isteyen ellerin bahane ile tutuşmasıdır. bireyler bir eşiği daha aşmış olurlar ve sevgilik müessesine bir adım daha yaklaşmış olurlar.
    not: 2006 senesindeymişiz gibi entry oldu, evet arkadaşlar siz bilmezsiniz eskiden buraya böyle entryler yazılırdı. hey gidi günler hey...

  • acilen kedilerime onlar tarafından ödüllendirilmek istemediğimi, mamaları karşılıksız verdiğimi anlatmam gerekiyor sayın kediciler. ben kediden anlamam, köpekten anlarım. köpeğe hayır derim mesela, ödüllendirmez. ancak kedi konusunda ne yapacağımı bilmiyorum. hatta ödüllendirildiğimi anlamam bile aylar sürdü bak, o kadar yabancıyım kedi milletine. beynim bir türlü basmıyor.

    şincik, benim 5-6 tane kedim vardı. bu sayı çok diye başta bayağı söylendim. ben bakmam, istemem, vermiyorum mama cart curt diye. sonra bir baktım meğerse 14-15 kedim varmış! aynı renkte olanları ayırt edemeyişimi fırsat bilen üçkağıtçılar sırayla ortaya çıkmak sureti ile beni kandırdılar. zaten hiç doymuyor oluşlarından şüphelenmem lazımdı. yav diyorum kuş kadar mideleri var, 15 kg mamayı anında bitiriyorlar. yine de kötü düşünmedim, yakıyorlardır, koşuyor garibanlar dedim. duygularımla oynadılar. ta ki mama vermeyi unuttuğum güne kadar. ertesi gün mamayı bir döktüm, her yerden kedi yağdı. sağa bakıyorum benim şişko sarı, sola bakıyorum benim şişko sarı. zaten o sarının huyunun hep değişiyor olmasından da şüphelenmeliydim ama işte hep iyi niyetimden hep :( neyse sonuçta sürüsüne bereket kedim var.

    bir gün mutfak penceresinin önünde, bahçede, ölmüş bir fare gördüm. aha dedim, kedilerim eve girmeye çalışan bir fareyi yakalamış. fareye üzüldüm çünkü ben üzülmek için yaratılmıştım ama yine de kedilerin evi koruması hoşuma gitti. ödül olarak verdiğim mama miktarını artırdım. çalışın aslanlarım dedim. sonra yine mutfak penceresinin önüne bir koyun bacağı geldi:( gittikçe bir korku filminin içinde yaşamaya başlar oldum. evi koyun bacaklarından korudukları için de teşekkür edebilirdim ama biraz saçma geldi ne bileyim. zavallı koyun bacağı bana ne yapabilirdi ki? heveslerini kırmamak için bunu yüzlerine vurmadım. olur öyle dedim.

    bu arada kedilerimin mamasını mutfak penceresinden veriyordum. sonra kapının oradan vermeye başladım çünkü mamalar girişte duruyordu ve böylesi daha kolaydı. ayrıca uzun uğraşlar sonucu o ölmüş fare ve koyun bacağını da atmıştım, ardından da ptsd tedavisine başladım, sizlere acıdığım için onları atarken hissettiklerimi yazmıyorum. his derken neyle tutarsan tut bedenleri böyle, tamam anlatmıyorum.

    neyse, sonra kapının oraya başka bir ölmüş fare geldi. bu kez fare kendi geldi ölük ölük. ve tombişti, diğer ölük fare değildi. ertesi gün de aynı kapının önüne tombiş koyun bacağı geldi:( bilmiyorum kayaları birleştirebildiniz mi ama farelerin ve bacakların her seferinde benim mama verdiğim yerden eve girmeye çalışmaları çok mümkün değil gibiydi. kedilerim beni ödüllendiriyordu:( nolur beni kurtarın, sözün özü bu. bahçede çok sevdiğim ve köpeklerimi delirten kirpim var, ödül olarak onu getirirlerse ya? kirpime savunma sanatlarını öğretmek istiyorum çünkü dikenleri sivri ve sert değil. geçen gün büyük köpeğim onu ağzına almış gezdiriyordu kirpime hiçbir şey olmadı. köpeğime de. tabii ki köpeğin kirpiyi aldığını fark etmedik yoksam izin verir miyiz ya neyse işte. eve gitmiycem ben karar aldım şu an. kesin kapının önünde ölük bir şey olacak:(

    ben geldim: kedilerimi göstereceğim. burada soldaki şişko sarı kedim, sağdaki ise şişko sarı kedim. tabii iki gün önce bu kediler böyle değildi. soldaki şişko sarı resmen gitmiş yüzünü gözünü patilerini beyaza boyamış ama neyse, bir şey demiyorum. böyle boyanmış halini dedem de ayırt eder. nasıl boyamış ya, hayret bir vaka. bu da diğer sarı kedim, boyanmamış olan. sabahın köründe çektim fotoları ve otur dedim bekle dedim hiç dinlemediler. insan güceniyor. sonra şu fotoyu gördüm. sağdaki ne:( önce ayakkabım sandım ama öyle tüylü ve yumuşak ayakkabım yok. kedi mi bu, kediyse benim öyle kedim yok:( kirpim desek hiç değil çünkü kirpim toparlak ve tek renk, gri. tilki de olamaz, tilki olsa kedilerimi yerdi. kesin karıncayiyen bu çünkü karıncayiyen hiç görmedim, demek ki gözüm algılamadı sabah sabah. aa karıncayiyenim oldu bahçede, yaşasın be, ismi guido olsun. guido salvadora.

  • "altin kalpli adam"
    milliyet

    "altin yurekli adam"
    hurriyet

    "altin"
    haberturk

    "hukumete darbe plani"
    sabah

    "hukumete darbe plani"
    star

    "hukumete darbe plani"
    yeni safak

    "hukumete darbe plani"
    aksam

    "hukumete darbe plani"
    takvim

  • boş kağıt vererek 100 almak...
    evet, yanlış duymadınız.
    ahmet cemal'in "basında yaratıcı yazarlık" dersinin sınavında başıma gelmiş, tüm akademik yaşamımda beni en çok etkileyen olaydır.
    yoklama almayan bu hocamızın dersine her hafta 08.30'da gitmiş, not tutmuş ve konuşmuştum.
    sınav başladığında gelip kulağıma eğilerek "sizin yazmanıza gerek yok. ne yazabileceğinizi biliyorum." diyerek kağıdımı alıp, sınavdan yollamıştır.
    her zaman saygı ve sevgi ile anacağım efsane bir entelektüeldir ahmet cemal.
    şimdi bile gözlerim doldu.

  • al pacino henüz 20 yaşında genç bir aktörken. ocak 1961 gecesi woonsocket, rhode ısland'da, polisler tarafından iki aktör arkadaşıyla beraber durduruldu.

    olaya dönecek olursak o gece pacino ve iki arkadaşı bir arabanın içinde bir caddede üzerinde üç dört kez arabayla turlayınca çevre polislerinin dikkatini çekiyorlar. memurlar arabayı durdurduğunda yolcuları dışarı çıkartıp arabayı aramaya giriştiler, arka koltukta siyah eldivenler, siyah çorap maskeleri ve 38 kalibrelik dolu bir tabanca da buldular.

    amerikan polisi affeder mi, tabii ki tutuklandılar. al pacino eşyaların bir oyun için sahne malzemesi olduğuna ve silahın gerçek görünmek için tasarlanmış sahte oyuncak olduğunu söylesede bu söylem yetmedi. al pacino ve arkadaşları, gizli bir silah bulundurmakla suçlandı ve tutuklandılar.

    cezanın kefaleti 2.000 dolar olmasına rağmen, o dönem beş parasız ve ünlü olmayan al pacino bu parayı ödeyemedi ve bu yüzden pacino ve arkadaşları üç gün mapushane hayatının dadına baktılar. belkide o dönem yaşamış olduğu bu olay büyük oyuncunun daha sonraki kariyerinde kilit rollerde iyi bir oyuncu olmasını sağladı.

    ilgili görseller:
    1,2,3,4,5,6,7,8,

    kaynak:1,2