hesabın var mı? giriş yap

  • (acemiliğin ilk günleri...)

    asker: hapşuu!
    komutan: çok yaşa!
    asker: emredersiniz komutanım!
    komutan: "emredersiniz!" denmez evladım, "sağol!" denir.
    asker: emredersiniz komutanım!

    (aradan bir yarım saat geçer...)

    asker: hapşuuu!
    komutan çok yaşa!
    asker: sağolasın.

    (böyle de level atlanmaz ki be canım kardeşim, sümüklü piyadem benim. sen çok yaşa e mi.)

  • geçen yıl aralık ayı. bakü'deyim. bitirdiğimiz bir fabrika projesinde sisteme elektrik verilecek. biz de kontrol amaçlı oradayız, yani şantiyede. hava o kadar soğuk ki, 3 dk dışarı çıkıyorum, 3 dk trafo binasına girip ısınıyorum.
    derken azeri şantiye şefi ''gel ofise geçelim çay içip ısınalım biraz'' dedi. çıktık şantiyede yürüyoruz, her yer toz toprak. sonuçta inşaat halinde bir yer henüz. o kadar sert bir fırtına var ki düz yürümek mümkün değil. ayrıca fırtınadan toz toprak gözlere, kulaklara giriyor.
    neyse zor da olsa yürüyoruz. azeri arkadaş geri geri yürüyor, montunu da gözlerini kapatacak şekilde yukarı çekmiş. bana da aynısını yapmamı söyledi. ben de çektim montumu kafama kadar, geri geri yürüyorum. derken biri dokundu. arkamı dönmemle 1 metrelik çukur, içinde uçları sivri inşaat demirleri dimdik vaziyette çakılı bana bakıyor.
    ama işin tuhaf kısmı arkamda kimsenin olmaması.
    o gün tek bildiğim şey şu; kesinlikle iyilik yaptığım bir şeyin karşılığını aldım. allah beni 6 yaşındaki kızıma ve doğacak oğluma bağışlamıştı. aksi halde o çukura düşseydim feci bir ölüm beni bekliyor olacaktı.
    iyilik yapın arkadaşlar, size kötülük yapanlara da iyilik yapın. ben hep yapıyorum ve hiç yanıltmadı beni. her zaman işlerim rast gitti.

    şunu da ekleyeyim; olaydan sonra çukurun etrafını kapattırdım.

    zorunlu edit: hayat çok tuhaf. bu entride allah beni doğacak oğluma bağışladı yazmıştım ama oğlumu bana bağışlamadı. maalesef dün sabah ani bir komplikasyon sonucu kaybettik. halbuki haftaya doğumumuz vardı. dr. dediğine göre kordon bebekten kopmuş. biliyorum, oğlum cennette beni ve annesini bekleyecek.

    edit 2: siz ne güzel insanlarsınız yaa. destek mesajı atan herkesten allah razı olsun.

    önemli edit: geçen ay teste girmedim ama covid olduğuma eminim. eşime de bulaştığını düşünüyorum. hamilelerde kordon kopmasına neden olabilirmiş. lütfen hamileler dikkat edin kendinize. çünkü oğlumuz anne karnında öldü ama doktorların dediğine göre çok sağlıklı bir bebek.
    inşallah cennette oğlumuzla buluşuruz..

  • google görsellere emekli yazdığınızda çıkan görseller ile retired (emeklinin ingilizcesi) yazdığınızda çıkan görsellerin karşılaştırması...

    emekli

    retired

    retired yazıldığında çıkan görsellere bakınca insanın emekli olası gelirken, emekli yazıldığında çıkan sonuçlara bakınca maaş kuyruklarındaki mutsuz yaşlılar ve sürekli para görselleri ile mücadele içinde bir emeklilik gözde canlanmakta. çalışırken çile, emekliyken çile. toplumumuza küçük bir ayna.

  • idolüm olan insandır. var böyle bir arkadaşım. adam üç beş ay bir tane bile sigara içmiyor yanımıza geldiğinde bazen günde neredeyse iki paket içiyor hayvan bazen de iki tane. ben anlamadım bu işi. sigaranın kölesi olmamış sigara onun kölesi olmuş resmen. helal olsun.

  • muhtemelen arapça konuşmasından ziyade yüksek sesle konuşması, telefonla konuşmaması gereken bir yer ya da zamanda konuşmasından kaynaklanmış olup medyanın çarpıtması ile böyle bir habere konu olduğunu 25 yıllık türkiye tecrübemden ötürü düşünmekteyim.

  • habere göre "bu yazıları kim yazıyorsa karşıma çıksın" demek için basmış ofisi. bütün yazarlar her gün 9-5 ekşi sözlük ofisinde mesai yapıyor zannediyor herhalde kendisi. hayır, varsa öyle bişey bilelim de biz de gelip orda yazalım. zira çok şukela bir ofis ortamı olabilir.

    not: ssg maaşımı bu ay geç yatırmışsın. öptüm kib.

  • sevgili dedem 90 yaşında, boğazına müthiş düşkün bir adamdır. tatlıyı, tuzluyu, eşkiyi, pastayı, böreği, çöreği buldu mu hayatta affetmeyen bir adam olarak, haliyle de kilo ve sağlık sorunları yüzünden anneannem tarafından sıkı bir perhize maruz bırakılmaktadır.

    bir yaz günü öğle vakti odasındaki kanepeye uzanmış, gözleri kapalı, yüzünde mutluluktan oluştuğu belli olan bir gülümseme ile parmakları ile alnına hafif hafif vurarak bir ritm tutturduğunu gördüm ve aramızda şu diyalog gelişti:

    - dede yatmışsın güzellik uykusuna. maaşallah, keyfin yerinde.
    + öyle öyle (halen gülümsüyor)
    - hayırdır dede ya? niye gülüyosun böyle, ne düşünüyorsun?
    + anneannen yarın kurabiye yapacakmış da, onun hayalini kuruyorum.

    sadece bir kurabiye yemesine izin verildi diye bu kadar mutluymuş meğer adam... ey yaşlılık, bakalım bize neler yaptıracaksın?

  • (bkz: sutle yumusayan seyler/#184705)

    8 yil sonra kotuleme uzerine gelen edit: arkada$im o yillarda en iyi entry buydu, daha iyisi yoktu. imkanlar bu kadarina izin veriyordu neden kotuluyorsun, ayip degil mi? biz de insaniz. hayir bir de derler aman sozluk 99'da cok guzeldi cok superdi, hayir efendim i$te 99'da sozlukteki en iyi entry budur, du$unun artik geri kalani nasildi. lutfen.

    21 yıl sonra devilred'in uyarısı üzerine gelen edit: bu entry başta sadece sıra numarasıyla linkti "(bkz: sutle yumusayan seyler/1)" şeklinde. entry silinirse sıra no patlamasın diye entry numarasına çevirmiştim ama çok geç kalmışım. yani link verdiğim entry çoktan silinmiş, benim linklediğim de bu entry'yi yazdığım zamana ait değil 2000 yılına ait başka bir entry'ye dönüşmüş. eskisi neydi bilmiyorum. bu da güzel entry'dir ama hakkını yemeyin.

  • o arabaya binmesi yeterince korkutucudur zaten, umarım bunun farkına varıp daha çok korkmaz.

    edit: ya ne emeği bsg sevgili dingil ekşici.