hesabın var mı? giriş yap

  • yaklasik 10 yildir evimizde her derde deva olarak kullanilan; ve gercekten de her derde deva oldugunu birebir deneyleyerek gormus oldugum karisim.

    havamiz ya da suyumuzdandir (olsa gerek); turkiye'de yapılan isvec iksirleri, simdiye kadar denedigim butun alman, amerikan ve isvicreli (isvec degil) versiyonlarindan kuvvetli ve basarili.
    (altin madalya aktar markasına, teselli odulu de arifoglu'na gidiyor)

    en guclu ve etkili haline evde yapilarak ulasilabilir. (arifoglu'nun hazir isvec surubu/iksiri paketlerinden alınıp icindeki cici otlar truva konyak icinde bekletilir. karisim 15 gun sonra kullanilabilir, ama ne kadar bekletseniz o kadar iyi. yillar boyu iksirinizi hep ayni kabin icine "kurdugunuz" takdirde elinizde bir super-iksir olusacak; bu ozu, kurmaya yeni basladiginiz karisimlari kuvvetlendirmek/tepkimeyi hizlandirmak icin kullanabilirsiniz.) (paketten hazir ot almak istemiyorum diyorsaniz, sizleri misir carsisi'nin en basarili ve koklu aktarlarindan adnan bey'e havale ediyorum. carsi'da kime sorsaniz dukkanini gosterir.)

  • ingilizce devam etmek ister misiniz? dendiğinde hayir diyen arkadasim var. opsiyonel sanmis oyle sorunca, savunmasi bu.

  • yanlışlıkla seçimi kazanırız diye korkan chp'nin muhalefette kalabilmek için yayınladığı göçmen politikası.

  • bu ifadeyi tarif etmeye kelimelerim yetmiyor. sadece olaya psikolojik olarak bakacağım. bu yangının insanlarda, özellikle çocuklarda bıraktığı travmalar, yaralar kolay silinmeyecek. kocaeli depreminden sonra ev verildi. ama o dönem orada olanların kulağından yardım edin çığlıkları hala gitmiyor. kapıyı sert çarpsan deprem zannediyorlar.

    psikoloji diye bir bilim var ve travma, travma sonrası stres bozukluğu gibi kavramları bilmelerini beklemiyorum. ama lütfen yorumun da, cehaletin de bokunu çıkarmasınlar.

  • burda sayfalarca avukatlara kinini döken aptalların defalarca izlemesi gereken video. başkan bilmiyor mu avukat kimliğini çıkarıp göstermeyi yemeğine sohbetine devam etmeyi. avukatlık böyle bir meslek, içine adalet ateşi düşmeye görsün haksızlık, hukuksuzluk görünce susamıyorsun. ben kendimi savunurum da aynı tavrı başkalarına gösterirlerse ne olacak diyorsun. doğrusunu öğreteyim bu vasıfsız ordusuna diyorsun. bu videodaki adam kendisi için değil bizim için kavga ediyor. bizim hakkımızı savunduğu için gözaltına alınıyor. yarın aynı polis gelip bizim yemeğimizi zehir etmesin diye mücadele ediyor. bizim özgürlüğümüzün kavgasını veriyor.

  • hayır bir de şöyle bir problem var; neden refiye yılmaz?

    bugün cem yılmaz refiye yılmaz'a bir milyon versin, tamam. sonra cem yılmaz afrika'daki çocukları doyursun. cem yılmaz bana 5 lira versin bi ilaç alayım.

    refiye yılmaz'ın ne ayrıcalığı var? cem yılmaz bütün servetini hastalara fakirlere mi dağıtsın? o halde neden rahmi koç değil de, sakıp sabancı değil de cem yılmaz? sedat kapanoğlu da bize üç beş kuruş dağıtsın mesela? onu niye savunmuyorsunuz?

    laf olsun diye gösteri yapıyorsunuz burda. cem yılmaz'ın suçu zengin olmak mı? tek zengin cem yılmaz mı ülkede? tek ihtiyaç sahibi refiye yılmaz mı?

    bir şeyin de boku çıkmasın arkadaş.

  • almadan önce bir yelkenli kiralayıp farklı koşullarda 1 ay kadar kullandıktan sonra öğrenilen kurallardır.

    ben en önemli noktaları kısaca yazayım. gerisi ayrıntıdır.

    öncelikle almak istediğinizin gerçekten bir yelkenli olup olmadığına karar vermelisiniz. yelkenli ile motoryat arasındaki fark kamyon ile binek araç arasındaki kadar büyüktür. motoryat "genelde" daha pahalı işletilir. yelkenli ise aslında bakımı ve marina kirası hariç çok uzun süre masraf çıkarmayabilir. unutmayın ki insanoğlu sanayi devrimine dek yelkenlileri kullandı ve hatta savaş gemisi dahi yaptı. yani bir yelkenli ile aslında herşeyi yapabilirsiniz ve zaten bugün dizel motoru da olan yelkenli tekneler çok verimli araçlardır. bu nedenle bir motoryata kıyasla çok daha az masrafla dünya etrafında dolaşıp gelebilirsiniz. tamamen bedavaya olmaz elbette çünkü her zaman rüzgar olmaz ve liman girişi ya da bazı özel coğrafyalarda motor kullanımı elbette zorunlu olacaktır. yine de yelkenli hem keyif hem seyahat masrafı açısından daha elverişlidir.

    alınacak yelkenlinin motoru ayrı, yelkenleri ve arması ayrı incelenmelidir. bizde sürveyan denen adamalar bu işi yaptıkları iddiasındadırlar ama doğru dürüst yelkenli inceleyecek adamın gerçekten uzman br yelkenci da olması gereklidir. genelde motoryat türünden tekneler pvc, yatırma fiberglas maddeden yapılırlar ve bunların incelemesi standarttır ama yelkenlinin sadece ozmosis vb gövde malzeme incelemesi yeterli olmaz. kullanımına bağlı olarak armanın gerilime maruz kalan noktaları incelenmelidir. yoksa sürveyandan geçer not alan yelkelinin maazallah ilk yelken açtığında sereni ya da bumbası kopup adam bile öldürebilir. ayrıca mümkünse su altında da salmanın gövdeye bağlandığı noktalar incelenmelidir. içerden ise sintine dibi ve yine salma bağlantıları ile burun ve kıç eklemleri incelenmelidir.

    tekne ahşap ise çürümeye (pek olmaz), fiber ise ozmosa açık noktaları incelenmelidir. boyası yeni ve temiz görünen bir tekne aslında korkunç bir altyapıyı örtmek için makyajdan da geçmiş olabilir.

    bunun dışında motoru zaten bir motor ustası incelemeli ama tekne motorları farklı olduğu için bakılacak noktalar farklıdır. sonradan marinize edilmiş dizel motor ile marin dizel motorlar farklıdır. dikkat edilecek en önemli nokta (çünkü en çok sorunun çıktığı yer burasıdır) şaftın motora bağlı olduğu nokta ve uskura çıkış verdiği yataktır. şaft yatağı sorunluysa tekne su da alabilir, yangın da çıkabilir. yakıt boruları da bir elden geçmeli elbette. ayrıca pis su ve maseratör bağlantıları da incelenmesi gereken noktalardır. kısacası teknenin dış gövdesine çıkış veren delik konumundaki her tür bağlantı bir risktir ve incelenmelidir.

    diğer her şey eskiyse ya da bozulursa yenisi ile değiştirilerek halledilebilir ama bu yazdığım noktalar tüm tekneyi riske sokup kullanılmaz hale getirebilecek noktalardır.

  • metronun temelleri 1950 yılında atılmış. bugün ise kullanımda 100 istasyonu mevcut. yer altında olan 47 istasyon ise kayaların oyulmasıyla yapılmış ve bu kayalık ortam olduğu gibi bırakılarak göreni büyüleyen ambiyans ortaya çıkmış.

    dünyanın en uzun sanat galerisi olarak da tanımlanan metro ağının 100 istasyonundaki gravürlerden resimlere, tesisatından heykellerine 150'den fazla sanatçının eli değmiş. gri, kasvetli halleriyle bile etkileyici olabilen metro istasyonları, stockholm metrosu'ndaki gibi oyulmuş kayalarla görkemli hale de gelebiliyormuş.